Bu sabah sosyal medyada okuduğum bir paylaşım..

Ülkemin ve az gelişmiş ülkelerin bugünkü temel sorununun..

Dün nasıl çözülüyor olduğunun özetiydi..

Bursa’dan yazan Mustafa Filiz..

1983’de kaybettiği halasının bugün virane olan evine girdiğinde..

1982 tarihli gazeteye sarılmış “bakla tohumlarını” bulduğunu anlatmış..

Hala, 83’de o tohumları toprağa koyamadan..

Kendisi girmiş toprağa..

Bize de bugün bir ülkenin bağımsızlığının temel kaynaklarından birini..

“Tohum”u bırakmış..

Rahmet olsun..

Cennet varsa..

Cennet onlar içindir diye düşünürüm..

Kendi köyümü düşündüm..

Bugün artık..

Ambarlarında tohum, ürün olmayan..

Kapıları açılmayan virane evlerin olduğu..

Bacaları tütmeyen evlerimizi..

Tarlalarında ekin olmayan köyümü..

Sonra..

Coronavirüs ile cebelleşen dünyayı, ülkemi..

Açlıkla tanışık olan ülkeleri..

Tanışacak olanları..

Kasalarını milyon dolarlarla dolduran..

Bütçeleri, onlarca devletten büyük şirketleri..

Kapitalist sistem dünyanın sonunu getirirken..

Tarım topraklarında beton bloklar yükselirken..

Saksılar konurken balkonlara..

Önce çiçek..

Sonra maydanoz, soğan dikilen saksıları düşündüm..

Bir tek ..

Evet bir tek tohum danesine..

Bir dolar..

Bir lira verirken..

Sona doğru gidişimizi görmeye başladık (mı?)..

Demokrasi oyunuyla(!)..

Halkın seçtiği iktidarlar..

Halkın ağzına bir parmak bal çalıp..

Onları köylerinden çıkarıp sahte mutluluklarla tanıştırdılar..

Tıkış tıkış yaşanan kentlerde..

Ucuz iş gücü..

Üretimden kopmuş..

Kentle uyumsuz..

Kendisiyle barışık olmayan..

Yarı aç, yarı tok..

Sorun yumaklarına dönüştürdüler..

23 Nisan 1920’de..

Savaşın tam da orta yerinde açılan TBMM bugün 100. Yılında..

TBMM; yüzüncü yılında artık işlevsiz..

Bu ülkeyi kuranların bir hedefi vardı..

“Tam Bağımsız Türkiye”..

Bunun içindir ki..

Fabrikalar kurdular geniş araziler içinde..

Tarımı desteklediler..

Sümerbank’ı kurdular..

Koyunların yünü..

Çukurova’nın pamuğu ipliğe..

İplikler kumaşa dönüştü..

“Köy Enstitüleri”ni açtılar..

Köylerdeki yoksul çocukları alıp birer aydınlık neferi yaptılar..

Köye giden öğretmen;

İyi bir insan..

İyi bir veteriner, ziraatçı oldular..

Okulları, camileri onardılar..

Yıkık bir ülkeyi ayağa kaldırmak için çalıştılar..

Kooperatifleşmeyi öğrettiler..

Kooperatif birlikleri kuruldu..

Baharda topraktan fışkıran tohumun filizleri gibi..

Ülkenin her bir köşesinden fışkırıyorlardı..

Peki ne oldu?

Olan şuydu..

Köylerin sahibi ağalardı..

Ağaların düzeni bozuldu..

Ağa’ya hizmet için doğan çocuk..

Okumuş..

Ülkeye hizmet için çalışıyordu..

Bu düzen değişmeliydi..

Değiştirdiler ..

Ağalık kente indi..

Fabrikalar satıldı, kapatıldı..

Şeker pancarı ekilen..

Tütün, buğday ekilen tarlalar boş kaldı..

Fabrikalar ve arazileri tek tek..

Kentin ağalarının rant kapısı..

Beton blokların arsası oldu..

Bizi de o bloklarda birer çekmece gibi dairelere tıktılar..

Balkonlara dizdiğimiz saksılarda gördük yeşili..

TBMM işlevsiz bugün..

Tek bir kişi hepimiz için karar veriyor..

Zengini daha zengin..

Yoksulu daha yoksul artık ülkemin..

Ülkemin yer altı..

Yer üstü kaynakları..

Aynı ellerde toplanıyor..

Vatandaşın ağzına çalınmış bir parça balın tadı bitmeden..

Yenisi çalınıyor..

Mustafa Filiz..

Bursa, Osmangazi’den yazıyor..

“Selamlar değerli arkadaşlar

 Ben dün evimizin bitişiğinde dedemin ablasının yani rahmetli halamın eski viran halde olan evine girdim halam bin Dokuz Yüz seksen üçte ölmüştü belki de o tarihten beri ilk defa ben giriyor olabilirim içeriye girdiğimde gözüme ilk çarpan ahşap direkte asılı olan bir poşet ve içinde bez parçasına sarılı tohumlar buldum öyle heyecanlandım ki birde kıvrılmış birazı yanmış gazete buldum gazeteye bakarsanız 2 kasım 1982 tarihli ve baklalarında güzel yıkadım bazıları böceklenmiş bazılarınınsa içi boştu ama yarısı sağlamdı bakla tohumlarının bazıları siyah mor ve kırmızı metreye koydum ölçü olsun diye metrenin üzerine koyarak ölçtüm dört santim olanda var üç santim olanda işte bizlerin değişime uğramamış tamamen organik tohumları yani atalarımızın kullandıkları tohumlar sağlam olanlardan bahçeye az önce ayrı ayrı saksılara diktim inşallah yeşerip büyürler de önümüzdeki yıl çoğaltıp grubumuzda sizlerle paylaşırım”

Belki de çözümün adresi bu mesajın son kelimesinde saklı..

“Paylaşırım”..

Ekmeği, suyu..

Tohumu..

Yarın yanağından gayri her şeyi..

Paylaşarak başlamak..

Mustafa Beyin halası bize 1982’den sadece BAKLA TOHUMLARINI değil..

Düne dair gerçeği..

Yarına dair çözümü miras bırakmış..

Yüreğim doldu, taştı okurken..

Anadolu’nun binlerce virane köyünde..

Binlerce virane evinde..

Evlerin ambarlarında kalmış kırıntılar..

Tohumlar..

Yeniden başlamak için şanstır..

Eğer o kapıları açarsak..

Ve eğer..

Ülkenin bu gidişine dur dersek..

Bir parça bal yerine..

Kovanları dizersek..

Tohumları ekersek..

İktidar, üretenin yanında durursa..

Kentteki ağalığı yıkarsak..

Çok mu büyük bir hayal?

Büyük olmalı hayaller..

Çünkü..

Hayallerimiz kadardır geleceğimiz..

Bugün 23 Nisan 2020..

Ülkemin ücra bir köşesinden TBMM’yi açmaya giden dedemin..

Ayağındaki çarığı..

Üzerinden kayıp gitmekte olan şal pantolonu..

Gömleği ödünç alınıp giydirilmiş..

Köy Enstitüsü’ne okumak için gönderilmiş babamın..

Babalarımızın, dedelerimizin hayali vardı..

Onlar başardılar..

Bizler yokoluşuna seyirci kaldık..

Önce hayalini kuracağız yeniden..

Sonra yaptıklarımızdan çok..

Yapmadıklarımızdan sorumlu olduğumuzu bileceğiz..

Bir tohum ekeceğiz..

Her birimiz bir tohum ektiğimizde..

Milyonlarca tohum olacak..

Paylaşacağız..

O tohum bazen toprağa gömdüğümüz bakla olacak..

Bazen..

İyi yetişmiş bir çocuk..

Bugün 23 Nisan..

Çocukların geleceği için..

Çocuk Bayramında..

Yüreğinize dokunmak istedim..

Yüreğimdekileri paylaşıyorum..

Teşekkürler Mustafa Filiz’e ve halasına..

Bayramımız kutlu olsun diye..

Uyanmaya..

Kıpırdamaya..

Bir adım atmaya ne dersiniz?

Nazmiye Halvaşi

23 Nisan 2020

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.