Faik Öztrak: “‘Aya gideceğiz’ diye hava atanlar 4 gün boyunca Isparta’ya gidemedi"

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, Isparta’da yaşanan elektrik kesintisine ilişkin, “‘Aya gideceğiz’ diye hava atanlar, dört gün boyunca Isparta’ya gidemedi” dedi. Öztark, “Isparta’da yaşanan bu zulüm, bu kıyamet, yandaşlara rant dağıtmak amacıyla yapılan enerji dağıtım özelleştirmelerinin çirkin yüzünü ortaya koydu. Görünen o ki elektrik dağıtım işini verdikleri şirket, doğru dürüst şebeke iyileştirme yatırımlarını yapmamış. TEDAŞ da bunları denetlememiş, göz yummuş” diye konuştu.

07 Şubat 2022 Pazartesi 20:05
Faik Öztrak: “‘Aya gideceğiz’ diye hava atanlar 4 gün boyunca Isparta’ya gidemedi"

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, Isparta’da yaşanan elektrik kesintisine ilişkin, “‘Aya gideceğiz’ diye hava atanlar, dört gün boyunca Isparta’ya gidemedi” dedi. Öztark, “Isparta’da yaşanan bu zulüm, bu kıyamet, yandaşlara rant dağıtmak amacıyla yapılan enerji dağıtım özelleştirmelerinin çirkin yüzünü ortaya koydu. Görünen o ki elektrik dağıtım işini verdikleri şirket, doğru dürüst şebeke iyileştirme yatırımlarını yapmamış. TEDAŞ da bunları denetlememiş, göz yummuş” diye konuştu.

CHP Sözcüsü ve Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak, CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısı sürerken düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Öztrak, şunları söyledi:

“Bugün, 2021-2022 eğitim-öğretim yılının ikinci dönemi başladı. Tüm öğrencilerimize, öğretmenlerimize ve velilerimize, sağlıklı, huzurlu, başarılı bir dönem diliyoruz. Merkez Yönetim Kurulu toplantımız devam ediyor. Bugün toplantımızın gündeminde, kaçak saray sakini ve şürekâsının milletimize maliyeti her gün biraz daha ağırlaşan beceriksizliği ve kifayetsizliği vardı. Ülkemiz, bu liyakatsiz ellerde yönetilmiyor, oradan oraya savruluyor. Türkiye’nin gül diyarı Isparta ilimize, dört gün süreyle elektrik veremediler. Gerekçesini açıklayamadıkları fahiş zamlarla adeta zulme dönüşen elektrik faturaları ise milletimizi çarpıyor. Dolar artıyor, akaryakıt fiyatları artıyor. Dolar düşüyor, akaryakıt fiyatları yine artıyor. Sebze ve meyve fiyatları arşı alaya çıktı. Vatandaş pazara gitmez oldu. Pazarcı tezgâh açamıyor. Vatandaşımız, ucuz ekmek kuyruklarında mehtap seyreder hale geldi. Mutfaklarımızdaki boş tencerelerin tangırtısı ise artık Fizan’dan duyuluyor. Kaçak saray, enflasyon canavarını besleyip büyütüyor. Hayat pahalılığı milletimizi ezip geçiyor. Peygamberimiz, ‘Emanet ehline verilmediğinde kıyameti bekle’ buyurmuş.

“AYA GİDECEĞİZ DİYE HAVA ATANLAR 4 GÜN BOYUNCA ISPARTA’YA GİDEMEDİ”

Kaçak sarayın şahsım yönetiminde geçen 3 yıl 6 ay 28 gün boyunca bu gerçeği her gün yaşayarak gördük, milletimize kıyameti yaşarken gösterdiler. 2022 Türkiye’sinde, Suriye’deki İdlib’e kesintisiz elektrik verenler, 450 bin nüfuslu Isparta’mıza dört gün elektrik veremediler. Bu ülkenin on binlerce köyüne elektrik götüren rahmetli Demirel’in memleketinde dört gün elektriği kestiler. ‘Aya gideceğiz’ diye hava atanlar, dört gün boyunca Isparta’ya gidemedi. İdlib’de yaptıkları bahçeli villaları incelemek için Suriye’ye kadar giden atanmış İçişleri Bakanı, rahmetli Demirel’in memleketi Isparta’ya gidemedi.

Genel başkan yardımcılarımız Ahmet Akın, Gülizar Biçer Karaca ve milletvekili arkadaşlarımız bölgedeydi. Ama İstanbul’a İçişleri ve Ulaştırma bakanlarını apar topar gönderenler, Isparta’ya nedense dört gün boyunca tek bir bakan bile göndermedi. İstanbul’da MOBESE kameralarına hemen ulaşan troller, Isparta’da ortada hiç görünmedi. Isparta kaderine terk edildi. Yurt dışında olan Enerji Bakanı, dört gün sonra Isparta’da kara yumuşak iniş yaptı. Bir de üstüne ‘Hakkınızı helal edin’ diyerek işin içinden sıyrılmaya kalktı. ‘Sizin zamanınızda mum vardı, gaz lambası vardı’ diye kendilerinden önceki yönetimlere iftira atan, ‘Elektriği biz getirdik, biz’ diye hava atan kaçak saray sakini, ne dediyse onunla sınandı. Ispartalılar, günlerce muma ve gaz lambasına mahkûm oldu. Evlerde kombiler çalışmadı. Anneler çocuklarını ısıtmak için ocaklarının dört gözüne de tencereyle su koyup kaynattı. Isparta’da yaşlı, hasta ve bakıma muhtaç yurttaşlarımız perişan oldu. Isparta’da yaşanan bu zulüm, bu kıyamet, yandaşlara rant dağıtmak amacıyla yapılan enerji dağıtım özelleştirmelerinin çirkin yüzünü ortaya koydu. Görünen o ki elektrik dağıtım işini verdikleri şirket, doğru dürüst şebeke iyileştirme yatırımlarını yapmamış. TEDAŞ da bunları denetlememiş, göz yummuş. Pek çok köyde ve mahallede, ağaçtan yapılmış iptidai elektrik direkleri yoğun kar yağışı nedeniyle devrilmiş. Ispartalı bir vatandaşımızın söylediği sözler yaşananları özetliyor: ‘Büyük bir sıkıntı içindeyiz. İnsanın zoruna giden şey şu; böyle liyakatsiz, beceriksiz insanların yönetiminde olmak hakikaten gücümüze gidiyor’. Ispartalıların yaşadığı bu mağduriyette dağıtım şirketinin ve devlet şirketinin sorumlulukları hemen tespit edilmelidir. Fahiş faturaları vatandaşa göndermekten utanmayanlar, Ispartalıların zararlarını derhal tazmin etmelidirler. Komşumuz Yunanistan’da, otoyol işleten özel şirketi karda yolları açmaması nedeniyle hükümetin araç başına 2 bin avro tazminat ödemeye mahkum etmesi önemlidir. Bunu, vatandaşının hakkına, hukukuna saygı duyan bir hükümet yapar. İstanbul’da yandaşların işlettiği Kuzey Marmara Otoyolu’nda çoluk çocuk yüzlerce vatandaşımız mahsur kaldı. Bizimkiler ne yaptı? Geçiş ücretlerini iade ederek göz boyamaya kalktı. Milletin aklıyla adeta alay etti. Bunun aynısını Isparta’da yapmayın. Diyoruz ama bakıyoruz; bu sefer de fatura, korona geçirdiği gerekçesiyle şehrin valisine kesildi. Isparta’da elektrik dağıtımını bu şirkete şehrin valisi mi verdi? Buradan uyarayım; korona geçirme gerekçesiyle görevden almalar başlarsa bu yolun ucu nereler çıkar, hangi tepelere çıkar, o belli olmaz. Demedi demeyin. Tekrarlıyorum; Isparta’da yaşanan elektrik kesintisinde sorumluluğu olanlar, bunun bedelini mutlaka ödemek zorundadır. Kesilen elektrikleri nedeniyle Ispartalıların uğradıkları zararlar kuruşuna kadar mutlaka tazmin edilmelidir.

“ÜRETİCİ FİYATLARIYLA TÜKETİCİ FİYATLARI ARASINDA MAKAS HİÇ BU KADAR AÇILMADI”

Devlet yönetiminde liyakatsizliğin ve cehaletin ağır faturasını maalesef milletimiz ödüyor. Bunu hep beraber gördük, hep beraber yaşıyoruz. Erdoğan, geçtiğimiz 4 Ağustos’ta çıktı, ‘Enflasyon noktasında, ağustosu geride bıraktığımızda düşüşü göreceğiz. Şu anda bulunduğumuzun çok çok altında olur. Bunu da özellikle buradan sinyalini belli bir yerlere vermiş oluyorum. Bundan böyle enflasyonun daha yukarı çıkması mümkün değil. Zira faiz oranlarında düşüşe geçiyoruz. Yüksek faiz, bize yüksek enflasyonu getirecektir. Ağustos ayı kırılma noktasıdır. Artık biz düşük enflasyona inşallah geçeceğiz’ dedi. Dedikten sonra ne oldu? Erdoğan bu sözleri söylediğinde Merkez Bankası’nın politika faizi yüzde 19, tüketici enflasyonu da yüzde 19,3 idi. Bugün Merkez Bankası politika faizini yüzde 14’e indirdi. Tüketici enflasyonu, makyajlı TÜİK rakamlarıyla dahi yüzde 48,7’ye fırladı. Erdoğan, ağustostan bu yana enflasyonun değil ama milletimizin belini kırdı. ‘Dış ticaret fazlası vererek, enflasyonu düşüreceğiz’ diye pazarlanan bu safsatalardan sonra, ocak ayında tarihimizin en yüksek dış ticaret açığını verdik. ‘Faiz sebep, enflasyon sonuç’ safsatasını ispat için 84 milyon üzerinde uygulanan bu acı deneyin milletimize çıkardığı faturası, çok ama çok ağır oldu. Ama milleti perişan edenler hala akıllanmadılar. Aynı safsatalar hala ağızlarında. Kaçak sarayın sakini, hiç sıkılmadan, 29 Ocak tarihinde Giresun’da çıktı, ‘Faizi indiriyoruz, enflasyon daha da düşecek’ deyiverdi. ‘Faiz sebep, enflasyon sonuç’ safsatasının mucidi, tabela faizini 5 puan düşürterek enflasyonu 30 puan artırdığının farkında değil. Enflasyonun arşa çıktığının farkında değil, hala millete ‘Enflasyon daha da düşecek’ diyor. Ya sayı saymasını bilmiyor ya da milletin aklıyla alay ediyor. Bir de atalarımızın güzel bir sözü var. ‘Kılavuzu karga olanın, burnu çöplükten kurtulmazmış.’ Erdoğan’ın Finans Ofisi’nin başına atadığı profesör, ‘Ocak ayında eksi enflasyon bekliyorum’ demişti. Ocak enflasyonu, bırakın eksiyi iki haneli rakamlara ulaştı. 1988 yılı ocak ayından sonra, tarihimizdeki en yüksek ocak ayı enflasyonu bu yıl gerçekleşti. Yine Erdoğan’ın yeni atadığı Nebati Bakan, önce ‘Enflasyon ocakta pik yapar’ dedi. Sonra ‘Enflasyon nisanda yüzde 50’nin altında pik yapar’ dedi. Bakan farkında değil. Şubat ayında tüketici fiyatları yüzde 1,8 artsa enflasyon yüzde 50’yi aşacak. Ya da Nebati Bakan yeni TÜİK Başkanı’nın enflasyonu yüzde 50’nin altında tutacağından oldukça emin. Kaldı ki enflasyonda ‘turpun büyüğü de heybede’. Üretici enflasyonu yüzde 93,5 olmuş, yüzde 100’e dayanmış. Üretici ve tüketici enflasyonu arasındaki fark 45 puan. Tarihimizde üretici fiyatlarıyla tüketici fiyatları arasında makas hiç bu kadar açılmadı. Bunu ilk defa yaşıyoruz. Üretici fiyatlarından tüketiciye doğru korkunç bir enflasyon tsunamisi geliyor. Ama anlaşılan Nebati Bakan bunları görmüyor. Bu tsunaminin hayat pahalılığı olup milleti ezmesini önleyecek hiçbir şey yapmıyorlar. Ama tam tersine enflasyonu, hayat pahalılığını azdıracak her şeyi de yapıyorlar.

“ATINI SENATO’YA KONSÜL ATAYAN ROMA İMPARATORU CALİGULA’NIN DÖNEMİMİ YAŞIYORUZ”

Dünya siyaset tarihinde liyakatsizliğin, vasatlığın, kifayetsizliğin ve cehaletin böyle ödüllendirildiği başka bir dönemi bulmak çok zordur. Adeta atını Senato’ya konsül atayan Roma İmparatoru Caligula’nın dönemimi yaşıyoruz. Başımız hiç dertten kurtulmuyor. Kaçak sarayın liyakatsiz mukimleri, milletimizi perişan ediyor. Oysa Erdoğan, 20 yıl önce iş başı yaptığında kucağına, yüzde 29 enflasyon ve enflasyonun belini kıran dünyanın güvendiği bir program verilmişti. Ama şahsım yönetimi, bu geçiş programını tahkim edeceğine, enflasyonu bitiren, büyümeyi sağlayan, istihdamı artıran çapaları, kuralları, kurumları teker teker yok etti. Ve 20 yıl sonra, ‘Z Kuşağı’ dediğimiz pırıl pırıl gençlerimizi de enflasyon canavarıyla tanıştırma başarısını gösterdi. Test kitaplarının fiyatları almış başını gitmiş. Çocuklarımızın Manga okuması, çizgi roman okuması, roman okuması artık lüks olmuş. ‘2023’te en yüksek gelire sahip 10 ekonomi arasına gireceğiz’ diyerek milletten yıllarca oy isteyip durdular. Bunu 2011’de seçim beyannamelerine yazdılar. 2013’te 10. Kalkınma Planı’na yazdılar. Ama 2023’e bir yıl kala, Türkiye’yi en yüksek gelire sahip 20 ekonomi liginden düşürdüler. En yüksek enflasyona sahip 10 ülke arasına sokmayı becerdiler. Artık beraberce anıldığımız ülkeler Surinam, Zimbabve, Küba, iç savaşın sürdüğü Suriye. Ve bugün her evin mutfağında, milletin sofrasında korkunç bir yangın var. Son bir yılda patlıcan yüzde 166, margarin yüzde 127, salatalık yüzde 111, nohut yüzde 108, çarliston biber yüzde 102 zam gördü. Tencereyi kaynatmak için kullanılan tüp gaz yüzde 104 zamlanmış. Bunlar da TÜİK’in makyajlı rakamları. Market raflarında, pazar tezgâhlarında tablo çok daha vahim. Seracılığın başkenti Antalya’da pazar tezgâhında satılan domatesin kilosu 25 lira, patlıcanın kilosu 40 lira, ıspanağın kilosu 15 lira, brokolinin kilosu 20 lira. Millet, Erdoğan şahsım yönetimi yüzünden pazar tezgâhlarına, market raflarına küsmüş halde. Pazarcı tezgâh açamıyor. Marketçi buzdolaplarını iade ediyor. Elektrik, doğal gaz, akaryakıt faturaları milletimizi çarpıyor, perişan ediyor. Milletimiz, Erdoğan şahsım hükümeti elinde ‘fatura mağduru’ oldu. Türkiye’nin dört bir yanından feryatlar yükseliyor. Ağrı Doğubayazıt’ta, Muğla’da, Eskişehir’de, Bursa’da, Ankara’da, Mardin Kızıltepe’de elektrik ve doğal gaz faturalarını alan, protesto için var gücüyle bağırıyor. Milletimiz artık sokaklara dökülüyor. 2001 krizinde kasa fırlatan esnafımız, bugün elektrik sobasını fırlatıyor. Ama kaçak sarayda oturanlar, milleti unutmuş. Sesini duymuyor, halini görmüyor.

“1.150 ODALI KAÇAK SARAY KAÇA ISITILIYOR”

Milletimizin elektrik faturaları sağanak olup partimize yağmaya başladı. Fatura mağduru olmuş İstanbul Bahçelievler’den küçük bir esnafımız bu faturaları göndermiş. ‘Mağduruz. Derdimizi lütfen gündeme getirin’ demiş. Esnafımızın sesine ses olmak boynumuzun borcu. 3 Ocak tarihli faturada, 697 kilovatsaat tüketim olduğu yazıyor. Bedeli 934 lira 40 kuruş. Bir ay sonra gelen 2 Şubat tarihli bu faturada da tüketim 698 kilovatsaat. Hemen hemen bir ay öncesiyle aynı. Peki bedeli ne kadar; bin 913 lira 80 kuruş. Bir ay önceki faturanın iki katından fazla. İnsafınız kurusun. Esnafımızın elektrik faturası 934 liradan bin 913 liraya neden fırladı? Çıkın bir izah edin. 40 bin lira, 45 bin lira elektrik faturası gelen esnafımız var. 20 yıldır AK Parti’ye oy vermiş Şanlıurfalı bir esnafımız, lokantasına 42 bin liralık elektrik faturası gelince, ‘Bunun izahı olamaz. Başkanım bilesin, hayat yaşanmaz hale geldi’ diyerek kaçak saray sakinine feryat ediyor. Tekrar söylüyoruz; elektrik fiyatlarını neden bu kadar artırdınız? Bunu millete bir anlatın. Açıkça ifade edelim: Bu yapılanın adı zam değil, zulümdür. Zulümle abat olmaya kalkanın da akıbeti berbat olur. Bugün pek çok esnafımız, sattığı ürüne zam yaptığı için müşterisinden özür dileyen mesajları vitrinine, kapısına asıyor. ‘Bu fiyatların sorumlusu ben değilim’ mesajını veriyor. Esnafımızdaki inceliğin binde birini, şimdi kaçak saraydaki zat ve onun şürekâsından da bekliyoruz. ‘İtibardan tasarruf olmaz’ denerek kaçak sarayda gece gündüz yakılan ampuller için bu millet ne kadar enerji faturası ödüyor? Bin 150 odalı kaçak saray kaça ısıtılıyor? Bunları bilmek milletimizin en doğal hakkıdır. Ne de olsa milletimiz, sadece kendi faturalarını ödemiyor. Vergileriyle kaçak sarayın faturalarını da ödüyor.

“ISPARTA KARANLIĞA GÖMÜLÜRKEN 1.150 ODALI SARAYIN IŞIKLARINI CAYIR CAYIR YAKAN, HAMAM GİBİ ISITAN SİZ DEĞİL MİSİNİZ”

Biz, milletin derdine tercüman olmak için 81 il ve ilçe binalarımızda ‘Saray Sosyetesinin Keyfi Yerinde’ diyerek pankart astık. ‘Hakaret diyorlar.’ Bunun neresi hakaret? Isparta karanlığa gömülürken bin 150 odalı sarayın ışıklarını cayır cayır yakan, hamam gibi ısıtan siz değil misiniz? Siz ne yaparsanız yapın, milletimiz zaten yaşadığını biliyor. Biz de milletimizin hakkını, hukukunu korumak için her şeyi yapmaya devam edeceğiz. Artık şu gerçeği kaçak saray sakinleri dışında herkes anladı: Kaçak Saray’ın ampulü söndürülmeden milletimizin bahtı aydınlanmaz. Atalarımızın dediği gibi; baht olmayınca başta, ne kuruda biter ne de yaşta. Bu milletin başına gelen en büyük bahtsızlık, kaçak saray ve onun beslemeleridir. ‘Kaçak sarayın ampulü yansın’ diyerek, ‘İtibardan tasarruf olmasın’ diyerek, ‘Yandaşın cebi dolsun’ diyerek vatandaşın cebi boşaltılıyor.

“AKARYAKIT FİYATLARINDA YENİ BİR REKOR KIRILACAK”

Milletin akaryakıt faturaları da şiştikçe şişiyor. Neden? Bunu da millete bir izah eden yok. Kaçak sarayın kibirli başının ‘Enflasyon kırılacak’ dediği ağustos ayında 1 dolar 8 lira 34 kuruştu. 1 litre benzin, aynı tarihte 7 lira 82 kuruştu. Bir arabanın benzin deposu da 430 liraya doluyordu. Faiz, kaçak sarayın emriyle indirildi. Dolar, aralık başında bu günkü seviyelerine geldi. 20 Aralık’ta da 18 liraları da görmüştü. O tarihte benzinin litresi 11 lira 68 kuruştu. Depo da 642 liraya doluyordu. Bugün dolar kuru, 18 liradan aralık başındaki seviyelerde, 13,5 lira civarında olmasına rağmen benzinin litresi 14 lira 56 kuruşa çıktı. Neden bir arabanın benzin deposu bugün 800 liraya doluyor? Bunu millete bir izah edin? Neden dolar çıkarken de dolar inerken de akaryakıta zam üstüne zam yapıyorsunuz? Millete bir söyleyin. İşte salı günü, yani yarın motorine 86 kuruş, çarşamba günü de benzine 75 kuruş zam yapılacağını sektör temsilcileri ifade ediyor. Bu zamlar yapılırsa hem benzinin hem de motorinin litresi 15 lirayı aşacak. Akaryakıt fiyatlarında yeni bir rekor kırılacak. Peki bu millet, bu zamma, bu zulme nasıl dayanacak?

“KAMYONCU KONTAK KAPATIRSA EVDE YİYECEK BİR DİLİM EKMEK BULAMAYIZ”

Kamyoncu esnafımız da artık kontak kapatma noktasına geldi. Kamyoncu kontak kapatırsa evde yiyecek bir dilim ekmek bulamayız. Raflardaki her ürünün fiyatı bir kez daha şaha kalkar. Çiftçilerimiz zaten perişan. Gübre fiyatlarının son bir yılda beşe katlanması yetmezmiş gibi, şimdi bir de ikiye katlanan mazot fiyatları çiftçimizi ezip geçiyor. Buradan tekrar söylüyoruz. Çiftçinin gübre desteğini derhal artırın. Bu desteği hemen, gecikmeden verin. Yoksa büyük bir gıda krizi kapımızda. Bunu görün artık. Bu yaşadığımız felaketin sorumlusu bellidir. Sorumlu, kaçak saray ve şürekâsıdır.

“KAÇAK SARAYIN LİYAKATSİZLİĞİNİN, CEHALETİNİN SEBEP OLDUĞU BU YIKIM, MİLLETİMİZİN SATIN ALMA GÜCÜNÜ DE EZİP GEÇİYOR”

Kaçak saray ve şürekâsı, millete ABD’deki, Almanya’daki enflasyonu gösterip ‘Enflasyon bizden kaynaklanmıyor, dışarıdan’ diyorlar. Ama dün, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) açıkladı. 31 Aralık gecesi Türkiye’de yapılan fahiş enerji zamları hariç, OECD ülkeleri içinde en yüksek enerji enflasyonuna sahip 4. ekonomiyiz. Aralık 2020’den Aralık 2021’e, OECD ülkelerinin tamamında ortalama enerji enflasyonu yüzde 25,6, ABD’de yüzde 29,3, İngiltere’de yüzde 24,5, bizi sürekli kıskanan Almanya’da yüzde 18,3. ülkemizdeki enerji enflasyonu ise yüzde 48,8. Aynı sıralama ocak verileriyle yapıldığında, muhtemelen OECD içinde enerji enflasyon şampiyonluğuna da yükselmiş olacağız. Zaten ülkemizin saygın ekonomistlerinin yaptığı çalışmalar da ülkemizdeki enflasyonun sadece dörtte birinin, yani 12 puanının yurt dışı kaynaklı olduğunu, enflasyonda geriye kalan yüzde 37’inin ise tamamen kaçak saray yönetiminin kendi imalatı olduğunu ortaya koyuyor. Kaçak sarayın liyakatsizliğinin, cehaletinin, kifayetsizliğinin sebep olduğu bu yıkım, milletimizin satın alma gücünü de ezip geçiyor.

“MEMUR HAZİRAN SONUNA KADAR CEPTEN YİYECEK”

2021’in 1 Ocak tarihinde 2 bin 826 lira olan asgari ücret, bu yılın 1 Ocak tarihinde yüzde 50 zamla 4 bin 253 liraya yükseltildi. Ama asgari ücrete yapılan 1 bin 427 liralık zam, daha işçinin cebine girmeden eriyip bitti bile. İşte Türk-İş -İŞ açıkladı. 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı ilk ayda 4 bin 250 liraya çıkmış. Bin 427 liralık zamdan işçinin cebinde kala kala 3 lira kalmış. Peki işçilerimiz, bu kalan 3 lirayla yılın geri kalanında ne yapacak? Ne yiyip ne içecek? Daha ilk aydan asgari ücret açlık sınırına eşitlendi. Yine memurlarımıza yılın ilk altı ayı için yüzde 7,5 zam verdiler. Ama daha ocak ayının ilk 21 gününde bu zam eriyip gitti. Memur, şimdiden hükümetten alacaklı. Memur, haziran sonuna kadar cepten yiyecek.

“SARAYIN İTİBARI, YANDAŞIN, VARSILIN RAHATI İÇİN BU ZAMLARI KULLANIYORLAR”

Emekli derseniz, o da perişan. Elektrik, gaz faturalarını ödedikten sonra evlatlarının eline bakıyor. Onlarda da para yoksa büzülüp kalıyor. Ayıptır, yazıktır, günahtır. Bu ülkeye yıllarca hizmet eden büyüklerimize bu sıkıntıyı yaşatanlara yazıklar olsun. Kaçak saray ve sakinlerinin yaptığı son derece açıktır. Fiyatı devlet tarafından belirlenen malların fiyatlarına zam üstüne zam yapıyorlar. Sarayın itibarı, yandaşın, varsılın rahatı için bu zamları kullanıyorlar. İşçinin, memurun, emeklinin satın alma gücü, kaçak sarayın sakinleri tarafından enflasyon canavarına peşkeş çekilmektedir. Bunun adı zulümdür. Kaçak saray ve şürekâsının yapması gereken bellidir. Ya 20 Aralık’tan sonra yaptıkları enerji başta olmak üzere tüm zamları geri çekecekler ya da emekçinin, emeklinin eriyen satın alma gücünü her ay enflasyon nispetinde telafi edecekler. İşe de ocak ayındaki enflasyonun telafisiyle başlayacaklar. Ama bunları yapacaklarını hiç zannetmiyoruz. Çünkü bunların gözleri var, görmez. Kulakları var, duymaz. Kalpleri millete karşı mühürlü. Bunlar milletimizi unutmuş.

“EKONOMİDE KRAL DEĞİL KURAL OLACAK”

Aziz milletimiz; umutsuzluğa kapılmaya gerek yoktur. Ülkemizin enflasyon canavarını geçmişte çok kısa sürede yenilgiye uğratmış ve uğratacak ehil kadroları vardır. Bu kadrolar Cumhuriyet Halk Partisi’ndedir. Bu kadrolar Millet İttifak’ında mevcuttur. Yapılması gereken ilk iş, kaçak sarayın metal yorgunu, liyakatsiz, beceriksiz kadrolarından ilk sandıkta kurtulmaktır. Sonra yeni kurallar, yeni kurumlar, yeni kadrolarla ülkemizde kaybolan güveni yeniden tesis edeceğiz. Yeni bir sürdürülebilir kalkınma programını uygulamaya başlayacağız. Önce enflasyon canavarından bizi kurtaracak adımları hızla atacağız. Bu çerçevede; ilk iş olarak Merkez Bankası’nın başına liyakatli bir ismi atayacağız. Bankayı siyasetin müdahalesinden kurtaracağız. Bankanın araç bağımsızlığına asla müdahale etmeyeceğiz. Ekonomide kral değil kural olacak. Stratejik Planlama Teşkilatı’nı hızla kuracağız. Başta enflasyon olmak üzere tüm verilerin saydamlığını, doğruluğunu sağlayacağız. Kamu-özel iş birliği projelerinde dövizle belirlenen tarifeleri ve gelir garantilerini ivedilikle Türk lirasına çevireceğiz. Hukuk çerçevesinde bu projelerin işletme haklarını kamuya geri alacağız. Dövizle iç borçlanmaya son vereceğiz. Bütçemizi ipotek altına alma riski taşıyan TL mevduatlara kur garantisini kaldıracağız. Kamu bankaları kaynaklarının yandaşa ve rant projelerine aktarılmasına derhal son vereceğiz. Ziraat Bankası sadece çiftçiye, Halk Bankası da sadece esnafa avantajlı kredi sağlayacak. Dünya standartlarında bir Kamu İhale Yasası’nı çıkaracağız. Hükümetin, ekonominin günlük işleyişine müdahale etmeyeceğinin güvencesini vereceğiz. Bütçe disiplinini sağlayan mali çapaları yeniden güçlendireceğiz. Gerekirse yeni mali çapalar kullanacağız. TBMM’de Kesin Hesap Komisyonu kuracağız. Sayıştay denetimini uluslararası standartlara ve kaliteye çıkaracağız. Yüksek teknoloji içeren, Yeşil Mutabakata uyumlu dijital dönüşümü kolaylaştıracak yatırımları teşvik edeceğiz. Bu çerçevede gelen doğrudan sermaye yatırımlarını destekleyeceğiz. Ülkemizin üretken kapasitesini artıracağız. Enerji arz güvenliğini, temiz ve ucuz enerjiye erişimi sağlayacağız. Bu çerçevede yerli ve yenilenebilir enerjiye öncelik vereceğiz. İthal enerjide tedarikçileri çeşitlendireceğiz. Bütçede yarattığımız imkânları dar gelirli ve dezavantajlı kesimlerin rahatlatılması için kullanacağız. Aile Destekleri Sigortası’nı hayata geçireceğiz. Gıdada arz güvenliğini sağlayacak, kendi kendimize yeterliliği gerçekleştirecek planlama ve çiftçiye destek tedbirlerini alacağız. Sağlık ve ilaç konusunda yeni kapasiteler inşa edeceğiz. Tüm bu adımların en önemlisi olarak, adaleti, hukukun üstünlüğünü, iyi yönetişim ve yargı bağımsızlığını sağlayacak ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme Geçiş Programını’ ortaklarımızla uygulamaya koyacağız. Tekrarlıyorum: Ülkemizde kral değil kural olacak. Savurganlığı ve israfı önleyeceğiz. Yöneten, harcadığı her kuruş verginin hesabını millete verecek. Böylece ülkemize duyulan güveni en hızlı şekilde tahkim edeceğiz. Biz, ülkemizi rahatlatmak, milletimize yitirdiklerini geri vermek, patinaj yapan ucube rejimin bize kaybettirdiği zamanı adaletle, üreterek, zenginliği paylaşarak, çevreye sahip çıkarak, ülkeyi borca batırmayarak, milleti hayat pahalılığına ezdirmeyerek telafi etmek ve ülkemizi dünyanın en güçlü on ekonomisi ligine taşımak için hazırız.

“KAÇAK SARAYDAKİ ŞAHIS VE ORTAKLARI BİZİM SIRTIMIZDAN KENDİLERİNE SİYASİ MAĞDURİYET ÜRETMEYE ÇALIŞMASINLAR”

Kaçak saraydaki şahıs ve ortakları, bizim sırtımızdan kendilerine siyasi mağduriyet üretmeye çalışmasınlar. Konunun hukuk çerçevesinde değerlendirilmesini hukukçular ve yetkili organlar yapacaktır. Memleketin bu kadar sorunu varken Cumhur İttifakı’nın bunu bu kadar köpürtmesinin anlamı nedir? Erdoğan aday olmazsa da hazırda küçük ortak Bahçeli yok mu? Kendilerini hiç üzmesinler, ne yaparlarsa yapsınlar. Türkiye Cumhuriyeti’nin 13. cumhurbaşkanı, her halde ve karda Millet İttifakı’nın adayı olacaktır.”

“BİZİM TEK BİR AMACIMIZ VAR”

Cumhuriyet Halk Partisi, tüm yurttaşlarımızın insan hak ve özgürlüklerinden tam ve eşit fırsatlarla yararlanmasını, her türlü ayrımcılığın engellenmesini en önemli hedeflerinden biri olarak gören bir partidir. İlgili birimlerimiz konularda gerekli çalışmaları yürütüyor. Bizim tek bir amacımız var; devletin herkese adaletle sahip çıkması.

“CHP VE GENEL BAŞKANIMIZ MİLLETİN BELİNİ BÜKEN HAYAT PAHALILIĞINI ÇÖZMEYE KARARLIDIR”

Elektrik, doğal gaz, akaryakıt zamlarını muhalefet mi yapmış? Şamil Tayyar dili varıp söyleyememiş. Bugün ülkenin içinde bulunduğu halin bu hayat pahalılığının tek sorumlusu, kafasındaki birtakım safsatalara göre bu ülkeyi yönetmeye kalkan kaçak sarayın sakinidir. Bunu diyememiş. Sorun belli, sebep belli, çözüm beli. Sorunun sebebi olanlar çözümün parçası da olamazlar. Cumhuriyet Halk Partisi ve Genel Başkanımız, milletin belini büken hayat pahalılığını çözmeye kararlıdır. AK Parti Genel Başkan Vekili’nin açıklamasıyla ilgili olarak da söyleyeceklerim şudur; eğer gerçekten vatandaşın halini görüyorsanız, gereğini neden yapmıyorsunuz? Hazreti Ali, ‘Bir zulme engel olamıyorsanız onu herkese duyurun’ demiş. Vatandaşa yapılan zulmü engellemeye, zulmü duyurmaya çalışan ana muhalefet partisinin afişlerini sudan sebeplerle toplatmayı biliyorsunuz. Ama bu sorunu çözmeyi neden bilemiyorsunuz? Neden cesaretiniz yok? Yapılacak iş bellidir. Ya bu zamları geri alın. Ya da her ay bu zamlardan memurun, emeklinin, emekçinin üzerine gelen yükü maaşını, ücretini arttırarak telafi edin.”

Son Güncelleme: 07.02.2022 20:06
Anahtar Kelimeler:
ChpFaik Öztrak
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.