Bağımlı çocukların aileleriyle yaptığı görüşmelerde, ailelerin ne denli çaresiz durumda olduğunu ve çocuklarının durumunu fark ettiklerinde çözüm aramak için her kapıyı çaldıklarını dile getiren Tekin, ailelerin çoğunun belediyelerden karakollara, savcılıklara kadar pek çok kuruma başvurduğunu ancak sonuç alamadığını belirtti. Tekin, ailelerin içinde bulunduğu durumu şu sözlerle özetledi:
“Türkiye’de artan uyuşturucu bağımlılığı, toplumsal bir krize dönüşmüş durumda. Bağımlılık sorunu, yalnızca büyük şehirlerde değil, Anadolu’nun en küçük yerleşim yerlerinde bile aileleri derinden etkiliyor. Aileler, çocuklarının bağımlı hale geldiklerini fark ettiklerinde belediyelerden karakollara, savcılıklara kadar pek çok kuruma başvuruyor, ancak çoğu zaman sonuç alamıyor. Bu çaresizlik, aileleri göz göre göre bir felaketin içine sürüklüyor.
Özellikle, Ümraniye’de bir bağımlı tarafından şehit edilen polis memuru Şeyma Yılmaz olayında olduğu gibi, bağımlılık ve suç arasındaki güçlü bağ, toplumdaki güvenliği tehdit eder bir hale gelmiş durumda. İzmir’de anne ve babasını öldüren, Bingöl’de dört kişiyi katleden, İstanbul’da annesinin kafasını kesen bağımlılar gibi örnekler, sorunun ulaştığı vahim boyutu gösteriyor.
Bağımlılık sorunu yaşayan çocukların aileleri, çaresizlik içinde her kapıyı çalıyor, ancak çoğunlukla yalnız bırakılıyorlar. Aileler, çocukları için çözüm arayışındayken devletten yeterli desteği bulamıyor. Uyuşturucu bağımlılığı, artık sadece bireysel bir sorun olmanın ötesine geçmiş, ülkenin geleceğini tehdit eden bir toplumsal kriz haline gelmiş durumda.
Bu sorunun çözümü için devletin acil adımlar atması, bağımlılıkla mücadelede yalnızca bireyleri değil, aileleri de içine alan kapsamlı programlar geliştirilmesi gerekiyor. Bağımlı bireylerin ailelerinin çığlıkları dikkate alınmalı, bu konuda daha ciddi ve bütüncül politikalar üretilmeli. Uyuşturucu bağımlılığı, toplumu çürütmekte ve daha büyük bir krizle karşı karşıya kalınmadan acil önlemler alınması gerekmektir.”