Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye İhracatçılar Meclisi 30. Olağan Genel Kurulu’nda; “Bir süredir tüm dünya ile birlikte bizim de başımızı ağrıtan enflasyon meselesini tekrar tek haneli rakamlara düşüreceğiz. Seçim belirsizliğinin de ortadan kalkmasıyla artık bu konuda elimiz daha güçlü” dedi. Erdoğan ayrıca, “Son seçim sonuçlarının milletimizin istikbal yolculuğu açısından önemini zamanla daha iyi idrak edeceğiz. Milletimizin verilmiş sadakasının olduğunu gün geçtikçe çok daha net göreceğiz. Sırf iktidara gelmek uğruna, kimlerin kimlerle hangi pazarlıklara giriştiği, kapalı kapılar ardında ne tür sözlerin verildiği, vatanın bekasının işporta malı gibi nasıl tezgâha konulduğu zamanla ortaya saçılacaktır” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün İstanbul’da yapılan Türkiye İhracatçılar Meclisi 30. Olağan Genel Kurulu ve İhracatın Şampiyonları Ödül Töreni’ne katıldı. Erdoğan burada yaptığı konuşmada şunları kaydetti:
“SİYASİ MÜCADELEMİZ BOYUNCA İHRACATÇILARIMIZI HEP YOL VE DAVA, KADER ARKADAŞLARIM OLARAK GÖRDÜM”
“Türkiye’nin büyümesine, kalkınmasına, refahına ciddi katkılar sağlayan tüm ihracatçılarımıza şahsım, ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum. Türkiye İhracatçılar Meclisimizin çatısı altında gayret göstere 115 bin ihracatçı kardeşimin her birine, yatırım ve üretim yapan tüm kardeşlerimize, özellikle çalışanlarımıza emekleri ve fedakarlıkları için teşekkür ediyor, ellerine, yüreklerine sağlıklar diliyorum.
Türkiye’ye inandığınız, Türkiye’ye güvendiğiniz, Türkiye'nin potansiyelini değerlendirip ekonomimize omuz verdiğiniz için hepinize minnettarlığımı ifade ediyorum. İhracatın ve ihracatçılarımızın ülkemiz ekonomisine yaptıkları katkıları çok iyi biliyorsunuz. Bu anlayışla siyasi mücadelemiz boyunca ihracatçılarımızı hep yol ve dava, kader arkadaşlarım olarak gördüm. Hangi görevde olursak olalım, sizlerin meseleleriyle yakından ilgilendik. Gönlümüzle birlikte kapımızı da sizlere ve temsilcilerinize hep açık tuttuk.
Bu yeni dönemde de hiç beklemeden adımlarımızı attık ve süratle ziyaretlerimize başladık. Deprem felaketi sonrasında da deprem bölgesinde kısa çalışma ödeneği verilmesinden, afet bölgesinde yatırım teşvik belgelerinin süresinin 3 yıl uzatılmasından cazibe merkezleri programına dahil edilmesine, KOBİ tanımındaki üst limitin 250 milyondan 500 milyon liraya çıkarılmasından asgari ücret desteğinin uzatılmasına kadar bize ilettiğiniz taleplerinize olumlu cevap verdik. Bunların dışında, sizden gelen ülkemiz dış ticaretine ivme kazandıracak her türlü teklifi, her türlü yapıcı eleştiriyi değerlendirdik. El ele, gönül gönüle hareket ederek Türkiye'yi ihracatta tarihinin en büyük başarılarıyla tanıştırdık.
Bundan 21 yıl önce göreve geldiğimizde Türkiye 2001 krizinin ağır şoku altındaydı. Finans sektörümüz batan bankalar sebebiyle ciddi bir darboğaza girmişti. Esnafından işçisine, sanayicisinden memuruna, emeklisine, ev hanımına kadar toplumumuzun hiçbir kesimi önünü göremiyordu. İhracatıyla, altyapısıyla, üstyapısıyla, istihdamıyla gerçekten kendini güç bela ayakta tutan bir ülke vardı. İş dünyamızla dayanışma içinde çalışarak bu tabloyu tamamen tersine çevirdik. Dünyanın en önemli üretim üslerinden biri hâline geldik. Yıllık sadece 36 milyar dolar ihracat yapabilen bir ekonomiye sahiptik. Bugün bu rakamı bir buçuk ayda gerçekleştirebilen güçlü bir ekonomiye kavuşturduk. 2022 senesi ihracatımız açısından adeta rekorlar yılı olarak kayıtlara geçti. Mal ihracatımız yüzde 12,9 artışla 254,2 milyar dolar oldu. Ülkemizin küresel ticaretten aldığı pay yüzde 1,02, buraya yükseldi. Hizmet ihracatımız yüzde 47,3 artışla 90 milyar doları aştı. Savunma ihracatımız yaklaşık yüzde 37 artışla 4,3 milyar doları buldu. İhracat yapan firma sayımız da önceki seneye göre yüzde 14 yükselerek 114 bin 561'e çıktı.
“DEPREMİN EKONOMİMİZ ÜZERİNDEKİ OLUMSUZ ETKİLERİ DE HAMDOLSUN GÜNDEN GÜNE AZALIYOR”
Geçen yılı böyle tamamladıktan sonra bu yıla çok güçlü bir giriş yaptık. Ancak 6 Şubat'ta Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremler, 50 bini aşkın can kaybımızın yanı sıra 11 ilimizi de derinden sarstı. Konutların yanı sıra, iş yerleri, fabrikalar, üretim tesisleri ve ticarethaneler de depremde ciddi zarar gördü. Dünyada ancak birkaç ülkenin altından kalkabileceği bu devasa yıkım karşısında devlet olarak süratle harekete geçtik. Enkazları kaldırdık, yıkılanın yerine yenisini yapmak için kolları sıvadık. Deprem şehirlerimizdeki üretim çarkların dönmeye devam etmesi için iş dünyamıza gereken her türlü desteği sağladık. İnşallah şehirlerimizi eskisinden daha güvenli, daha dinamik, daha canlı bir hâle getireceğiz. Depremin ekonomimiz üzerindeki olumsuz etkileri de hamdolsun günden güne azalıyor. Asrın felaketini yaşamış olmamıza rağmen ihracatımız güçlü seyrini devam ettiriyor. Mayıs ayında ihracatımız, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 14,4 artarak 18,9 milyar dolardan 21,6 milyar dolara yükseldi. Son 12 ayda, ihracatımız 254,4 milyar dolara ulaştı.
Ekonomimiz yılın ilk çeyreğinde yüzde 4 büyüyerek hamdolsun son 11 çeyrektir büyümesini sürdürüyor. Şubat ayında aylık bazda azalan sanayi üretim endeksi hızlı bir şekilde toparlanarak mart ayında yüzde 5,5 oranında artış sağladı. Gelen veriler büyümenin ikinci çeyrekte de gücünü koruduğuna işaret ediyor. Büyüme ve ihracat rakamları deprem felaketi sonrası ekonomimizin beklenenden daha hızlı toparlandığını gösteriyor.
“BİR SÜREDİR TÜM DÜNYA İLE BİRLİKTE BİZİM DE BAŞIMIZI AĞRITAN ENFLASYON MESELESİNİ TEKRAR TEK HANELİ RAKAMLARA DÜŞÜRECEĞİZ”
Bir süredir tüm dünya ile birlikte bizim de başımızı ağrıtan enflasyon meselesini tekrar tek haneli rakamlara düşüreceğiz. Seçim belirsizliğinin de ortadan kalkmasıyla artık bu konuda elimiz daha güçlü. Yeni ekonomi kadromuzun da birinci önceliğini bu meselenin çözümü oluşturuyor.
Dış ticarette en büyük sıkıntımız olan enerji yükünü; Karadeniz gazı, Gabar petrolü, Akkuyu Nükleer Santrali ve yenilenebilir kaynaklarla asgariye indireceğiz.
Olumsuz küresel ekonomik görünüme rağmen ihracatımızı bu yıl sonunda 265 milyar dolara, gelecek sene ise 285 milyar dolara ulaştırmak istiyoruz. 2028 senesi için de hedefimiz 400 milyar dolar ve üstünü yakalamaktır.
“TÜRKİYE’NİN DİPLOMATİK TEMSİL AĞI GENİŞLEDİKÇE İHRACATI DA SÜREKLİ YUKARIYA GİTMİŞTİR”
Türkiye’nin son 21 yılda dış politikada attığı adımlar ihracatımızda da çarpan etkisi yapmıştır. Mesela Afrika’da büyükelçilik sayımız 12’den 44’e yükselirken, ticaret hacmimiz ise 4,3 milyar dolardan, 40 milyar dolara çıktı. Latin Amerika’daki büyükelçilik sayımız 6’dan 18’e ulaşırken, ticaret hacmi 800 milyon dolardan 17,4 milyar dolara yükseldi. Yeniden Asya girişimimizi ilan ettiğimiz 2019’dan beri kıtayla ticaretimiz yüzde 40 arttı. Diplomatik ilişkilerimizin kurulduğu veya güçlendiği her coğrafyada aynı durum söz konusu. Türkiye’nin diplomatik temsil ağı genişledikçe ihracatı da sürekli yukarıya gitmiştir.
Ticaret müşavirliklerimiz ve diplomatik temsilciliklerimiz vasıtasıyla sizlere her türlü desteği vermeyi sürdüreceğiz. Bu konuda ihmali veya kastı olanlardan da kimsenin gözünün yaşına bakmayacağız. İhracatçımızın daha düşük maliyetli finansmana kavuşmasının hedeflerimize ulaşmasını hızlandıracağını biliyorsunuz. Bakanlığımız yanında Türk Eximbank ile çalışmalara devam ediyoruz. Türk Eximbank, Türk bankacılık sektöründe en büyük kredi hacmine sahip dokuzuncu bankadır. Eximbank’ın destek sağladığı ihracatçı sayısı 16 bine ulaşmıştır. Bu yıl Eximbank'ın KOBİ'lerimize sağladığı kredi hacim oranı yüzde 25,8’e yükselecektir. Finansman meselesinde sadece Eximbank ile de yetinmiyoruz. 2022 yılının mart ayında faaliyete geçirdiğimiz İhracatı Geliştirme Şirketi ile ihracatçımıza finansman konusunda nefes aldırdık.
2 ay önce açılışını yaptığımız İstanbul Finans Merkezi ile Türkiye’yi finans alanında bir üst lige çıkarak tarihi bir adım attık. Toplam 65 milyar liralık yatırım değeriyle ülkemizin en prestijli projesini hayata geçirmenin gururunu yaşadık. Yerli ve yabancı finans kuruluşlarının bölgede faaliyet göstermeye başlamalarıyla merkezimiz asıl fonksiyonunu daha etkin icra edecektir.
“2023 YILINDA 2 MİLYON SAĞLIK TURİSTİ VE 3 MİLYAR DOLAR İHRACATA HEP BİRLİKTE ŞAHİT OLACAĞIZ”
Sağlık turizminde ülkemizi küresel bir merkez hâline dönüştürmeyi arzu ediyoruz. Özellikle şehir hastanelerimizin birer birer devreye girmesiyle yabancı hasta sayımız da her yıl katlanarak artıyor. Şifasını ülkemizde arayan bu hastalar turizmden gıdaya, ulaşımdan bakım hizmetlerine kadar pek çok alanda ciddi katma değer oluşturuyorlar. Gerek hastanelerimiz gerek termal tesislerimiz gerekse diğer sağlık hizmetlerimizle 10 milyar dolarlık bir sağlık turizmi hedefine şu an itibarıyla sahibiz. 2023 yılında 2 milyon sağlık turisti ve 3 milyar dolar ihracata hep birlikte şahit olacağız.
“28 MAYIS GECESİ SANDIKLARIYLA KAPANMASIYLA BİRLİKTE TÜRKİYE YÜZYILI’NIN İLK ADIMINI ATMIŞ BULUNUYORUZ”
Millet olarak artık geleceğimize daha güvenle ve umutla bakıyoruz. Dünyada yıldızı giderek parlayan bir Türkiye gerçeğiyle karşı karşıyayız. İçimizdeki kimi gafiller anlamasa da yurt dışından ülkemizi takip edenler bu hakikati daha net görüyor. 2023’ün Türkiye’sini hâlen 80’lerin, 90’ların kalıplarıyla okumaya çalışanlar idrak edemese de ülkemiz gümbür gümbür geliyor. 14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimleriyle Allah’a hamdolsun, ihtiyacımız olan azmi, cesareti, kararlılığı ve iradeyi tekrar elde ettik. Her iki seçimde de ezici bir zafer kazanarak yasaması ve yürütmesiyle ülkemize 5 sene daha hizmet etme şerefine nail olduk. 28 Mayıs gecesi sandıklarıyla kapanmasıyla birlikte Türkiye Yüzyılı’nın ilk adımını atmış bulunuyoruz. Kabinemizi de süratle oluşturarak hedeflerimiz doğrultusunda çalışmaya başladık. İnşallah önümüzdeki 5 sene boyunca hiç durmadan çalışarak Türkiye Yüzyılı vizyonumuzu inşa edeceğiz. Ülkemiz hizmetlerle, eserlerle, müjdelerle dolu dolu geçireceği ilave bir 5 yıl daha kazanmıştır.
“MİLLETİMİZİN VERİLMİŞ SADAKASININ OLDUĞUNU GÜN GEÇTİKÇE ÇOK DAHA NET GÖRECEĞİZ”
Son seçim sonuçlarının milletimizin istikbal yolculuğu açısından önemini zamanla daha iyi idrak edeceğiz. Milletimizin verilmiş sadakasının olduğunu gün geçtikçe çok daha net göreceğiz. Sırf iktidara gelmek uğruna, kimlerin kimlerle hangi pazarlıklara giriştiği, kapalı kapılar ardında ne tür sözlerin verildiği, vatanın bekasının işporta malı gibi nasıl tezgâha konulduğu zamanla ortaya saçılacaktır.
28 Mayıs’tan bu yana muhalefet cephesinde yaşananlar, ülkemizin nasıl bir felaketin eşiğinden döndüğünü zaten anlatıyor. Güya milleti barıştırmaktan bahsedenlerin seçim akşamı başlayan kavgası o günden bugüne hiç durmadı. Millete demokrasi vadedenler, iş koltuktan kalkmaya gelince bir gecede nasıl diktatör oldukları anlaşıldı. Çok daha ilginci, Halil İbrahim sofrası diyerek demokrasi mücadelesinin yapıldığı yeri, böyle bir yemek sofrasına dönüştürmenin de ne kadar anlamsız olduğu ortaya çıktı.
Evlatlarımız, umut vermek yerine sürekli yalan söyleyen, felaket tellallığı yapan, ülkeyi kötüleyen bir muhalefet söylemine maruz kalmak istemiyor. Parti içi çekişmelerden, ‘baba-oğul’ arasında yaşanan taht kavgalarından bağımsız olarak Türkiye'nin yeni bir muhalefet anlayışına ihtiyacı var.”