Mahmut Tanal’ın "Özgürlük ve Adalet" Nöbeti: "Açıkça Uyarıyorum, Bu Baskıcı Uygulamalarla Ne Bizi Susturabilirsiniz Ne De Halkımızla Aramıza Duvar Örebilirsiniz"

CHP Milletvekili Mahmut Tanal, protestolar nedeniyle tutuklanan öğrencilerin serbest kalması için Adalet Bakanlığı önünde başlattığı "özgürlük ve adalet" nöbetini tamamladı. Tanal, emniyet mensuplarının, kendisinin siyasi çalışmalarını engellediklerini belirterek, “Bu baskıcı uygulamalarla ne bizi susturabilirsiniz, ne de halkımızla aramıza duvar örebilirsiniz. Bu hukuksuzluğu gerçekleştiren ve talimatı veren tüm kamu görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunacağım. Bu şekildeki uygulamalarla demokrasi susturulamaz, basın susturulamaz, halkın milletvekili engellenemez” dedi.

09 Nisan 2025 Çarşamba 10:28
Mahmut Tanal’ın "Özgürlük ve Adalet" Nöbeti: "Açıkça Uyarıyorum, Bu Baskıcı Uygulamalarla Ne Bizi Susturabilirsiniz Ne De Halkımızla Aramıza Duvar Örebilirsiniz"

Tanal, CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasını protesto eylemleri nedeniyle tutuklanan öğrencilerin serbest bırakılması için Adalet Bakanlığı önünde dün saat 18.30’da başladığı "özgürlük ve adalet nöbeti"ni sabah 08.30’a kadar sürdürdü. 

Mahmut Tanal, "özgürlük ve adalet nöbeti"ne ilişkin bakanlık önünde ANKA Haber Ajansı’na şunları söyledi:

“Özgürlük ve adalet nöbetini tutmamızın gerekçesi, şu anda Türkiye’de tutuklu bulunan öğrenciler. Bu öğrencilerin vizeleri başladı. Cezaevinde bulunan öğrenciler sınavlarına giremiyor, online eğitim alamıyorlar. Cezaevindeki öğrenciler dışında ev hapsiyle evde bulunan öğrenciler de sınavlara giremiyor ve online eğitim sisteminden yararlanamıyorlar. Peki öğrenciler cezaevinde olduğu için bu haktan mahrum bırakılabilir mi? Anayasamızın 42. maddesi uyarınca cezaevinde bulunan bir kişi eğitim hakkından mahrum bırakılamaz. Ceza İnfaz Kanunu'nun 75. maddesi uyarınca, yine cezaevinde bulunan kişi eğitim hakkından mahrum bırakılamaz. Bu öğrencilerin ya cezaevinden üniversiteye götürülüp sınavlara girmesinin sağlanması lazım ya da üniversiteden cezaevlerine öğretim üyeleri görevlendirerek sınavlarının cezaevinde yapılması lazım. Ama gördüğümüz kadarıyla, her iki olayda da bu öğrenciler sınava tabi tutulmuyor. Mazereti kabul edilmiyor. Edilmeyince de dönem kaybına sebebiyet veriyor."

"Eğitim hakkından mahrum bırakılmak büyük mağduriyet yaratıyor"

Tanal, cezaevinde veya adli kontrolle evde bulunan öğrencilerin burslarını kaybetmelerinin de söz konusu olabileceğine işaret ederek, şöyle devam etti:

"Burs kaybı söz konusu olunca da eğer o öğrencilerin ekonomik durumları iyi değilse birdahaki dönem eğitim hakkından mahrum bırakılıyor. Bu, eğitim hakkından mahrum bırakılmak büyük bir mağduriyet yaratıyor. Bu anayasal anlamda da suç teşkil ediyor, ceza kanunu anlamında da suç teşkil ediyor. Bu öğrencilerin derhal tahliyesi sağlanmalı. Derhal tahliyesi sağlanmıyorsa, o zaman eğitim hakkından, sınavlarından mahrum bırakılmaması lazım. Bu mağduriyetin giderilmesi lazım."

Mahmut Tanal, Türkiye’deki 264 Kapalı Ceza İnfaz Kurumunun toplam kapasitesinin 299 bin 940 olduğuna, ancak cezaevlerinde şu anda 368 bin 694 tutuklu ve hükümlü bulunduğuna işaret ederek, kapasitenin çok daha fazla kişinin cezaevlerinde bulunduğunu, mevcut sistemin sürekli suç ve suçlu ürettiğini vurguladı.

 "ANKA Haber Ajansı’nın çalışma ve basın özgürlüğü engellendi"

Tanal, dün akşam nöbetlerini başlattıklarında yağmurdan etkilenmemek için çadır getirdiklerini anımsatarak, şöyle konuştu:

"Ayrıca anayasa kitaplarını, ceza kanunlarını, ceza infaz kanunlarını getirdik. Şu anda kamerayla kayda alan emniyet mensupları burada Anayasa kitaplarının buludurulmasının yasak olduğunu, ceza kanunu kitaplarının bulundurulmasının yasak olduğunu, buraya çadır kuramayacağımı söylediler. Çadırı onlar çekti, ben çektim çadır kırıldı. Yani netice itibarıyla, ANKA Haber Ajansı burada benimle haber yapmak isterken, maalesef ANKA Haber Ajansı’nın çalışma ve basın özgürlüğünü engelleyerek Anayasadaki sansür olan olay, emniyet mensupları tarafından gerçekleştirildi.

"Emniyet mensuplarının parti devleti anlayışından vazgeçmelerini istiyoruz"

Burası bir polis devleti değil ama maalesef fiili olarak polis devletinin uygulaması yapıldı. Basın mensubunun benimle röportaj yapması engellendi, benim siyasi çalışmam engellendi. Benim vatandaşa vereceğim mesaj, röportaj yapmam engellendi. Bir siyasi partinin milletvekilinin halka vereceği mesajları polis engelledi. Biz polis devleti istemiyoruz. Burası hukuk devletidir. Burası bir parti devleti değildir. Emniyet mensuplarının parti devleti anlayışından vazgeçmelerini istiyoruz. Bu yaptıkları suçtur. Bu suçlar zaman aşımına uğramaz. Günü gelince bunu yapan tüm emniyet mensupları tarafsız, bağımsız yargı önünde hesabını verecektir. Onun için bu eylemi şiddetle kınıyorum. İçişleri Bakanlığını, Cumhurbaşkanı’nı, Adalet Bakanlığını bu konuda göreve davet ediyorum. Böyle emniyet mensuplarının Türkiye Cumhhuriyeti’nin güzide emniyetini itibarsızlaştırmaya hakları yok.

"Milletvekilinin basın açıklamasını engellemesi, siyasi faaliyetin ve halkın haber alma hakkının gaspıdır"

İçişleri Bakanlığına sesleniyorum, burada dün akşam ANKA Haber Ajansı ile yapacağım röportaj emniyet güçleri tarafından hukuksuz şekilde engellenmiştir. Bir milletvekili olarak, anayasal hakkım olan siyasi çalışmam emniyet mensupları tarafından fiilen yasaklanmıştır. Bu sadece milletvekilinin değil, aynı zamanda basın mensubunun haber alma ve haber yapma özgürlüğünün de, yani basın özgürlüğünün açıkça ihlalidir. Bu, anayasal düzene karşı işlenen bir suçtur. Siyasi partilerin ve onların temsilcilerinin halka ulaşması, ifade özgürlüğünün ve demokratik rejimin vazgeçilmez unsurudur. Kolluk kuvvetlerinin, idari makamlarının emriyle ya da keyfi şekilde bir milletvekilinin basın açıklamasını engellemesi, siyasi faaliyetin ve halkın haber alma hakkının gaspıdır.

"Demokrasi susturulamaz, basın susturulamaz, halkın milletvekili engellenemez"

Açıkça uyarıyorum, bu baskıcı uygulamalarla ne bizi susturabilirsiniz ne de halkımızla aramıza duvar örebilirsiniz. Bu hukuksuzluğu gerçekleştiren ve talimatı veren tüm kamu görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunacağım. Bu şekildeki uygulamalarla demokrasi susturulamaz, basın susturulamaz, halkın milletvekili engellenemez.

Şu anda bu öğrencilerle ilgili tutuklamalar hakkında verilen mahkeme kararlarından bazılarını kamuoyu ile paylaşmak istiyorum. Buradaki verilen kararlar o kadar özensiz hazırlanmış ki... Kararların içeriği, satır sayısı aynı. Kararların şahsileştirilmesi lazımken, maalesef bunların hiçirisi olmuyor.”

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.