Temelli İstanbul’da 23 Haziran’da yenilenen belediye başkanlığı seçimini değerlendirerek, “Arkadaşlarımızın mazbatalarını ellerinden aldılar. En sonunda gelip İstanbul’a da kayyım atadılar. Biz bunlara dedik ki bizde kayyım alerjisi var, kayyım atarsanız gelip süpürürüz. Öyle de yaptık” dedi.
Temelli'nin açıklamalarından satır başları şöyle:
Bu iktidar, zulüm, şiddet iktidarıdır. İktidar, Madımak'ta olduğu gibi suçu örtmeye çalışan devleti korurken, halkı zulüm cenderesine alan bir anlayıştadır. Alevi katliamlarının hesabını soracağız; yüzleşmeyi başaramadığımız sürece toplumsal barışı sağlamak mümkün değildir.
Savaşa karşı, barış ve demokrasi tutkumuzu, mücadelemizi büyütmek zorundayız. Çünkü bu ceberrut devlet anlayışı bu zulme son vermiyor. En son Ceylanpınar'da yaşatılan zulüm bu iktidarı bir kez daha teşhir etmiştir. İş makineleriyle evi yıkarak kendilerini bir kez daha teşhir ettiler. Tıpkı Suruç'ta olduğu gibi. Tünel arıyorlarmış. Sen tünel arıyorsan IŞİD'le yaptığın işbirliğinin tünellerini ara. Urfa'dan elinizi çekin. Şenyaşar ailesine yapılanları unutmadık. Aradan bunca zaman geçti hala bir kişi dahi gözaltına alınmadı. Şenyaşar ailesini katlettiler. Halfeti'yi hatırlıyoruz. İnsanlara nasıl işkence yaptıklarını hatırlıyoruz ama henüz bir işlem yapılamdı. Bu iktidar bir zulüm iktidarı. Madımak'ta olduğu gibi suçu yok sayan, devleti korurken halkı zulüm cenderesine alan bir hükümet.
Saldırılar sadece Ceylanpınar'da değil. Dışarıda da devam ediyor. Sınır ötesi operasyonlar nasıl bir zulme yol açıyor kimse bunu tartışmaz. Yine 4 tane insan yaşamını yitirdi. 2015'te beri bu yerleşim yerlerinde insanlar yaşamını yitiriyor. O bölgeyi Kürtsüzleştirmek isteyen bir zihniyet iş başında. Afrin'den başladılar, Hakurk'ta operasyonlar devam ediyor. İnsansızlaştırma politikası ana politika haline gelmiş durumda. Toprak bütünlüğüne Irak'ta da Suriye'de de saygı gösterin. Orada yaşayan insnaların yaşam hakkına saygı gösterin. Barış süreciyle yol alın. Dış politikadan anladıkları sürekli şiddettir.
Bakın G20 zirvesi yapıldı. Trump, ne diyor, 'Herkesin bildiği gibi Kürtlerle bir problemi vardı, IŞİD'e karşı savaşan Kürtleri haritadan silecekti. Onu aradım bunu yapmamasını istedim. Sanırım Kürtler onun doğal düşmanı. Dedim ki bunu yapamazsın, o yüzden yapmadı.' Evet bu kirli ilişkiler zaman zaman teşhir oluyor. Biz de diyoruz ki Kürtler Türksüz, Türkler Kürtsüz olaamaz. Bizi düşman görenlere cevabı bir arada yaşama irademizle vereceğiz. Kürtlere doğal düşman gözüyle bakanların barış masasında yeri olamaz. Bu iktidar çözümsüzlükten besleniyor.
Vazgeçin Osmanlı rüyalarınızdan. Suriye planlarından vazgeçin. Hatırlıyorsunuz değil mi; 'Öfkeli çocuklar' vardı bir arada. Geçen gün çıkmış 3 yıldır sustum diyor. Sen sus, konuşma. Sen konuştuğunda Suruç'ta ne olduğunu iyi biliyoruz. Bunlara siyasette yer yok. Dİyorlar ki 'AKP fabrika ayarlarına dönüyor.' Ne ayarı, bunlar ayar tutmaz artık. Türkiye emekçileri artık bu köhne siyasete yüzünü dönmeyecek.
Dış politikada bunu görürken, ekonomide de yeni bir mesele geliyor önümüze. Diyorlar ki 'AKP fabrika ayarlarına dönerse, ekonomi de düzelir.' Dinün bir bakın o ayarlara ekonomi ne haldeydi. Bugün bu haldeysek o dönemki ekonomi politikaları nedneiyle. Bit pazarından nimet üretmeye çalışmayın. Bunlar bit pazarına gitse pazar bunları kabul etmez.
23 Haziran’da İstanbul’da bir demokrasi referandumunu ortaya koyduk. Ortaya bir seçenek koyduk. Dedik ki bu barış ve demokrasi seçeneğidir. Başarılı olduk 31 Mart’ta. Bunu hazmedemeyenler her yerde bize adaletsizliği dayatmaya devam ettiler. Arkadaşlarımızın mazbatalarını ellerinden aldılar. En sonunda gelip İstanbul’a da kayyım atadılar. Biz bunlara dedik ki bizde kayyım alerjisi var, kayyım atarsanız gelip süpürürüz. Öyle de yaptık. İstanbul’da seçimi bir referanduma çevirdik.