"Şu anda bulunduğumuz yerde yapılan bir toplantı için, Eğitim-Sen'in iş yeri temsilcisi olduğu için burada topluluğa hitap eden, düşüncelerini açıklayan Sayın Levent Dölek'in ertesi gün evi basılarak gözaltına alındı. Şu anda bu olaylar nedeniyle cezaevinde 300'e yakın kişi var. Bunların tümünün serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Bu arkadaşlarımız tamamen anayasal haklarını kullanan, ifade özgürlüğünü kullanan kişilerdir. Kendilerine yakıştırılan suçlamaların hiçbirisini kabul etmiyoruz. 19 Mart'ta burada öğrencilerin Saraçhaneye doğru başlattıkları eylem Türkiye'nin gündeminde. Halen sürdürülen gözaltılar, tutuklamalar, baskılar, kayyum atamaları devam ediyor. Bunların bir an önce sonlandırılmasını talep ediyoruz. Biz de burada Eğitim-Sen ile dayanışma için, Levent Dölek ile dayanışma için, gözaltındakilerle dayanışma için buradayız. Ben tüm hekimler adına, istanbul Tabip Odası adına bu mücadeleyi selamlıyorum ve beraber dayanışmaya devam edeceğimizi iletiyorum."
"Örgütlü bir halkı hiçbir kuvvet yenemez"
Nakliyet İş Genel Başkanı Ali Rıza Küçükosmanoğlu da, gençlerin toplumsal bir uyanışın sağlanmasına vesile olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Halkın mücadelesi tamamen demokratik, var olan anayasal sınırlar içerisinde yapılan bir mücadeledir. Bu mücadeleye karşı iktidarın gözaltılarla, keyfi tutuklamalarla gözdağı vererek buna karşı yapmış olduğu tüm keyfi gözaltılar, tutuklamalarla karşı karşıya kalındı. Gerçten yüzlerce genç eğitiminden oldu. Sınavlara girecek olan gençler cezaevinde şu anda. Gençler kendi iradelerine, geleceklerine sahip çıkmak için bu mücadeleyi başlattılar. Levent Dölek hocamız da gerçekten sıradışı bir öğretim üyesi. Sıradışılığı da devrimciliğinden geliyor. İşçi sınıfı mücadelesine olan inancından ve mücadelesinden geliyor. Levent Dölek nerede bir işçi direnişi, mücadele olsa orada işçilerle birlikte. Polonez direnişinde aylarca işçilerle beraber kaldı. O bakımdan gerek burada Eğitim-Sen'in almış olduğu karar çerçevesindeki tamamen demokratik hak kullanılarak buradaki bulunduğu süre içerisindeki almış olduğu tutum, örnek mücadele tutumu aslında bu cezalandırılıyor. Levent Dölek nezdinde aslında burada cezalandırılmaya çalışılan bu halkın iradesine, geleceğine sahip çıkan, gençlerle dayanışma içerisende bulunan Eğitim-Sen'in merkez yöneticilerine verilen elektronik kelepçeli ev hapsi cezalandırılması da tamamen keyfi bir şeydir. Tüm bunlara karşı örgütlü bir halkı hiçbir kuvvet yenemez."
"12 Eylül'le bugünkü istibdat arasındaki ilişkiyi gayet iyi kurmalıyız"
Devrimci İşçi Partisi Genel Başkanı Ömer Sungur Savran ise ekonomik sorunun Türkiye'nin en büyük sorunu olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
"Bu tür özgürleşme hareketlerinin mutlaka öğrenciler başta olmak üzere elbette bütün sendikalar el ele, emekçilerin, işçilerin yolundan yürümesini, onlarla birlikte bir cephe oluşturmasını ve düzenin işçi sınıfına sırtını dönen siyasi güçleriyle yolunu ayırmasını savunuyoruz. Ben aslında iktisat fakülteliyim. Bir iktisatçı olarak doktoramı burada aldım Ve 10 yıl burada asistanlık ve öğretim üyeliği yaptım. 1983 12 Eylül başka arkadaşlarımla beraber beni bu Üniversiteden kustu. 35 yaşındaydım. Levent, daha sonra İktisat Fakültesi'nde öğrenci oldu, öğretim üyesi oldu Ve onu da 35 yaşındayken üniversiteden KHK yoluyla attılar. Sonra geri döndü. 'Biz geri döneceğiz' dedi ve dolayısıyla aslında mücadelesini yeniden arkadaşlarıyla beraber sürdürmeye devam etti. Bundan sonra da mutlaka devam ettirecektir. Bu hikaye bize Türkiye'nin tarihini aslında düşündürüyor. 12 Eylül'le bugünkü istibdat arasındaki ilişkiyi gayet iyi kurmalıyız, iyi anlamalıyız ve ona göre mücadele etmeliyiz. Bir şiar var. O şiarı ilk defa KHK ile atıldığı zaman bu kapının önünde Levent Dölek söyledi haykırdı, 'Kahrolsun istibdat yaşasın hürriyet'"
"Eğitim Sen olarak Anti-demokratik ve hukuksuz uygulamalara karşı verilen mücadeleye kayıtsız kalmadık"
Eğitim Sen İstanbul 6 Nolu Üniversiteler Şubesi İşyeri Temsilcisi Mustafa Görkem Doğan, tarafından okunan basın açıklamasında, şu ifadeler kullanıldı:
"9 Mart günü İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu nun gözaltına alınıp ardından tutuklanmasıyla başlayan siyasi darbenin etkileri ülkenin dört bir yanında devam etmektedir. Bu hukuksuzluğa karşı başta üniversite grençleri olmak üzere toplumun birçok kesimi ses çıkarmış, bu siyasi darbeye karşı meydanları, kampüsleri, sokakları doldurmuştur. 24 Mart gününden başlayarak birçok üniversitede öğrenciler akademik boykotu örgütleyerek amfileri boş bırakıp meydanlara akın etmiştir. Anti-demokratik ve hukuksuz uygulamalara karşı her zaman mücadelenin bir parçası olan, her hak arama mücadelesinin içinde yer alan, biz eğitim ve bilim emekçileri ve sendikamız Eğitim Sen olarak bu mücadeleye kayıtsız kalamazdık, kalmadık da.
"Sendikamız siyasal iktidar ve yandaş medyası tarafından hedef gösterildi"
Merkez Yürütme Kurulumuzun aldığı karar doğrultusunda, Eğitim Sen'li akademisyenler olarak 25 Mart Salı günü üniversitelerde iş bırakarak öğrencilerimizin yanında yer aldık. Sendikamızın aldığı bu karar kamuoyuyla paylaşıldığı andan itibaren sendikamız siyasal iktidar ve yandaş medyası tarafından hedef gösterildi. Siyasal iktidarın elindeki yargı gücü kullanılarak bu karara ışık hızıyla soruşturma açıldı ve Eğitim Sen Merkez Yürütme Kurulu üyelerimizin tamamına hukuksuz bir şekilde 2 hafta ev hapsi cezası verildi. Ardından 26 Mart sabahında, Eğitim Sen İstanbul Üniversitesi temsilcimiz Levent Dölek, evi basılarak gözaltına alındı ve savcılık ifadesi bile alınmadan tutuklandı. Yine bu süreçte, iktidarın siyasal operasyon aracı olarak işlev gören yargı tarafından verilen kararlarla çoğu üniversite öğrencisi en az 301 kişi tutuklandı. Ülke çapında sayısı 2 bini bulan gözaltı işlemi yapıldı ve aralarında MYK üyelerimizin de olduğu onlarca kişi hukuksuz ev hapsi kararlaryla cezalandırıldı.''
Açıklamada, şu taleplerde bulunuldu:
''Sendikal faaliyet süs değildir ve anayasa ile güvence altına alınmış olan önceden izin almaksızın toplantı, gösteri ve yürüyüş yapma hakkına hem iktidar hem de yargı makamları saygı duymalıdır.
Tam da bu hakların kullanmını engellemeye çalışarak gözaltı, ev hapsi ve tutuklama kararlaryla hukuk çignenmekte, anayasal düzen ayaklar altına alınmaktadır.
Başta İstanbul Üniversitesi temsilcimiz Levent Dölek ve İstanbul 2 nolu şube üyesi arkadaşımız olmak üzere bütün tutuklanan yol arkadaşlarımız en kısa sürede serbest bırakılmalıdır.
Merkez Yürütme Kurulu'ndaki arkadaşlarımıza verilen ev hapsi cezalarından vazgeçilmeli, Eğitim Sen'e yönelik açılan haksız ve hukuksuz soruşturmalar son bulmalıdır. Sendikal faaliyet suç değildir! Bilimsel eğitimi savunanlar yargılanamaz! Eğitim ve Bilim Emekçileri öğrencileriyle omuz omuza dayanışmaya ve mücadele, emek ve demokrasi güçlerini, akademisyenleri ve öğrencileri bu hukuksuzluğa karşı ses çıkarmaya davet ediyoruz.''