IŞİD’in 20 Temmuz 2015 tarihinde Suruç’ta gerçekleştirdiği katliamla ilgili bugün yapılan duruşmada mağdur avukatlarının ‘kilit isim olarak açıkladığı’ imam Abdullah Ömer Arslan’ın telefonunun katliam öncesinde takibe alındığı ortaya çıktı. 5 yıl sonra incelenen HTS (cep telefonu sinyal, arama baz istasyonu bilgileri) kayıtlarında Suruç katliamını gerçekleştiren kişilerle bağlantı tespit edemeyen savcılığın Arslan hakkında takipsizlik kararı verdiği anlaşıldı.
Şanlıurfa 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde bugün yapılan duruşmaya, davanın tek tutuklu sanığı Yakup Şahin, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. Sanık, daha önceki savunmasını tekrarlayarak üzerine atılı suçları kabul etmediğini belirterek beraatını talep etti.
İFADESİ ALINMADAN HTS KAYDI ÜZERİNDEN TAKİPSİZLİK
Mağdur avukatlarını davanın kilit ismi olarak nitelendirdikleri imam Abdullah Ömer Arslan hakkındaki belgeler dava dosyasına girdi. Arslan’ın HTS kayıtlarının incelendiği ve katliamla ilgili bağlantısı ve IŞİD üyeleriyle herhangi bir telefon görüşmesinin bulunmadığı gerekçesiyle hakkında takipsizlik kararı verildiği öğrenildi. Mağdur avukatı Serdil İzol, “Şahsın ifadesine dahi başvurulmamış. Suç duyurusunda bulunulan bir kişinin ifadesi dahi alınmadan, hakkında takipsizlik verilmesini kabul etmiyoruz” dedi.
SURUÇ’TAN 2 AY ÖNCE TELEFON TAKİBİ BAŞLAMIŞ
Avukatların kilit isim olarak gördüğü Arslan’ın telefonunun Suruç katliamından 2 ay önce önce takibe alındığı da ortaya çıktı. Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Arslan hakkında verdiği takipsizlik kararında, Arslan’ın telefonunun 20 Mayıs 2015-21 Ağustos 2015 tarihleri arasında takibe alındığı görüldü. Mahkemenin ara kararıyla birlikte Arslan’a ait HTS kayıtlarının 5 yıl sonra incelendiği sonucunu ortaya çıkmış oldu. Savcılık 5 yıl sonra incelenen kayıtlarda Arslan’ın Suruç saldırısını gerçekleştiren IŞİD’liler bağının olmadığını kaydederek, kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi.
NE OLMUŞTU?
Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu üyesi yaklaşık 300 kişilik grup, DEAŞ terör örgütünün Suriye’nin Ayn El Arap (Kobani) kentine düzenlediği saldırı sonrası Şanlıurfa’nun Suruç ilçesindeki Amara Kültür Merkezinde 20 Temmuz 2015 tarihinde bir araya gelerek basın açıklaması yapmış, açıklama sırasında canlı bomba saldırısı gerçekleşmişti.
Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, ikisi firari 3 sanık hakkında "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, silahlı terör örgütüne üye olma, tasarlayarak ve yangın, su baskını, tahrip, batırma, bombalama ya da nükleer, biyolojik, kimyasal silah kullanarak öldürme" suçlarından 34'er kez, "tasarlayarak ve yangın, su baskını, tahrip, batırma, bombalama ya da nükleer, biyolojik, kimyasal silah kullanarak öldürmeye teşebbüs" suçlarından da 70'er defa olmak üzere Türk Ceza Kanunu’nun ilgili maddeleri gereğince 104'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edilmişti.