Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, "2024 yılında merkezi yönetim bütçe gelirlerinin yüzde 71,1 artışla 8 trilyon 437 milyar lira, vergi gelirlerinin yüzde 73,5 artışla 7 trilyon 408 milyar lira, vergi dışı gelirlerin ise yüzde 56,2 artışla 1 trilyon 29 milyar liraya ulaşacağını tahmin ediyoruz. 2022 yılında yüzde 84 olan vergi gelirlerinin bütçe içindeki payının 2024 yılında yüzde 87,8 olmasını bekliyoruz. 2022 yılında yüzde 18,7 olarak gerçekleşen merkezi yönetim bütçe gelirlerinin milli gelire oranının, 2024 yılında yüzde 20,5 olmasını öngörüyoruz. Aynı dönemde yüzde 15,7 olan vergi gelirlerinin milli gelire oranının ise yüzde 18 olarak gerçekleşmesini bekliyoruz" dedi. Şimşek, “Etkin olmayan istisna, muafiyet ve indirimlerin kaldırılması hususunda kapsamlı bir çalışma yürütüyoruz. Bu kapsamda temel vergi kanunlarını gözden geçiriyoruz. Program döneminde çalışmalarımızı Meclisimizin takdirine sunacağız” diye konuştu.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu 2024 yılı bütçe görüşmeleri devam ediyor. Komisyonda bugün Hazine ve Maliye Bakanlığı ve bağlı kuruluşların bütçe, kesin hesap ve Sayıştay raporları görüşülüyor. Görüşmeler Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in sunumuyla başladı. Şimşek'in sunumundan öne çıkan başlıklar şöyle:
"ENFLASYONLA MÜCADELE İÇİN UYGULANAN PARASAL SIKILAŞMA EKONOMİK AKTİVİTEYİ YAVAŞLATMIŞTIR"
"Küresel ekonomi son yıllarda pandemi, Ukrayna’da yaşanan savaş ve jeopolitik gerginlikler gibi art arda gelen şoklara maruz kalmıştır. Pandemi sonrasında ortaya çıkan arz-talep dengesizlikleri, tedarik zincirlerindeki bozulmalar ve savaşın neden olduğu emtia fiyat artışları tüm dünyada enflasyonun yükselmesine neden olurken; enflasyonla mücadele için uygulanan parasal sıkılaşma ekonomik aktiviteyi yavaşlatmıştır. Uzun dönem ortalama büyümesi yüzde 3,8 olan küresel ekonomi, 2022 yılında yüzde 3,5 büyümüştür. Önümüzdeki beş yılda küresel büyümenin yüzde 3,1 ile uzun dönem ortalamasının altında kalması beklenmektedir.
Küresel ticaret artışı 2023 yılında belirgin şekilde yavaşlamıştır. Bunda, büyümedeki yavaşlamanın yanı sıra talep kompozisyonunun hizmetlere doğru kayması etkilidir. ABD ve Çin arasındaki jeostratejik rekabet ve diğer jeopolitik gelişmeler korumacı politikaları artırmıştır. Küresel finansal kriz öncesinde ticaret üzerindeki yeni kısıtlama sayısı 500’ün altında iken, geçen sene 3 bine ulaşmıştır. Son 20 yıla baktığımızda büyümenin 1,4 katı olan küresel ticaret artışının, önümüzdeki dönemde sadece büyüme kadar gerçekleşmesi, zayıf ticaret görünümünün devam etmesi beklenmektedir.
"HALEN UZUN DÖNEM ORTALAMASININ OLDUKÇA ÜZERİNDEDİR"
Küresel enflasyon, 2022 yılında son 25 yılın en yüksek seviyesine ulaşarak yüzde 8,7 olarak gerçekleşmiştir. Uygulanan sıkı para politikalarıyla 2023’te yüzde 6,9’a gerilemesi beklenen enflasyon, halen uzun dönem ortalamasının oldukça üzerindedir. Enflasyonun 2024 yılında yüzde 5,8’e gerilemesi beklenmektedir. Bu nedenle sıkı parasal duruşun bir süre daha devam etme ihtimali bulunmaktadır. Bu dönemde başta ABD Merkez Bankası (525 baz puan) ve Avrupa Merkez Bankası (450 baz puan) olmak üzere, dünyanın önde gelen merkez bankaları ciddi faiz artışına gitmiştir.
Dünyada fonlama maliyetinin referans göstergesi olan ABD 10 yıllık tahvil faizi, 2022 başındaki yüzde 1,5’ten son 16 yılın en yüksek seviyesi olan yüzde 5’e yükselmiştir. Sıkı finansal koşullar ve güçlenen dolar, gelişmekte olan ekonomilere yönelik sermaye hareketlerini olumsuz etkilemektedir. Ayrıca, yüksek faizler ülkelerin borçlanma maliyetlerini artırarak kamu maliyesi üzerinde baskı oluşturmaktadır. Diğer taraftan düşük büyüme küresel risk iştahını sınırlamaktadır. Zayıflayan ekonomik aktiviteyle birlikte emtia fiyatları 2023 yılında gerilemiştir. Enerji hariç emtia fiyatları yüzde 9 düşerken; 70 dolara gerileyen petrol fiyatı ise arz kısıtlamaları ve jeopolitik gerginlikler nedeniyle 90 doları aşmıştır.
"ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE NET İHRACATIN POZİTİF KATKIDA BULUNDUĞU DAHA DENGELİ BİR BÜYÜMEYİ HEDEFLİYORUZ"
Türkiye ekonomisi, zorlu küresel koşullar ve jeopolitik gerginliklere rağmen 2022 yılında yüzde 5,5 büyümüştür. Bu yılın ilk yarısında asrın felaketi olan depreme rağmen yüzde 3,9’luk büyüme kaydedilmiştir. Ancak mevcut büyüme iç talep kaynaklı olup ekonomide yeniden dengelenme ihtiyacı söz konusudur. Önümüzdeki dönemde net ihracatın pozitif katkıda bulunduğu daha dengeli bir büyümeyi hedefliyoruz. Bu dönemde kalıcı fiyat istikrarını hedeflerken; yatırımları, istihdamı, üretimi ve ihracatı da önceliklendirmeye devam ediyoruz. Büyüme beklentimiz 2023 yılında yüzde 4,4; 2024 yılında ise yüzde 4’tür. Program dönemi sonunda yüzde 5 büyüme ile milli gelirin 1,3 trilyon doları aşmasını, kişi başı milli gelirin ise 14 bin 855 dolara yükselmesini hedefliyoruz.
2023 yılı Ağustos ayında toplam istihdam yıllık 727 bin kişi artarak 32,1 milyon kişi ile tarihi yüksek seviyeye ulaşmıştır. Mevsimsel düzeltilmiş iş gücüne katılım oranı yüzde 53,3; istihdam oranı yüzde 48,4 seviyesinde gerçekleşmiştir. Bu dönemde mevsimsel düzeltilmiş işsizlik oranı yüzde 9,2 ile 2014 yılı Ocak ayından bu yana en düşük seviyesine inmiştir. Program döneminde istihdam artışının yıllık ortalama 909 bin kişi olmasını öngörüyoruz.
"VATANDAŞIMIZIN ALIM GÜCÜNÜN KORUNMASI, SÜRDÜRÜLEBİLİR BÜYÜME VE KALICI REFAH ARTIŞI İÇİN FİYAT İSTİKRARI ÖN KOŞULDUR"
Enflasyonu kalıcı olarak düşürmek ve fiyat istikrarını sağlamak için Merkez Bankası parasal duruşunu sıkılaştırmıştır. Politika faiz artışı, seçici kredi ve miktarsal sıkılaştırma tedbirleri ile desteklenmektedir. Önümüzdeki dönemde para, maliye ve gelirler politikası eş güdüm içerisinde yürütülecek; üretim, rekabet ve verimliliği artırıcı yapısal reformlar hayata geçirilecektir. OVP’de 2023 yıl sonunda yüzde 65 olarak öngörülen enflasyonun; 2024’te yüzde 33’e, 2025’te yüzde 15,2’ye ve 2026’da yüzde 8,5'e düşmesi beklenmektedir. Gayet iyi biliyoruz ki vatandaşımızın alım gücünün korunması, sürdürülebilir büyüme ve kalıcı refah artışı için fiyat istikrarı ön koşuldur. Yoğun çabalarımız bunu gerçekleştirmeye yöneliktir.
2022 yılında 254,2 milyar dolar ile rekor kıran ihracatın, bu yıl 255 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmesi beklenmektedir. Ticaret ortaklarımızdaki zayıf büyüme, 2023 yılı ihracatımızın sınırlı kalmasında belirleyici olmuştur. Aynı zamanda depremin doğrudan ve dolaylı etkileri nedeniyle, ihracatın olması gerekenden 6 milyar dolar daha düşük kaldığını tahmin ediyoruz. Ana ticaret ortaklarımızdaki büyümenin 2024 yılında 0,5 puan yükselmesiyle, ihracatın 267 milyar dolara ulaşmasını öngörüyoruz. Bu dönemde ihracatçılarımızın finansmana erişimini önceliklendiriyoruz. Bu amaçla Eximbank’ın sermayesini Temmuz ayında yüzde 49 artırarak 20,6 milyar liraya yükselttik. Ayrıca Eximbank’a 3 milyar dolar yurt dışı finansman imkanı sağlamaya yönelik çalışmalarımız devam etmektedir.
"DIŞ TİCARET AÇIĞININ, 2024 YILINDA 105,8 MİLYAR DOLARA DÜŞMESİNİ BEKLİYORUZ"
Merkez Bankamız, ihracatçıların finansmana erişimini desteklemek için günlük reeskont kredi limitini 10 kat artırarak 3 milyar liraya yükseltmiş olup, ihracatçılara piyasa koşullarının altında bir maliyetle finansman sağlamaktadır. İthalatın 2023 yılında yüzde 0,9 artarak 367 milyar dolara yükselmesi beklenmektedir. Bunda altın ithalatı ve güçlü iç talep etkili olmuştur. 2024 yılında ise ithalatın 372,8 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmesini öngörüyoruz. Böylece, 2023 yılında 112 milyar dolar olarak gerçekleşmesi öngörülen dış ticaret açığının, 2024 yılında 105,8 milyar dolara düşmesini bekliyoruz.
Enflasyon ile mücadelede attığımız adımlar ile sağlanacak yeniden dengelenme, mevduat faizlerindeki artışla birlikte azalması beklenen altın ithalatı ve geçen seneye göre düşen enerji fiyatlarının etkisiyle cari açık düşüş trendine girmiştir. Ağustos ayında yıllık 57 milyar dolar olarak gerçekleşen cari açığın, yıl sonunda 42,5 milyar dolara; 2024’te ise 34,7 milyar dolara gerilmesini bekliyoruz. Cari açığın GSYH’ye oran olarak sırasıyla yüzde 4 ve yüzde 3,1 gerçekleşmesini öngörüyoruz. Türkiye 2022 yılında dünyada en çok turist ağırlayan dördüncü ülke olmuştur. Bu yıl Ocak-Eylül döneminde turizm gelirleri yıllık yüzde 20 artarak yaklaşık 42 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Bu artışta, yürütülen pazar ve ürün çeşitlendirme politikaları ile tanıtım faaliyetleri etkili olmuştur. Turizm gelirlerinin 2023 yılında 55,6 milyar dolar, 2024’te ise 59,6 milyar dolar olmasını bekliyoruz.
Orta vadede cari işlemler açığını azaltmak için yeşil dönüşümü hızlandıracak, petrol ve doğal gaz üretimini artıracak ve nükleer enerjiyi devreye alacağız. Diğer yandan, sanayide Hamle Programı ve Yatırım Taahhütlü Avans Kredilerinin de desteği ile yüksek katma değerli üretimi ve ihracatı artırmayı hedefliyoruz. Bankacılık sektörü, güçlü sermaye yapısı, yüksek aktif kalitesi ve yeterli likidite düzeyi ile sağlıklı bir görünüme sahiptir. Eylül itibarıyla sermaye yeterlilik rasyosu yüzde 18,5 ile yasal gereklilik olan yüzde 8'in oldukça üzerinde, takipteki kredilerin oranı ise yüzde 1,5 gibi düşük bir seviyededir. Sektörün kur riski bulunmamakta, yabancı para net genel pozisyonu 4,3 milyar dolar fazla vermektedir. Bankacılık sektörünün yurt dışı borçlarını çevirebilme kabiliyeti yüksektir.
"MALİ DİSİPLİNİ TEKRAR TESİS EDİP BÜTÇE AÇIĞINI DÜŞÜREREK ENFLASYONLA MÜCADELEYE DESTEK VERECEĞİZ"
Program dönemi sonunda bütçemizde faiz dışı fazla vermeyi ve bütçe açığımızın milli gelire oranını Maastricht Kriterine uyumlu olarak yüzde 3’ün altında tutmayı hedefliyoruz. Tek seferlik deprem harcamaları hariç, bu oranın yüzde 2,1’e gerileyeceğini tahmin ediyoruz. Kamu maliyesi uygulamalarımızı şeffaf, tutarlı, öngörülebilir ve uluslararası normlara uygun bir şekilde yürüteceğiz. Mali disiplini tekrar tesis edip bütçe açığını düşürerek enflasyonla mücadeleye destek vereceğiz. Harcama alanlarını gözden geçirerek, kaynakların nitelikli büyümeye, ihracata ve istihdama katkı sağlayacak alanlara yönlendirilmesini sağlayacağız. Deprem felaketi sonrasında yaraların hızla sarılmasına ve etkilenen bölgelerin tekrar kalkındırılmasına yönelik tüm ihtiyaçları karşılıyoruz. Bu yıl için öngördüğümüz deprem kaynaklı harcamalar 762 milyar lira olup, milli gelirin yaklaşık yüzde 3’üne tekabül etmektedir. 2024 yılında ayırdığımız kaynak ise 1 trilyon 28 milyar lira olup, milli gelirin yüzde 2,5’i seviyesindedir. Depremin ilk anından itibaren vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını karşılamak için canla başla çalıştık, ihtiyaç duyulan nakdi desteği sağladık , kira, taşınma vb. yardımları devreye aldık. Bunların yanında vergisel yükümlülükler açısından birçok kolaylık sağladık.
2023 yılında çalışanlarımızın ve emeklilerimizin aylık ve ücretlerinde enflasyonun üzerinde artışlar yaptık ve alım güçlerini desteklemeye devam ettik. Çalışanlarımıza, Ocak ve Temmuz aylarında dönemsel zamma ilave oransal ve seyyanen artış yaparak, en düşük memur maaşını 22 bin liraya yükselttik. Böylece 2023 yılında en düşük memur maaşındaki artış oranı yüzde 141,8; ortalama memur maaşındaki artış oranı ise yüzde 128,8 olmuştur. Emeklilerimize, 2023 yılı Ocak ve Temmuz aylarında dönemsel zamma ilave oransal artışlar yaptık. 2022 yıl sonunda 3 bin 500 lira olan en düşük emekli aylığını yüzde 114,3 oranında artırarak nisan ayında 7 bin 500 liraya yükselttik. Ayrıca emeklilerin bayram ikramiyelerini 1.100 liradan 2 bin liraya yükselttik. Emeklilerimize Kasım ayında da tek sefere mahsus olarak 5 bin lira ilave ödeme yapacağız. Asgari ücreti de 2023 yılında enflasyonun üzerinde yüzde 107,3 oranında artırdık. Özetle, çalışanlarımızı ve emeklilerimizi enflasyona ezdirmedik ve bundan sonra da ezdirmeyeceğiz.
"MALİ DİSİPLİNDEN ÖDÜN VERMEDEN, STRATEJİK ÖLÇÜTLERE DAYALI, MAKUL RİSK DÜZEYİ VE UYGUN MALİYETLİ BORÇLANMA POLİTİKAMIZA DEVAM EDECEĞİZ"
Küresel piyasalarda yaşanan dalgalanmalara rağmen; makroekonomik dengeleri gözeterek mali disiplinden ödün vermeden, stratejik ölçütlere dayalı, makul risk düzeyi ve uygun maliyetli borçlanma politikamıza devam edeceğiz. Uygulamakta olduğumuz borçlanma stratejimizi dört ana başlıkta özetleyebilirim. Birincisi, vadesine 12 aydan az kalmış senetlerimizin payını belirli bir seviyede tutarak, borçlanmamızın vadesini uzatacağız. Böylece borç stokumuzun refinansman riskini azaltıyoruz. İkincisi, değişken faizli senet ihraçlarının payını sınırlayarak, borç stokumuzun faiz riskini düşürüyoruz. Üçüncüsü, iç borçlanmamızı ağırlıklı olarak TL cinsinden senetlerle yaparak, borç stokumuzun kur hassasiyetini azaltmayı planlıyoruz. Dördüncüsü ise güçlü nakit rezervimizi muhafaza ederek, ortaya çıkabilecek olumsuz piyasa koşullarına karşı likidite ve refinansman riskini azaltıyoruz. Bu çerçevede yürütülen borçlanma stratejimiz neticesinde, iç borçlanmanın ortalama vadesi 2023 yılı Eylül ayı itibarıyla 65 ay olarak gerçekleşmiştir. Aynı dönemde, sabit faizli iç borçlanmanın payı ise yüzde 71 seviyesine kadar yükselmiştir.
Ekim ayı itibarıyla Tek Hazine Kurumlar Hesabı kapsamına alınan kurum sayısı 257’ye yükselmiştir. Uygulama sayesinde toplamda 100 milyar lirayı aşan bir kaynak büyüklüğüne ulaşılmış, merkezi yönetim bütçe gelirlerine 19 milyar liranın üzerinde katkı sağlanmıştır. 2023 yılı Ekim ayı itibarıyla proje finansmanı amacıyla yaklaşık 7,1 milyar dolar tutarında dış finansman sağladık. Söz konusu finansman; ağırlıklı olarak ulaştırma, doğal afet, enerji ve reel sektör alanlarındaki projelerin desteklenmesini amaçlamaktadır. Alınan kredilerin bir kısmı iklim değişikliği ile mücadele ve sürdürülebilir çevre için kullanılacaktır. Zorlu küresel finansal koşullara rağmen, 2023 Yılı Hazine Finansman Programı çerçevesinde Ocak, Mart ve Nisan aylarında yapılan üç tahvil ihracı ile toplamda 7,5 milyar dolar tutarında dış finansman sağlanmıştır. Nisan ayında gerçekleştirdiğimiz 2,5 milyar dolar tutarında 7 yıl vadeli yeşil tahvil ihracı, Hazinemiz tarafından uluslararası sermaye piyasalarında ihraç edilen ilk Çevresel, Sosyal ve Yönetişim (ESG) tahvili olma özelliği taşımaktadır. Bu ihraç sayesinde yeni bir yatırımcı tabanına ulaşılmış ve enstrüman çeşitliliği artırılmıştır.