TBMM Başkanı Şentop, TBMM Tören Salonu’nda 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla kadın milletvekilleri ve kadın personel ile kahvaltıda bir araya geldi. Kahvaltı sonrası Şentop, şu açıklamayı yaptı:
“YAPILACAK BİRÇOK ŞEYİN OLDUĞUNU DÜNKÜ OLAY GÖSTERDİ”
“Bugün özellikle milletvekillerimiz bakımından yoğun bir gün. Birçok programları var. Ben Ankara’da olanların katılımı olacağını tahmin etmiştim. Güzel bir toplantı oldu. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, daha bir dikkatle konuşulduğu gün olmalı. Maalesef dün yaşanan insanlıktan nasibi olmayan bir şahsın eski eşine çocuğunun gözü önünde uygulamış olduğu darp diye ifade edilen muamele milletçe hepimizi üzdü. Bu konuda hukuken gereken elbette yapılacaktır, ancak benzer olayların bir daha meydana gelmemesi için başta hukuk alanında kültürel anlamda ayrıca toplumsal duyarlılık anlamında yapılacak birçok şeyin olduğunu dünkü olay gösterdi. Ben bu bakımdan tekrar 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyorum.”
“GERGERLİOĞLU’NUN KESİN HÜKMÜ MECLİS’E ULAŞMADI”
HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu hakkındaki hapis kararının sorulması üzerine Şentop, “Kesin hüküm henüz Meclis’e ulaşmadı. Ulaşması için mahkemeden; Adalet Bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı üzerinden Meclis’e usulüne uygun gelmesi gerekiyor. Ondan sonra bir değerlendirme yapılacaktır” dedi.
“BİREYSEL BAŞVURU SONUCUNU BEKLEMEK MECBURİYETİ YOK”
Gergerlioğlu’nun Anayasa Mahkemesi sürecinin beklenip beklenmeyeceğine ilişkin soru üzerine Şentop şu yanıtı verdi:
“Malumunuz Anayasa’da ‘kesin hükmün Genel Kurul’a bildirilmesiyle milletvekilliği düşer’ diyor. Anayasa Mahkemesi süreci hükmün kesinleşmesini engelleyen bir durum değil. Bu tartışmaları daha önce de yaşadık. Anayasa Mahkemesi’ndeki bireysel başvurunun doğrudan bir etkisi kesin hükme yok. Nitekim Anayasa Mahkemesi iki karar verdi. İkinci kararda yerel mahkemeden kesin hükmün ortadan kaldırılmasını istiyor. Eğer kesin hükmü kaldırma yetkisi Anayasa Mahkemesi’nde olsa, bunu İstanbul’daki 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nden istemez. Yapılması gerekenler listesinde dört hususta adım atılması gerektiğini yazmış. Birisi de kesin hükmün kaldırılması diyor. Demek ki Anayasa Mahkemesi kaldıramıyor, kaldırma yetkisi mahkemelere ait. Dolayısıyla Anayasa’ya göre bireysel başvuru sonucunu beklemek mecburiyeti yok. Daha önce de uygulama bu şekilde olmuştur.”
“ÜZÜNTÜ VERİCİ TABLO”
Karma Komisyon’a sevk edilen fezlekeler ile ilgili soruya Şentop, “Fezlekeler yeni gitmedi. Uzun zamandır var. Her dönem olmuştur. Bu dönem hem sayıca fazla hem içerideki suç ithamları bakımından üzüntü verici bir tablo var. Bu konuda bir şey yapılıp yapılmayacağı konusunda benim bir karar verme yetkim yok. Bu konuda karar yetkisi Karma Komisyon’da” dedi.
“KARARLILIK OLURSA TÜRKİYE’NİN YENİ ANAYASA YAPACAĞINA İNANIYORUM”
Şentop, yeni anayasa tartışmaları için de görüşlerini şu şekilde dile getirdi:
“Yeni anayasa konusunda bütün partilerin yeni anayasanın yapılmasına yönelik olarak bir irade beyanları olsun diye bekliyorum. Bu konuda adım atmak için buna gerek var. Türkiye, her zaman anayasa tartışmasının içinde. Malumunuz, ‘parlamenter sisteme dönülmelidir’ diyen bazı siyasi partiler, görüşler var. Bir hükümet sistemi değişikliği, ancak bir anayasa değişikliği ile olabilir. Dolayısıyla hükümet sistemi tartışmaları adı konulmasa da bir anayasa tartışmasıdır. Anayasa tartışmasının bir bütünlükçü, yeni anayasa üzerinden yapılmasının daha doğru olacağını düşünüyorum. Bir milletvekili olarak bunu söylüyorum. Türkiye’nin yeni anayasa arayışı henüz ortadan kalkmadı, buna ihtiyaç var. Dönem dönem yürüyen anayasa tartışmaları da bunu gösteriyor. Meclis’te samimi bir kararlılık olursa Türkiye’nin yeni anayasa yapacağına inanıyorum.”
“TOPLUMSAL BİLİNÇLENME ÖNEMLİ”
İstanbul Sözleşmesi’nin zaman zaman tartışmaya açılması hakkında Şentop, “Daha önce ben fikrimi açıkladım. Hukuk kurulları ile ilgili uluslararası sözleşmeler de dahil bazı olayları bütünüyle ortadan kaldırıcı engelleyici bir güç bir imkan içermiyor. Hukuk kuralları doğru uygulandığı takdirde onunla beraber toplumsal, kültürel desteklerle beraber bir sonuç ortaya çıkartabiliyor. Benim kanaatim Türkiye’deki düzenlemeler, büyük ölçüde ufak tefek birkaç adım daha atılabilir ama büyük ölçüde kadına karşı şiddeti engelleyebilecek bir hukuki zemin oluşturabiliyor teorik olarak. Fakat bunların gerek uygulanması ile ilgili bir hassasiyet bir titizlik bir ayrıca toplumsal bilinçlenme önemli. Bu bakımdan sözleşmeler, kanun hükümleri üzerindeki tartışmaları, sonucun düzeltilmesi bakımından faydalı bulmuyorum. Bilinçlenme ve mevcut kuralların uygulanması sonuca çok daha etkili. Bu konuda bir kararlılık ve bilinç lazım” dedi.
