MSB Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri Tuğamiral Zeki Aktürk, Bakanlık Şehit Gazeteci Hasan Tahsin Salonu'nda haftalık bilgilendirme toplantısı yaptı. Aktürk konuşmasına, İkinci İnönü Zaferi'nin 104. yıl dönümünü kutlayarak başladı ve 4 Nisan 1953'te Çanakkale Boğazı'nda batan Dumlupınar Denizaltısı'ndaki 81 şehit ile diğer tüm şehit ve gazileri rahmetle andı.
Aktürk, bakanlığın ülkenin güvenliği ve istikrarı için görevlerine şevk ve sorumlulukla devam ettiğini vurguladı. Aktürk, terörle mücadele ve sınırlardan yasa dışı geçişlere ilişkin şu bilgileri verdi:
"Son iki haftada Irak ve Suriye'nin kuzeyinde icra edilen terörle mücadele operasyonları ile 18 terörist etkisiz hale getirilmiştir. Pençe-Kilit Operasyonu bölgesinde 1 PKK’lı terörist teslim olmuş, bölgede yapılan arama tarama faaliyetlerinde tespit edilen mağaralarda teröristlere ait çok sayıda silah, mühimmat ve yaşam malzemesi ele geçirilmiştir. Hudutlarımızda ise 8’i terör örgütü mensubu olmak üzere yasa dışı yollarla geçmeye çalışan 209 şahıs yakalanmış, 4 bin 43 şahıs ise hududu geçemeden engellenmiştir. Böylece 1 Ocak’tan bugüne kadar Irak ve Suriye’nin kuzeyi dahil etkisiz hale getirilen terörist sayısı 555'tir. Hudutlarımızdan yasa dışı yollarla geçmeye çalışırken yakalananların sayısı bin 372, engellenen kişi sayısı da 21 bin 358 olmuştur. Ayrıca son iki haftada gerçekleştirilen operasyonlarda yaklaşık 10 kilogram uyuşturucu madde ele geçirilmiştir."
Aktürk, Türkiye'nin 1952'den bu yana aktif, yapıcı ve saygın bir üyesi olduğu NATO’nun 76’ncı kuruluş yıl dönümünü kutlayarak, "Türkiye, ittifaka katıldığı günden bugüne kadar olduğu gibi üstlendiği tüm görev ve misyonları başarı ile yerine getirmeye devam edecek, NATO’ya önemli ve belirleyici katkılarda bulunmayı sürdürecektir" dedi.
"İsrail’i iyi komşuluk prensiplerine uygun hareket etmeye davet ediyoruz"
İsrail'in Gazze ve Suriye'ye yönelik saldırılarını da değerlendiren Aktürk, şunları kaydetti:
"İsrail’in Gazze’ye yönelik operasyonlarını ve Batı Şeria’daki yasa dışı yerleşim faaliyetlerini sürdürmesinin yanında bölge ülkelerine yönelik saldırılarını durdurmaması bölgemizin istikrar ve barışına zarar vermektedir. Kendisine yönelen bir tehdit veya saldırı bulunmadığı hâlde yersiz ve temelsiz gerekçelerle Suriye’nin egemenlik ve toprak bütünlüğüne zarar vermeye, güvenlik ve istikrarını bozmaya yönelik provakasyon amaçlı saldırılarını sürdüren İsrail’in bu saldırıları bir an önce sonlandırılmalıdır. İsrail’i iyi komşuluk prensiplerine uygun hareket etmeye ve Suriye’nin istikrar ile güvenliğine katkı sağlamaya davet ediyoruz. Bölge güvenliğinin tesisi için İsrail’in yayılmacı ve işgalci tavrından vazgeçmesi, uluslararası toplumun ise İsrail’in bu hukuksuzluğuna engel olma sorumluluğunu üstlenmesi gerekmektedir."
Aktürk, yerli ve milli savunma sanayi ürünleriyle TSK'nın imkan ve kabiliyetlerinin artırıldığını belirterek, Kara Kuvvetleri envanterine Dragoneye-2 Termal Kamera, Zırhlı Akaryakıt Tankeri ve Orta Menzilli Modern Tanksavar Füzesi eklendiğini açıkladı.
"TSK kendisine tehdit olmayan kimse için tehdit değildir"
Aktürk'ün açıklamasının ardından bakanlık kaynakları gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bakanlık kaynakları, Suriye’deki son durum ve İsrail’in Suriye’ye ait üsleri vurmasına yönelik sorular üzerine şu değerlendirmeleri yaptı:
"Türkiye olarak, Suriye’deki yeni hükümetin talepleri doğrultusunda, savunma kapasitelerinin artırılması ve başta DEAŞ olmak üzere tüm terör örgütleri ile mücadelelerine destek sağlıyoruz. Bu kapsamda eğitim maksatlı üs kurulmasına yönelik değerlendirmeler devam etmektedir. Türkiye’nin yegane amacı Suriye’nin toprak bütünlüğünün, istikrar ve güvenliğinin sağlanması ile terörden temizlenmesine yardımcı olmaktır. Türkiye’nin bunu yapmaya niyeti, kapasitesi ve vizyonu vardır. Bu amaçla yapılan ve yapılacak tüm faaliyetler iki devlet arasında varılan mutabakat kapsamında, uluslararası hukuka uygun ve üçüncü ülkeleri hedef almadan icra edilmekte ve edilecektir. Türk Silahlı Kuvvetleri gittiği her yere istikrar ve barış götürmektedir ve kendisine tehdit olmayan kimse için tehdit değildir. Buna karşın İsrail, çatışmacı dış politika anlayışı ile hareket ederek Türkiye’yi haksız ithamlarla hedef göstermektedir. Provokatif açıklamalarla da iki ülke arasında sözde bir tansiyon/gerilim varmış gibi uluslararası kamuoyunda algı oluşturmaya, kafa karışıklığı yaratmaya çalışmaktadır. İsrail’in hukuksuz eylemlerini örtbas etmek amacıyla seçtiği bu yolu daha fazla sürdürebilmesi mümkün değildir.
Türkiye - İsrail görüşmeleri
Bakanlık kaynakları, Türkiye ve İsrail arasında "Suriye'de çatışmasızlık" için bir temas olup olmadığına dair sorulara, "Suriye'de istenmeyen olayların yaşanmaması için bir çatışmasızlık mekanizması kurulması konusunda dün Azerbaycan'da ilk teknik görüşme yapılmıştır. Çatışmasızlık mekanizmasının kurulması için çalışmalara devam edilecektir" yanıtını verdi.
Terör örgütü SDG'nin Halep ve Tişrin Barajı'ndan çekilmesi...
Bakanlık kaynakları, "terör örgütü SDG’nin Halep ve Tişrin Barajı'ndan çekildiğine" yönelik sorular üzerine, "Daha önce ifade ettiğimiz gibi terör örgütü SDG’nin Suriye hükümetiyle yaptığı anlaşmanın sahaya yansımalarının önemli olduğunu ifade etmiştik. Bu kapsamda terör örgütü SDG’nin Halep ve Tişrin Barajı’ndan çekilmesi ve Suriye Hükümetine devrine yönelik hususlar tarafımızdan titizlikle takip edilmektedir" bilgisini verdi.
GKRY'de Türkiye karşıtı yeni bir terör örgütü kurulduğu haberleri
Bakanlık kaynakları, GKRY’de Türkiye karşıtı yeni bir terör örgütü kurulduğuna dair haberlere ilişkin şunları söyledi:
"Kıbrıs Türk halkına soykırım uygulayarak ENOSİS hedefiyle 1 Nisan 1955 tarihinde ilk eylemlerini gerçekleştiren ve Kıbrıs tarihine adını kanla yazdırmış olan EOKA terör örgütünün kuruluş yıl dönümü vesilesiyle GKRY ve Yunanistan tarafından yayımlanan mesajlar ve yapılan kutlamalar, kurulduğu iddia edilen yeni terör örgütünün motivasyonunu göstermesi açısından önem taşımaktadır. GKRY’de ve Yunanistan’da Türk düşmanlığının her geçen gün arttığı gözlemlenmekte, genç nesillere aileden başlayarak okulda, kilisede, kışlada ENOSİS arzusunun verildiği ve Türk düşmanlığının körüklendiği görülmektedir. Bu gelişmeler Rum/Yunan zihniyetinin Kıbrıs politikasında geçmişten bugüne herhangi bir değişiklik olmadığını gözler önüne sermektedir. Türkiye’nin adada Kıbrıs Türkü’nün güvenliği ve KKTC’nin egemenliğine yönelik şiddet içeren herhangi bir eyleme izin vermeyeceği ve istenmeyen girişimlerin denenmesi durumunda bahse konu örgütün öncüllerinin akıbetine uğrayacağı unutulmamalıdır."
Bakanlık kaynakları Yunanistan, GKRY ve İsrail arasında deniz altına kablo döşenmesiyle ilgili Navtex ilan edilmesine yönelik çalışma başlatıldığına dair haberlere ilişkin şunları söyledi:
"Türkiye Doğu Akdeniz’de en uzun kıyıya sahip ülkedir. Türkiye’nin ve KKTC’nin bölgedeki varlığı gözetilmeden maksimalist talepler çerçevesinde Yunanistan, GKRY ile üçüncü taraflar tarafından planlanan ve ülkemizin rızası alınmadan deniz yetki alanlarımızdan geçmesi planlanan, fizibilitesi olmayan, yeterli kaynak tahsis edilmemiş ve tamamen tahrik amaçlı projelerin Doğu Akdeniz’de ısrarla sürdürülmeye çalışılması mümkün değildir. Hak ve menfaatlerimizi gözetmeyen bu tür davranışlara karşı bizim tutumumuzda bir değişiklik bulunmamaktadır. Daha önce ne yaptıysak yine aynısını yapmaya devam edeceğiz. Bu konuda ısrarcı olunmasının bir anlamı bulunmamaktadır. Bununla birlikte adadaki Türk varlığını yok sayan, hassas dengeleri bozma amaçlı her türlü girişime karşı Kıbrıs Türklerinin güvenliğinin sağlanması, hak ve menfaatlerinin korunması için gerekli tüm tedbirler tarafımızdan alınmaktadır. Türkiye, GKRY’nin Kıbrıs Türklerinin güvenliğini ve adada barış ve istikrar ortamını tehdit eden faaliyetlerine karşı garantörlüğün kendisine vermis olduğu yetkileri kullanmaktan çekinmeyecektir."
Libya Ulusal Ordusu Kara Kuvvetleri Komutanı'nın Ankara'yı ziyareti
Bakanlık kaynakları Libya Ulusal Ordusu Kara Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Saddam Hafter’in Türkiye’ye yaptığı ziyaretle ilgili sorular üzerine şunları söyledi:
"Türkiye ve Libya, derin tarihi ve kültürel bağları olan iki dost ülkedir. Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti'nin 2020 yılında Türkiye’den yardım talebi üzerine sağladığımız destek ile sahada bir denge oluşmuş, ateşkes sağlanmış ve siyasi süreç başlamıştır. İlk günden beri amacımız Libya halkının birlik, beraberlik, barış ve istikrar içerisinde yaşamasıdır.
Libya’da 4 Nisan 2018’de başlayan kardeş kavgasının yıl dönümü olan 4 Nisan 2025 tarihinde Libya Ulusal Ordusu Kara Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Saddam Hafter ülkemizi ziyaret etmiş ve kardeş kavgasının sonlandırılması ile birleşik ve tek Libya oluşturulması hedefi kapsamında yeni, önemli stratejik bir adım atılmıştır. Libya’yı artık Doğu-Batı olarak değil, Libya olarak anmanın zamanı gelmiştir.
Bu resmi ziyaret tüm Libya’yı kucaklayan ve Libya’daki kapsayıcı ve istikrarı teşvik eden politikamızın bir yansıması olması bakımından önem arz etmektedir. Libya’nın istikrarı ve selameti için bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da çaba göstererek, ilişkilerimizi daha ileri seviyeye taşımak için inisiyatif almaya devam edeceğiz."