Nükleer Santral Daha Tamamlanmadan Sorunlar Açmaya Başladı

Akkuyu Nükleer Santrali, daha tamamlanmadan çevre şikayetlerine yol açtı. İnşaatın yanı başındaki üreticiler, bir yandan servis araçları ve patlatılan dinamitler sonucu çıkan tozdan ağaçların zarar gördüğünü, bir yandan da santral inşaatındaki işçi kampının atık sularının meyve bahçelerinin arasından denize salındığını belirtiyor.

28 Eylül 2020 Pazartesi 12:13
Nükleer Santral Daha Tamamlanmadan Sorunlar Açmaya Başladı

Mersin’in Gülnar İlçesi Akkuyu bölgesinde yapımı devam eden Akkuyu Nükleer Güç Santrali inşaatı, inşaatın yanıbaşında yaşayan Büyükeceli Beldesi sakinlerini isyan ettirdi. Yaklaşık 5 bin kişinin yaşadığı bölgede, hiçbir altyapı yatırımı yapılmadan binlerce kişinin çalıştığı büyük bir projenin başlatıldığını belirten Büyükeceliler, meyve bahçelerinin kirletilmesinin yanında yollarının tahrip olmasından ve sürekli yaşanan elektrik kesintilerinden yakındılar. Bölge halkı; tarımla geçindiklerini, nükleer santral inşaatı nedeniyle ürünlerinin tahrip olduğunu, kimsenin satın almadığını anlattı.

TOZ TOPRAK YÜZÜNDEN ASTIM OLDUM”

Santral inşaatı sırasında patlatılan dinamitler nedeniyle bitkilerinin zarar gördüğünü anlatan çiftçi Mehmet Ali Yılmaz, “Bu yıl verim düştü. Geçen yıl alan komisyon elemanı bu sene meyvelerimiz çalınıyor diye malımızı da almıyor. Ayrıca inşaat malzemesi taşıyan şirket araçları yolları bozdu. Her taraf çukur, hendek. Yolda yürümekten imtina ediyoruz. Burada illa eylem yapmak gerekiyorsa onu da yaparız. Daha inşaat esnasındaki bu pislikler bizi tedirgin ediyor. Foseptik atıklarını belli saatlerde bahçemizin kenarında salıveriyorlar. Bahçemize geçemiyoruz, malzeme taşıyamıyoruz. Bahçelerde sürekli toz yutuyoruz. Hatta bu toz toprak yüzünden ben astım oldum” diye konuştu. 

ŞİRKETLERİN KULLANDIĞI ELEKTRİK YÜZÜNDEN SULAMA YAPAMIYOR

Mahallede haftada en az iki sefer elektrik kesintisi yaşandığını, bu nedenle tarımsal sulama yapamadıklarını söyleyen çiftçi Mustafa Yılmaz ise, 25 Temmuz’da yaklaşık 20 kişinin bahçesinin yandığını, 186 elektrik arıza hattını aradıklarında kendilerinden dava açmamalarının istendiğini, zararların ödeneceğine dair söz verildiğini ancak 25 Eylül itibariyle hâlâ ödeme yapılmadığını anlattı. Yılmaz “Sadece bu köyle 7-8 tane şirket var. Bu şirketlerin her birinde en az 50-100 klima var. Bu adamlar klimaları çalıştırdığı zaman faz düşüyor, bizim yeraltı artezyenlerimiz çekmiyor" sözleriyle sıkıntılarını anlattı.

“ATIK SU YÜZÜNDEN BAHÇEMİZE GİREMİYORUZ”

Mustafa Yılmaz şikayetlerini şöyle anlattı:

"Mahallemizde her taraf asfalttı, bu şirketlerin araçları gide gele hepsi toz duman oldu. Halkımız bu durumdan tedirgin. Yuttuğumuz toz mahallenin dört bir yanına yayılıyor, sanki sis var. Dinamit sesleri geliyor. Toz bahçelerimize yukarıdan bulut gibi iniyor. Bahçelerimizin meyvesini tozlu diye almıyorlar. Zeytinimiz dalında kalıyor, kimse para vermiyor. Bu şirketlerin hepsi burada iş almış. Bir tanesi bir yola asfalt dökmedi. Bu köye hiçbir katkıları da yok. Bu köye ortaokul lise yaptıracaklardı, santralin sitelerini bu mahalleye yaptıracaklardı. Burada zararını gören biziz, çilesini çeken biziz. Bahçelerimizde meyve koymuyorlar. Bahçelerimize atık su nedeniyle gidilemiyor. Yol boylarına arıtma suları salıyorlar. Bu sular denize iniyor. Kokusundan mahallenin her tarafı tedirgin. Bu konuda devletimiz elinden ne geliyorsa yapmalı. Nükleer santral yapılacak yerde bizim gün aşırı ışığımız kesiliyor."

“O SUYA GİRERSEK KİM BİLİR NE OLACAĞIZ?”

Yakınları santral inşaatında çalıştığı için, onların işten atılabileceği endişesiyle isminin paylaşılmasını istemeyen Büyükecelili üretici N.D. ise, “Bu sene ne sebzemiz oldu ne meyvemiz oldu. Kuru kaşık ağzımıza geldi. Ne zeytin var ne limon var ne mandalina ne portakal… Her taraf toz içinde; huzurumuz, düzenimiz kalmadı. Ne tutarsan tut bir karış toprak. Denizin kenarındayız pislikten denize girilemiyor, bu sene hiç giremedik. Foseptik suyu denize akıyor. Ankara’dan sorumlular gelmişler, ‘temiz’ raporu vermişler. Nasıl vermişlerse… Zaten korkuyoruz korona olacağız diye bir de o suya girersek kim bilir ne olacağız. Gelen meyve sebze yoluyor, giden meyve sebze yoluyor, meyve de kalmadı” dedi.

“DOĞA KALMADI, BURASI HEP ÇÖL OLDU”

İki yıldır süren inşaat dolayısıyla beldenin yaşanmaz hale geldiğini söyleyen N.D şunları söyledi:

“Elektrik zaten iki gün çalışsa üçüncü gün yok. Arıyoruz 'arıza var' diyorlar. Direkler çıtırdıyor, yangın çıkıyor hiç ciddiye almıyorlar. Benim bahçem yandı. 30 ağacım yanmış. Kayısı erik ve zeytin ağaçları hep yandı. Yaklaşık 20 bahçe yandı, hiç para vermediler. Benim bahçemin suyunu kestiler, işçi kampını işleten şirkete bağlamışlar. Pis suyu akıtıyorlar, kokudan durulmuyor. Biz 3 ağaç kesip ev yapacak olsak bizi idam ederler. Burada güzelim ağaçları, doğayı yok ettiler. Kendilerine gelince hiç ses seda yok. Doğa kalmadı güzellik kalmadı burası hep çöl oldu.”

“BEN HASAR GÖREN EVİMİ NASIL YAPTIRAYIM?”

Patlatılan dinamitlerin yol açtığı sarsıntı nedeniyle evlerinde çatlaklar oluştuğunu söyleyen N.D. “Her seferinde yer yerinden oynuyor, ben hasar gören evimi nasıl yaptırayım? Ne yapayım? Korkuyorum. (İnşaat şirketleri) Hiçbirinin beş kuruşluk hayrı mı var? Korona var diyorlar, her yer kapanıyor burada hiçbir değişiklik yok. Sularımız kirlendi. Çevreyi de doğayı da temiz tutmak lazım ki hastalıklardan korunabilelim” sözleriyle yaşananları anlattı.

“BEŞ YANGIN ÇIKTI”

İsminin açıklanmasını istemeyen, köydeki bir başka üretici U.Y. ise, altyapının yetersiz kalması sonucu elektrik hattı ve trafodaki arızalar nedeniyle son 3 senede köyde 5 yangın çıktığını, toz ve kirlilik nedeniyle köyün yaşanmaz hale geldiğini anlatarak, “(şantiye çalışanları) Bahçelerde olmamış nar bırakmadılar, ben artık umudumu kestim. Her şeyi satıp köyü terk etmeyi düşünüyorum. 30 yıllık emeğim. Mücadele ediyoruz ama artık inan ki yorulduk. Son 2 senede bıktırdılar” diye konuştu.

(Anka)

Son Güncelleme: 28.09.2020 12:20
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.