CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP'li belediyelere, yaptıkları yatırımların hesabını belli aralıklarla millete vermelerini istediğini belirtirken, "Bütün mesele siyasetçiye teslim edilen paranın hesabının halka verilmesidir. Ben vergi veriyorsam, yeni doğmuş çocuk vergi veriyorsa, en yaşlımız vergisini veriyorsa, o vergiyi kullanan siyasi otoritenin harcanan her kuruşun hesabını millete vermesi lazım. Bunun yolu da demokrasidir. Ben soru soracağım, ülkeyi yönetenler de bu sorulara cevap verecek" dedi.
CHP lideri Kılıçdaroğlu, 660. Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri'nin finaline katılmak için geldiği Edirne'de yapımı tamamlanan birçok tesisi hizmete açtı. Kılıçdaroğlu'nun katıldığı Edirne Belediyesi Kırkpınar Ağası Seyfettin Selim Kreş ve Gündüz Bakımevi açılış töreninde, ilk konuşmayı yapan Belediye Başkanı Recep Gürkan, bu kreşi kente kazandıran Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri’nin efsane ağası, 11 yıl Kırkpınar Ağalığı yapan ve ebedi 3 altın kemerin sahibi Seyfettin Selim’e teşekkür etti.
“Türkiye Cumhuriyeti’nin ilelebet payidar kalmasını büyük Türk milletinin fertlerinin yerine getireceğini” belirten Gürkan, “Biz Mustafa Kemal’in evlatları ve askerleri olarak, Mustafa Kemal’in işaret ettiği, Türkiye’nin batı şehrinden muasır medeniyet seviyesini kuracağız. Elbette bu ülkeye hakkettiği, gerçek anlamda demokrasiyi Millet İttifakı ile Sayın Genel Başkanımızın dediği gibi mutlaka ve mutlaka kazandıracağız. Bunun yolu eğitimden geçiyor, bunun yolu çocuklarımızı eğitmekten geçiyor” diye konuştu.
Kırkpınar Ağası Seyfettin Selim de Edirne’ye böylesine güzel bir kreş kazandırdığı için mutlu ve huzurlu olduğunu belirterek, “Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan da bu süreçte bana çok destek oldu. Çok da güzel proje yaptılar. Yeri de güzel. Hepinize saygılar sunuyorum. Hayırlısı olsun” dedi.
CHP Lideri Kılıçdaroğlu da burada yaptığı konuşmada, “Kentte yaşıyorsak, kadını ve erkeği birlikte çalışıyorsak, sonuçta kadının çocuğunu güven içinde bırakacak bir yere ihtiyacı var. Kadın çocuğunu güven içerisinde bırakacak alışverişe gidecek, taziyeye gidecek, gezmeye gidecek. Dolayısıyla gözü arkada kalmayacak. Çocuğum kreşte besleniyor, altı temizleniyor, eğitiliyor, şarkılar öğreniyor, türküler öğreniyor ve dolayısıyla hayatın her alanını öğrenmek için önemli bir adım atmış oluyor. Anneler için çok değerli kreş. Kreş açma kararı veren ve bu kreşin yapımı için büyük emek harcayan Ağamıza ve Belediye Başkanımıza hepinizin huzurunda yürekten teşekkür ederim” dedi.
Bu kreşin sıradan bir yatırım olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, “Burada çocuklar eşit yetişiyorlar, beraber yetişiyorlar. Beraber şarkı söylüyorlar, beraber türkü söylüyorlar, beraber oyun oynuyorlar. Bu çocuklar birbirlerine farklı gözle bakmıyorlar. Çocukların birbirlerine farklı gözle bakmaları eğitimin yetersizliğinden kaynaklanıyor. Eğitimi daha küçük yaşlardan başlatırsak, çocuklar arkadaşlar arasında fark asla gözetmeyeceklerdir” diye konuştu.
"ARKADAŞLARIMA 'HER MAHALLEYE BİR KREŞ KOYUN' DEDİM"
Eğitimin önemine değinen ve Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının eğitime büyük yatırım yaptığını belirten Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Cumhuriyet'in kuruluşunda erkeklerde okuma/yazma oranı bütün Türkiye’de yüzde 8. Yüz erkekten sadece 8’i okuma-yazma biliyor. Kadınlarda okuma-yazma oranı binde 8. Bin kadından sadece 8’i okuma-yazma biliyor. Bazıları diyor ya 'Demokrasiye hemen geçseydik.' İyi geçelim de Hakkari’ye koyacağımız sandığın başına bir okur-yazar, bir sandık görevlisi gerekiyordu. Okur-yazar yok. Köy enstitülerinin kuruluş felsefesi budur zaten. Eğitime bu kadar önem verilmesinin temel felsefesi budur. Sınıf atlamak istiyorduk. Çağdaş uygarlığı yakalamak istiyorduk. Daha güzel bir Türkiye, daha uygar bir Türkiye bunu yakalamak istedik ve bunun mücadelesini verdik. Bu kreş bu mücadelede atılan adımlardan birisidir.
"BİR ÇOCUK YATAĞA AÇ GİRİYORSA, O GECE UYUMAYACAKSINIZ"
Bütün belediye başkanı arkadaşlarıma dedim her mahallede özellikle bir kreş koyun. Ama özellikle sizden özel istediğim yoksul mahallelerden, fakir mahallelerden başlayın. Böylece pozitif ayrımcılık yapalım. Bize oy verir vermez o ayrı bir şey. Sakın ayrım yapmayın. Oy verecek en çok oyunu bize verdi hizmeti oraya götürelim. ‘Kesinlikle bunu yapmayın’ dedim. Bize oy vermiyor, ama fakir mahalle mi oradan başlayın orada kreş olsun. Anneler güven içinde götürsünler. Ayrımcı bir politikadan vazgeçmemiz lazım. Kucaklayıcı bir dil kullanmamız lazım herkesi. Herkesi kucaklamamız lazım. İnsan bizim insanımız. Herkes benim gibi düşünmek zorunda değil ki. Ama onun derdi varsa ve ben ülkeyi yönetmeye talipsem onun derdine çözüm üretmek zorundayım. O nedenle başkanlarıma söyledim. Bulunduğunuz beldede bir çocuk yatağa aç giriyorsa o gece uyumayacaksınız, önce o çocuğun karnını doyuracaksınız. O çocuğunun karnı doyacak ki annesi rahat edecek. Ailesi rahat edecek huzur içinde çocuğunu yatağa yatıracak, 'Bak karnın doydu' diyecek. Dolayısıyla biz siyaseti de bu bağlamda yapmak bu bağlamda götürmek zorundayız."
"KAVGADAN DEĞİL BİRLİKTEN YANA OLMAK ZORUNDAYIZ"
Kılıçdaroğlu, siyasetin, siyasetçinin de kavgadan değil, birlikten yana olmak zorunda olduğuna işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Birlikte hareket etmek zorundayız. Elbette farklı düşünebiliriz. Elbette farklı partiler olabilir. Bunlar demokrasinin vazgeçilmez unsurları zaten. Ama farklı partilere mensup olmak birbirimizi düşman gibi görmek anlamına gelmez. Bütün mesele siyasetçiye teslim edilen paranın hesabının halka verilmesidir. Ben vergi veriyorsam yeni doğmuş çocuk vergi veriyorsa en yaşlımız vergisini veriyorsa o vergiyi kullanan siyasi otoritenin harcanan her kuruşun hesabını millete vermesi lazım. Bunun yolu da demokrasidir. Ben soru soracağım ülkeyi yönetenler de bu sorulara cevap verecek. O zaman bizim ülkeye gerçek anlamda demokrasi gelecektir. Ve o zaman biz bunun mücadelesini kazanmış olacağız. Belediye başkanı arkadaşlarıma şunu da söyledim: 'Belli aralıklarla yaptığınız bütün yatırımların hesabını millete verin. Millet öğrensin okul kaça yaptın, fabrikayı kaça yaptın? Ne yaptıysan hesabını bir şekilde halkla paylaşmak lazım. Böylece vatandaşla aramızda güven köprüsünü inşaat etmiş olacağız. Allah'ın izniyle bunların tamamını Türkiye’de hayata geçireceğiz."
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP'li belediyelere, yaptıkları yatırımların hesabını belli aralıklarla millete vermelerini istediğini belirtirken, "Bütün mesele siyasetçiye teslim edilen paranın hesabının halka verilmesidir. Ben vergi veriyorsam, yeni doğmuş çocuk vergi veriyorsa, en yaşlımız vergisini veriyorsa, o vergiyi kullanan siyasi otoritenin harcanan her kuruşun hesabını millete vermesi lazım. Bunun yolu da demokrasidir. Ben soru soracağım, ülkeyi yönetenler de bu sorulara cevap verecek" dedi.
CHP lideri Kılıçdaroğlu, 660. Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri'nin finaline katılmak için geldiği Edirne'de yapımı tamamlanan birçok tesisi hizmete açtı. Kılıçdaroğlu'nun katıldığı Edirne Belediyesi Kırkpınar Ağası Seyfettin Selim Kreş ve Gündüz Bakımevi açılış töreninde, ilk konuşmayı yapan Belediye Başkanı Recep Gürkan, bu kreşi kente kazandıran Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri’nin efsane ağası, 11 yıl Kırkpınar Ağalığı yapan ve ebedi 3 altın kemerin sahibi Seyfettin Selim’e teşekkür etti.
“Türkiye Cumhuriyeti’nin ilelebet payidar kalmasını büyük Türk milletinin fertlerinin yerine getireceğini” belirten Gürkan, “Biz Mustafa Kemal’in evlatları ve askerleri olarak, Mustafa Kemal’in işaret ettiği, Türkiye’nin batı şehrinden muasır medeniyet seviyesini kuracağız. Elbette bu ülkeye hakkettiği, gerçek anlamda demokrasiyi Millet İttifakı ile Sayın Genel Başkanımızın dediği gibi mutlaka ve mutlaka kazandıracağız. Bunun yolu eğitimden geçiyor, bunun yolu çocuklarımızı eğitmekten geçiyor” diye konuştu.
Kırkpınar Ağası Seyfettin Selim de Edirne’ye böylesine güzel bir kreş kazandırdığı için mutlu ve huzurlu olduğunu belirterek, “Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan da bu süreçte bana çok destek oldu. Çok da güzel proje yaptılar. Yeri de güzel. Hepinize saygılar sunuyorum. Hayırlısı olsun” dedi.
CHP Lideri Kılıçdaroğlu da burada yaptığı konuşmada, “Kentte yaşıyorsak, kadını ve erkeği birlikte çalışıyorsak, sonuçta kadının çocuğunu güven içinde bırakacak bir yere ihtiyacı var. Kadın çocuğunu güven içerisinde bırakacak alışverişe gidecek, taziyeye gidecek, gezmeye gidecek. Dolayısıyla gözü arkada kalmayacak. Çocuğum kreşte besleniyor, altı temizleniyor, eğitiliyor, şarkılar öğreniyor, türküler öğreniyor ve dolayısıyla hayatın her alanını öğrenmek için önemli bir adım atmış oluyor. Anneler için çok değerli kreş. Kreş açma kararı veren ve bu kreşin yapımı için büyük emek harcayan Ağamıza ve Belediye Başkanımıza hepinizin huzurunda yürekten teşekkür ederim” dedi.
Bu kreşin sıradan bir yatırım olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, “Burada çocuklar eşit yetişiyorlar, beraber yetişiyorlar. Beraber şarkı söylüyorlar, beraber türkü söylüyorlar, beraber oyun oynuyorlar. Bu çocuklar birbirlerine farklı gözle bakmıyorlar. Çocukların birbirlerine farklı gözle bakmaları eğitimin yetersizliğinden kaynaklanıyor. Eğitimi daha küçük yaşlardan başlatırsak, çocuklar arkadaşlar arasında fark asla gözetmeyeceklerdir” diye konuştu.
"ARKADAŞLARIMA 'HER MAHALLEYE BİR KREŞ KOYUN' DEDİM"
Eğitimin önemine değinen ve Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının eğitime büyük yatırım yaptığını belirten Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Cumhuriyet'in kuruluşunda erkeklerde okuma/yazma oranı bütün Türkiye’de yüzde 8. Yüz erkekten sadece 8’i okuma-yazma biliyor. Kadınlarda okuma-yazma oranı binde 8. Bin kadından sadece 8’i okuma-yazma biliyor. Bazıları diyor ya 'Demokrasiye hemen geçseydik.' İyi geçelim de Hakkari’ye koyacağımız sandığın başına bir okur-yazar, bir sandık görevlisi gerekiyordu. Okur-yazar yok. Köy enstitülerinin kuruluş felsefesi budur zaten. Eğitime bu kadar önem verilmesinin temel felsefesi budur. Sınıf atlamak istiyorduk. Çağdaş uygarlığı yakalamak istiyorduk. Daha güzel bir Türkiye, daha uygar bir Türkiye bunu yakalamak istedik ve bunun mücadelesini verdik. Bu kreş bu mücadelede atılan adımlardan birisidir.
"BİR ÇOCUK YATAĞA AÇ GİRİYORSA, O GECE UYUMAYACAKSINIZ"
Bütün belediye başkanı arkadaşlarıma dedim her mahallede özellikle bir kreş koyun. Ama özellikle sizden özel istediğim yoksul mahallelerden, fakir mahallelerden başlayın. Böylece pozitif ayrımcılık yapalım. Bize oy verir vermez o ayrı bir şey. Sakın ayrım yapmayın. Oy verecek en çok oyunu bize verdi hizmeti oraya götürelim. ‘Kesinlikle bunu yapmayın’ dedim. Bize oy vermiyor, ama fakir mahalle mi oradan başlayın orada kreş olsun. Anneler güven içinde götürsünler. Ayrımcı bir politikadan vazgeçmemiz lazım. Kucaklayıcı bir dil kullanmamız lazım herkesi. Herkesi kucaklamamız lazım. İnsan bizim insanımız. Herkes benim gibi düşünmek zorunda değil ki. Ama onun derdi varsa ve ben ülkeyi yönetmeye talipsem onun derdine çözüm üretmek zorundayım. O nedenle başkanlarıma söyledim. Bulunduğunuz beldede bir çocuk yatağa aç giriyorsa o gece uyumayacaksınız, önce o çocuğun karnını doyuracaksınız. O çocuğunun karnı doyacak ki annesi rahat edecek. Ailesi rahat edecek huzur içinde çocuğunu yatağa yatıracak, 'Bak karnın doydu' diyecek. Dolayısıyla biz siyaseti de bu bağlamda yapmak bu bağlamda götürmek zorundayız."
"KAVGADAN DEĞİL BİRLİKTEN YANA OLMAK ZORUNDAYIZ"
Kılıçdaroğlu, siyasetin, siyasetçinin de kavgadan değil, birlikten yana olmak zorunda olduğuna işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Birlikte hareket etmek zorundayız. Elbette farklı düşünebiliriz. Elbette farklı partiler olabilir. Bunlar demokrasinin vazgeçilmez unsurları zaten. Ama farklı partilere mensup olmak birbirimizi düşman gibi görmek anlamına gelmez. Bütün mesele siyasetçiye teslim edilen paranın hesabının halka verilmesidir. Ben vergi veriyorsam yeni doğmuş çocuk vergi veriyorsa en yaşlımız vergisini veriyorsa o vergiyi kullanan siyasi otoritenin harcanan her kuruşun hesabını millete vermesi lazım. Bunun yolu da demokrasidir. Ben soru soracağım ülkeyi yönetenler de bu sorulara cevap verecek. O zaman bizim ülkeye gerçek anlamda demokrasi gelecektir. Ve o zaman biz bunun mücadelesini kazanmış olacağız. Belediye başkanı arkadaşlarıma şunu da söyledim: 'Belli aralıklarla yaptığınız bütün yatırımların hesabını millete verin. Millet öğrensin okul kaça yaptın, fabrikayı kaça yaptın? Ne yaptıysan hesabını bir şekilde halkla paylaşmak lazım. Böylece vatandaşla aramızda güven köprüsünü inşaat etmiş olacağız. Allah'ın izniyle bunların tamamını Türkiye’de hayata geçireceğiz."
(Anka)