CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "Önümüzdeki günlerde Hatay'da bir kent uzlaşısı sağlayacak temasları da yaptık. Benim de gördüğüm kadarıyla hiçbir şey olmasa seçimde kafa kafayayız. Ama ben Hatay'ın AK Parti'ye muhalif yüzde 16-17 kararsız, yüzde 10-12'de diğer partilerde olan oylarının sandığa giderken seçimi bize kazandıracağını düşünüyorum ama bu sefer seçim kazanılırsa bu tek başına Lütfü Savaş’ın ve CHP'nin değil Hatay'ın kazancı olacak. Lütfü Bey bu seçimi kazanırsa çok ciddi bir siyasi başarı elde etmiş olacak. 1 Nisan günü Hatay’ı AK Parti'ye emanet edeceğime Lütfü Bey'e emanet etmeyi tercih ederim. TİP'le çok sayıda görüştük, Lütfü Savaş'ın ilanı TİP'le varılmış bir uzlaşı değil. Ama bir Hatay uzlaşısına bu işi çok uzak olmayan süreçte dönüştüreceğimizi de görüyorum” dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, dün TBMM'de partisinin grup toplantısının ardından bir grup gazeteci ile bir araya gelerek sorularını yanıtladı. Özel, şunları ifade etti:
"BÜYÜK İL MİTİNGLERİ DE TABİİ Kİ YAPILACAK AMA DAHA ÇOK BİR GÜNDE BİRDEN ÇOK KRİTİK İLÇELERDE YAPACAĞIZ"
"Yarın Antalya'da aday tanıtımı var, pazar günü Balıkesir'de var ama açık hava mitinglerini planlıyoruz, ondan sonraki hafta başlayacağız. Sadece il mitingleri değil, biraz ilçe mitingleri de yapmayı istiyorum özellikle kritik ilçelerde. Rastgele bütün şehirleri gezmek yerine risk ve fırsat analizi yapıp fırsatın yüksek olduğu ya da riskin olduğu yerlere ağırlık vereceğiz. Büyük il mitingleri de tabii ki yapılacak ama daha çok bir günde birden çok kritik ilçelerde yapacağız. Mesela Kırıkkale'de, Kastamonu'da, Malatya'da mutlaka yapacağım çünkü bu üçünde çok ciddi fırsat var.
"ANKETLERDE VELİ AĞBABA'NIN OYU YÜZDE 34"
Bizim Ölçme Değerlendirme Birimi'nin başındaki arkadaş Malatya anketini gösterirken 'Asrın sürprizi burada bekliyor' diye söyledi. Tek başımıza girdiğimiz son oy 18, 5-6 parti birlikte girdiğimiz oyumuz 21'ken ankette 34 Veli Ağbaba, o kadar net. Onun yanında Antalya'da, Muğla'da Aydın'da, Trakya'da, Balıkesir'de, Bursa'da, Mersin'de, Adana'da, Samsun'da, Giresun'da, Trabzon'da, Artvin'de şimdiye kadar takvimlendirilen, kazanmakta iddialı olduğumuz ve mutlaka Genel Başkanın bulunması gereken yerler diye. İstanbul'da birden çok ilçe mitinglerini yapacağız.
"BU SEÇİMLERDE DEM PARTİ'NİN STRATEJİSİ DEĞİŞTİ"
1989-1994 benzetmesi benim değil Türkiye'deki bütün seçmenlerin endişe etmesi gereken bir benzetme çünkü Melih Gökçek belediyeciliği o zaman başladı. 1994 yaşanırsa bu benim için değil kentler için kötü olur çünkü kolay kurtulunmadı bu meseleden. Bir önceki seçimle bu seçim arasında şöyle bir fark var; bir önceki seçimde o zaman HDP, hiçbir talebi olmaksızın AK Parti'ye kaybettirmek için her şeyi yapıyordu. Bu seçimde gücünü AK Parti'ye değil biraz daha muhalefete göstermek talebinde. Baktığınızda DEM Parti'nin izlediği stratejide, sözcüleri tarafından da yalanlanmayan bir şekilde, AK Parti'yle de 1 Nisan sonrasına yönelik kayyum atama meselesi başta olmak üzere çeşitli görüşmeler yapılıyor. Bize kazandırmak değil gerekirse kaybettirmek üzerine bir strateji var, bu çok ortada. İYİ Parti ve diğer ittifak ortaklarımızla ittifak yapma, ikili iş birlikleri yapmak için gayret gösterdik ama bunlar çok sınırlı kalabildi.
"BÜTÜN MEMNUNİYET ANKETLERİNDE SEÇİLDİKLERİ NOKTANIN GERİSİNDE OLAN BELEDİYEMİZ NEREDEYSE YOK"
Baktığınızda şartlar çok lehimize değil gibi görünüyor ama seçmende, seçmenin reflekslerinde bir değişiklik yok. 2019’dan farklı olarak da bir takım olumsuz iddiaların da ortadan kalktığı süreç yaşanıyor. CHP gelirse sosyal yardımlar kesilir kaygısı vardı, pandemide 5 kata çıkan sosyal yardımlar oldu ve devam ediyor. Ne İstanbul'da, Ankara'da ne de diğer yönettiğimiz büyükşehirlerde seçmende bir hayal kırıklığı yaratmadığımız ortada. Bütün memnuniyet anketlerinde seçildikleri noktanın gerisinde olan belediyemiz neredeyse yok, seçildiğinin çok ilerisinde olan belediyelerimiz var.
"PARTİLERİN KENDİ DÜŞÜNCESİ OLABİLİR AMA SEÇMENİN BURADA KENDİNİ VE KENTİNİ DÜŞÜNECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM"
5 Kasım günü parti yönetimine geldiğimizde ortadan kalkmış bir ittifak kapasitesi vardı gizli protokol yüzünden. DEM seçmeni 'biz Soylu'dan kaçarken Zafer'e mi tutulduk' diyordu, diğerleri de çok sert şekilde bizi eleştiriyorlardı. Ben beyaz çiçeği aldım gittim ama ikna edemedim eski ortakları. Ama özenli bir dil kullanmaya, muhalefete muhalefet etmemeye, çatışmamaya dikkat edeceğiz. Partilerin kendi düşünceleri olabilir ama yerel seçim olduğu için seçmenin burada kendini ve kentini düşüneceğini düşünüyorum.
"1 NİSAN GÜNÜ HATAY’I AK PARTİ'YE EMANET EDECEĞİME LÜTFÜ BEY'E EMANET ETMEYİ TERCİH EDERİM"
Anketler şunu gösteriyor; Hatay'da Hatay İttifakı'na ihtiyaç var. AKP ile aramızda 3-5 puan fark var, bazen önde bazen geride ölçülüyor. Hatay'da AK Parti ve CHP arasındaki yarışa AK Parti'ye muhalif sol partiler müdahil olur ve taraf seçerse biz seçimi kazanıyoruz. Lütfü Savaş'a şunu dedim; 'Sizi dışarıda bırakmayacak bir formüle ihtiyacımız var.' Çünkü Lütfü Savaş anket kırılımlarında AKP ve MHP seçmeninden çok ciddi oy alıyor. Önümüzdeki günlerde Hatay'da bir kent uzlaşısı sağlayacak temasları da yaptık. Benim de gördüğüm kadarıyla hiçbir şey olmasa seçimde kafa kafayayız. Ama ben Hatay'ın AK Parti'ye muhalif yüzde 16-17 kararsız, yüzde 10-12'de diğer partilerde olan oylarının sandığa giderken seçimi bize kazandıracağını düşünüyorum ama bu sefer seçim kazanılırsa bu tek başına Lütfü Savaş’ın ve CHP'nin değil Hatay'ın kazancı olacak. Biz dün ayrılırken Lütfü Bey'in söylediği şu; 'Çok zor süreci birlikte geçirdik siz bana hiç haksızlık yapmadınız' dedi. Kazandığımız takdirde herhangi bir risk görmüyorum, Lütfü Bey bu seçimi kazanırsa çok ciddi bir siyasi başarı elde etmiş olacak. 1 Nisan günü Hatay’ı AK Parti'ye emanet edeceğime Lütfü Bey'e emanet etmeyi tercih ederim.
"HATAY UZLAŞISINA BU İŞİ ÇOK UZAK OLMAYAN SÜREÇTE DÖNÜŞTÜRECEĞİMİZİ DE GÖRÜYORUM"
TİP'le çok sayıda görüştük, Lütfü Savaş'ın ilanı TİP'le varılmış bir uzlaşı değil. Ama bir Hatay uzlaşısına bu işi çok uzak olmayan süreçte dönüştüreceğimizi de görüyorum ama hiçbir parti adına benim bir açıklama yapmam doğru olmaz. Bu arada kent uzlaşısını DEM ile CHP anlaştı gibi bir ifadede kullanılıyor. Kent uzlaşısı meselesini şöyle okuyoruz; bizim de oy verebileceğimiz aday varsa destekleriz, uzlaşılan yerlerde bir protokol imzalanmıyor. Şimdi demli çayları içme zamanı Erdoğan ile Bahçeli'de. Biz Türkiye ittifakı olarak Erdoğan ve Bahçeli'nin Türkiye'yi bu kadar meşgul eden ifadelerinden sonra süreci nasıl savunacaklarını merak ediyoruz.
"1 NİSAN'I BEKLEYENLER, AMA RECEP TAYYİP ERDOĞAN AMA PARTİ İÇİNDEKİ 3-5 HAZIMSIZ AVUÇLARINI YALARLAR"
Parti içinde geçen kurultayı hazmedememiş birkaç arkadaş ve onların etkisindeki bir grup medyanın yaratmaya çalıştığı algı ve iktidarın bunu sahiplenen, köpürten tavrını görüyoruz. Buradaki korku şu; biz parti içinde değişimi gerçekleştirdik. İliç varken CHP konuşacak kadar şuurunu kaybetmiş ve bizden korkan bir süreç var. O yüzden 1 Nisan'ı bekleyenler, ama Recep Tayyip Erdoğan ama parti içindeki 3-5 hazımsız avuçlarını yalarlar. Çok güçlü, dinamik kadromuz var, ekibin örgütte inanılmaz karşılığı var.
"15 NİSAN'DA RAMALLAH'A GİDECEĞİZ"
15 Nisan taslak tarihimiz, Mahmud Abbas ile görüşeceğiz. Filistin'deki yakınlarını kaybetmiş olan, Ramallah'ta bulunan, tedavi gören birkaç yaralının ailesiyle görüşeceğiz. Oradan bütün dünyaya ve Türkiye'ye önemli bir çağrı yapacağız."