Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İstanbul'daki Dünya Türk İş Konseyi Kurultayı'nda; “Ukrayna Savaşı ve Covid-19 salgını gibi küresel ve jeopolitik ortamı derin bir şekilde etkileyen gelişmeler, Orta Koridor'un güvenilir bir alternatif rota olduğunu kanıtlamıştır. Ayrıca, Sayın Cumhurbaşkanımız G20 Zirvesi'nde ifade ettiler, Orta Doğu'da refah ve istikrar için büyük önem arz eden Kalkınma Yolu projesinde birkaç ay içerisinde uygulama safhasına geçmeyi ümit ediyoruz” dedi.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İstanbul Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen Dünya Türk İş Konseyi Kurultayı'na katıldı. Fidan şöyle konuştu:
“BÖLGEMİZDE TÜRKİYE'NİN DAHİL OLMADIĞI ENERJİ VE ULAŞTIRMA KORİDORLARININ ETKİN VE SÜRDÜRÜLEBİLİR OLMASI MÜMKÜN DEĞİLDİR”
“Küresel ekonomide, salgının ve Ukrayna Savaşı'nın etkileri henüz atlatılamadı. Öyle ki, küresel büyüme tahminleri aşağı yönlü revize ediliyor. 2028'de küresel büyümenin sadece yüzde üç oranında olacağı öngörülüyor. Bu, 1990'lardan bu yana 5 yıllık tahminlerdeki en düşük seviye. Bu ortamda, küresel ticarette korumacı eğilimler uzun yıllardır görülmemiş ölçüde güçlenmekte bunu da zaten kendi iş pratiğinizde sizler de takip etmektesiniz. Ticarete ve ekonomiye daha jeostratejik bir anlayışla yaklaşılmakta. Yakın ülkelerden tedarik, dost ve müttefik ülkelerden tedarik ve risk azaltma gibi kavramlar ön plana çıkmakta. Geçenlerde görmüşsünüzdür; IMF Başkanı, ticaret üzerindeki kısıtlamaların bu seviyede devam etmesi halinde, uzun vadede küresel gayrisafi milli hasılanın 7,4 trilyon dolar gerileyeceğini açıkladı. Bu, AB'nin toplam ekonomik büyüklüğünün neredeyse yarısı; tüm Sahra altı Afrika'nın ekonomik büyüklüğünün ise tam üç katı demek. Doların bir tehdit, bir silah olarak kullanıldığı, enflasyonun küresel bir sorun haline geldiği, gelişmekte olan ülkelerin krediye erişiminin güçleştiği bir dönemden geçmekteyiz. Üstelik bütün bunlara, küresel ölçekte enerji krizinin devam ettiğini, tedarik zincirlerindeki hasarın sürdüğünü, iklim değişikliğinin etkilerinin tüm şiddetiyle hissedildiğini de eklemek doğru olacaktır. Bu koşullar altında, daha şeffaf, daha adil ve kimseyi geride bırakmayan bir uluslararası ekonomi ve finans sistemine her zamankinden daha çok ihtiyaç vardır. Ancak mevcut sistemin ve başat aktörlerinin bu değişim talebine kayıtsız kalması, hatta direnmesi, alternatif arayışları hızlandırmaktadır.
Çok taraflı platformlarda öncü rol oynayan, uluslararası ekonomik sistemdeki aksaklıklara karşı adil, insan odaklı politika ve girişimler sürdüren bir ülkeyiz. Sadece, son G-20 Liderler Zirvesi’ne bakmak bile, Türkiye'nin uluslararası rolünü anlamak bakımından yeterli olacaktır. Zirve'de Türkiye'nin Karadeniz Tahıl Girişimi kapsamındaki çabalarıyla barış ve gıda güvenliğine; sıfır atık girişimiyle çevre sorunlarıyla mücadeleye katkıları takdir edildi. Sürdürülebilir kalkınma ve refah ortamını tehdit eden terörizm ve düzensiz göç gibi konularda zirve bildirgesine güçlü yazımların girmesini sağladık. Bildiğiniz üzere G-20 Zirvesi, uluslararası ulaştırma koridorları bakımından da bazı yeni fikirlere sahne oldu. Biz, üç kıtanın buluştuğu bir noktada, işbirliğini teşvik eden her plana açık olduk. Ancak şu bilinmelidir ki bölgemizde Türkiye'nin dahil olmadığı enerji ve ulaştırma koridorlarının etkin ve sürdürülebilir olması mümkün değildir. Bu da rasyonel hesaplamalarla her zaman öne çıkıyor. Türk dünyasını Avrupa'ya bağlayan Hazar Geçişli Orta Koridor ve Irak üzerinden geçecek Kalkınma Yolu, Türkiye'nin bağlantısallık açısından merkezi rolünü ortaya koymaktadır.
“ORTA DOĞU'DA REFAH VE İSTİKRAR İÇİN BÜYÜK ÖNEM ARZ EDEN KALKINMA YOLU PROJESİNDE BİRKAÇ AY İÇERİSİNDE UYGULAMA SAFHASINA GEÇMEYİ ÜMİT EDİYORUZ”
Ukrayna Savaşı ve Covid-19 salgını gibi küresel ve jeopolitik ortamı derin bir şekilde etkileyen gelişmeler, Orta Koridor'un güvenilir bir alternatif rota olduğunu kanıtlamıştır. Ayrıca, Sayın Cumhurbaşkanımız G20 Zirvesi'nde ifade ettiler, Orta Doğu'da refah ve istikrar için büyük önem arz eden Kalkınma Yolu projesinde birkaç ay içerisinde uygulama safhasına geçmeyi ümit ediyoruz.
Öte yandan, küresel bir enerji krizinin yaşandığı günümüzde, Türkiye; kaynak ve güzergah çeşitlendiren; temiz ve yenilenebilir kaynaklar dahil, enerji yatırımlarını sürekli artıran bir konumdadır. Bu vasıflarımızla bölgemizde ve ötesinde enerji güvenliğine katkı sağlamaktayız. Çabalarımızda Avrupa Birliği'nin yeşil ve dijital dönüşümünü de dikkate alıyor; Avrupa Yeşil Mutabakatı'nı ve Sınırda Karbon Düzenlemesi'ni yakından takip ediyoruz. Türk dünyasının aile meclisi Türk Devletleri Teşkilatı bünyesinde de enerji her zaman temel bir işbirliği alanı olmuştur. Bakü-Tiflis-Ceyhan ham petrol boru hattı, Bakü-Tiflis-Erzurum doğal gaz boru hattı ve TANAP gibi stratejik yatırımlarımız bulunmaktadır. Bu iş birliğinin, Türkmen doğal gazını da içerecek şekilde genişletilmesi için var gücümüzle çalışmaktayız.
“DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI OLARAK, TÜRK İŞ DÜNYANIN HER ALANDA ÖNÜNÜ AÇMAK İÇİN VAR GÜCÜMÜZLE ÇALIŞACAĞIZ”
Milletimizin dinamizmini küresel çapta tek bir çatı altında entegre etmiş iş dünyamız ile Bakanlığımız ve diğer ilgili kurumlarımızın tam iş birliği ve eş güdümü tüm dünya olarak belirlediğimiz sahada arzu ettiğimiz etkiyi bırakacaktır. Bu etki, savunma sanayide gösterdiğimiz başarıyı diğer inovasyon ve kritik teknoloji alanlarına yaymaktır. Bu etki, Türkiye'nin zenginliğini ve dinamizmini her alanda markalaştırmaktır. Bu etki, milletimizin çıkarlarına her coğrafyada daha da büyük bir güçle sahip çıkan küresel bir Türk diasporası, küresel bir Türk lobi gücü yaratmaktır. Zira, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımız ve soydaşlarımız milletimizin eşsiz beşeri sermayesidir.
Anavatanla bağlarını, değerlerini ve kimliğini koruyan diasporamızla, küresel çapta etkimizi, stratejik pazarlara erişimimizi ve rekabet gücümüzü çok da üst düzeye taşıyabiliriz. Cumhuriyetimizin yüzüncü yılına ve Türkiye Yüzyılı'na yakışan da budur. Dışişleri Bakanlığı olarak bu yolda, Türk iş dünyasının her alanda önünü açmak ve gerçek potansiyelini ortaya çıkarmak için tüm gücümüzle çalışacağız.”