İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, sanık İlker Başbuğ katılmadı. Duruşmada Başbuğ’un avukatları İlkay Sezer ve Hilal Demirelli hazır bulundu. Duruşma savcısı geçen celse verdiği mütalaasında, “İlker Başbuğ’un sözlerinin eleştiri ve düşünce özgürlüğü sınırlarını aşar nitelikte olduğu, kamuoyunda ve toplumun bir kesimi tarafından tepkiyle karşılandığı, birçok şikayet ve ihbarın yapıldığı, bu haliyle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin gündeme geldiğini” belirterek cezalandırılmasını istemişti. Bugünkü duruşmada Başbuğ’un avukatları, savcının mütalaasına karşı savunma yaptılar.
“SADECE BİR CÜMLEYİ SEÇMEK HUKUKİ BİR TAVIR DEĞİL”
Avukat İlkay Sezer savunmasında, müvekkilinin üç ciltlik kitabının tanıtımı için gazeteye yaptığı röportajda kullandığı bir cümle nedeniyle yargılandığını belirterek “Ya ifade özgürlüğü denilecek, ya da beğenmediğiniz sözlere ceza veren bir hukuk sistemi olduğunu göstereceksiniz. Müvekkilim sadece bir değerlendirme yapmıştır. Mütalaada, müvekkilime ‘darbe imasında bulundu’ demeyi zul sayıyorum. Savcı bey müvekkilimin hiçbir kitabını okumamış. Müvekkilim eski genel kurmay başkanı olarak 27 Mayıs’a darbe diyen ilk adamdır. Röportajdan sadece bir cümleyi seçmek hukuki bir tavır değil. Siz mahkeme olarak sözlerin bütününe bakmadan değerlendirme mi yapacaksınız. Bunu kabul etmek mümkün değil” dedi. Kitabın güncel olaylarla ilgili olmadığını da ifade eden avukat Sezer, “İfadeleri beğenmeyebiliriz ama eğer sınırları bu kadar daraltırsak, bir gün o sınırın içinde biz de kalabiliriz” diye konuştu. Sezer, mahkemeden ifade özgürlüğünden yana bir tavır takınmasını dilediklerini de ifade etti. Avukat Hilal Demirelli ise müvekkilinin beraatini talep etti. Mahkeme, dava dosyasının karar verilmek üzere incelemeye alınmasına karar vererek duruşmayı erteledi.
İDDİANAME
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Özel Soruşturma Bürosu’nca hazırlanan iddianamede, İlker Başbuğ “şüpheli” sıfatıyla, aralarında AK Parti Rize İl Başkanlığı, AK Parti İl ve İlçe Başkanları ile Kadın Kolları Başkanlarının da bulunduğu toplam 166 kişi de “müşteki” sıfatıyla yer aldı. İddianamede, eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un 4 Ocak 2021’de Cumhuriyet Gazetesi’ne “Eğer Menderes, 25 Mayıs 1960 günü Eskişehir’de erken seçim tarihini açıklasaydı, 27 Mayıs askeri darbesi büyük bir olasılıkla önlenebilirdi. Çünkü erken seçim kararı alınmış bir hükümete karşı bir askeri darbenin gerçekleştirilmesi açıkça milletin siyasi idaresine de vurulacak bir darbe olurdu” ifadelerini kullandığı kaydedildi. Başbuğ’un söyleşisinde “darbe” imasında bulunduğu belirtilerek “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme veya aşağılama” suçundan 1 yıldan 3 yıla kadar hapsi istendi.
BERAATİNİ TALEP ETMİŞTİ
24 Şubat’taki duruşmaya katılan İlker Başbuğ ifadesinde, “Bu siyasetçilerden birisi de 27 Mayıs’ın en güçlü isimlerinden biri olan Alparslan Türkeş’tir. Darbe sonrası Türkeş, ‘Bu konuda eğer seçim kararı alınıp yeni bir hükümet kurulsaydı biz 27 Mayıs’ı yapamayacaktık’ demiştir. Görüldüğü gibi hakkımdaki suç duyuruları hiçbir temele dayanmadığı gibi tutarsızdır. İddianameye konu değerlendirmeyi bugünkü olaylar arasında herhangi bir ilişki kurulması mantık dışıdır. Bir Anadolu şehrinde doğan halk çocuğuyum ve TSK’ya şerefiyle komutanlık etmiş biriyim. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçlamasını tarih hiçbir zaman affetmeyecektir. Suçlamaları kabul etmiyorum, beraatimi talep ediyorum” demişti.