Eğeitim-İş Yönetim Kurulu tarafından bugün yapılan açıklamada, Denizli’nin Çivril ilçesinin Akpınar Mahallesi'nde bulunan Süleymancılar tarikatına ait Kervansaray Erkek Öğrenci Yurdu’nda 12 yaşındaki bir öğrenciye belletmen Emre T. tarafından defalarca cinsel istismarda bulunulduğunun otaya çıktığına dikkat çekilerek, "cinsel istismarlara artık dayanamayan öğrenci, konuyu yurt müdürüne ilettiğinde ise 'unut' diye tembihlenmiş ve tarikatın başka bir yurduna gönderilmiştir. Tüm bu skandallar zinciri, artık yaşadıklarına dayanamayan küçük çocuğun kendini camdan atması ve olanları bir intihar mektubuyla anlatmasıyla ortaya çıkmıştır. Belletmen Emre T. gözaltına alınmıştır. Olayı kapatmaya çalıştığı ortaya çıkan yurt müdürü Murat Ç. hakkında da soruşturma başlatılmış, yurt mühürlenmiştir. Olayın hemen sonrasında ise kamuoyunu derinden sarsacak her skandalda olduğu gibi jet hızıyla olaya ilişkin yayın yasağı getirilmiştir. Oysa bu skandal, tarikat bataklığının sadece küçük bir parçası; sosyal devlet kavramını parçalayacak olan buz dağının sadece görünen kısmıdır" denildi. Açıklamada özetle şu görüşler dile getirildi:
"Skandalın hemen sonrasında bir heyet göndererek incelemelerde bulunan sendikamız, elbette ki hukuki sürecin de takipçisi olacaktır. Ancak şu anda dahi söylenecek şaşmaz bir gerçek vardır: MEB, bu olayın faillerindendir!
- MEB, bu ve benzeri skandallara, her önüne gelenin yurt ve eğitim kurumu açmasını sağlayan skandal yönetmelik değişiklikleriyle zemin hazırlamıştır. Eğitim-İş olarak resmi itirazlarımıza, uyarılarımıza rağmen yapılan bu düzenlemeler, yavrularımızın yakasına yapışmıştır.
- Söylemlerde çağdaşlığı, fiiliyatta ise gericiliği kimseye bırakmayan Bakanlık, tarikat ve cemaatleri göz göre göre eğitimin göbeğine sokmuştur. Tarikatların yasal maskesi niteliğindeki derneklerle art arda protokoller imzalanmış, bu protokoller tarafımızca yargıya taşınsa da her sene kapsamı genişletilerek tekrarlanmıştır. Öyle ki daha yakın zamanda cinsel istismar skandallarıyla toplumun vicdanında yara açan Ensar Vakfı, devlet okullarında "ahlak" dersi verebilir hale gelmiştir.
- Özel okullara teşvik üzerine teşvik veren MEB, metropollerdeki yoksul çocukları imam hatiplere, taşradakileri ise tarikatlara mecbur bırakmıştır. Aladağ faciasından sonra sunduğumuz raporlar dahi dikkate alınmamış, birçok ilçenin yurt ihtiyacı bilerek karşılanmamak suretiyle çocuklar tarikat yurtlarına yönlendirilmiştir. Yoksul köylerdeki çocukların, taşımalı eğitim garabeti nedeniyle ulaşım ve barınma sorunu çekmesini, ailelerinin bu konudaki çaresizliğini tarikatlar için fırsata çeviren Bakanlık, gelecek skandallara da kapı aralamıştır.
Eğitim-İş olarak altını çiziyoruz:
Bir devletin en büyük görevlerinden biri, vatanın evlatlarına eşit ve parasız eğitim hizmeti vermektir. Bu asli görevde tarikatlar, cemaatler, dernekler taşeron yapılamaz! Bu gerici politikalar düzeltilmeden skandalların önü kesilmeyecek, sadece trajedilerin adresi değişecektir. Bu ülkenin, bugün milyon dolarların konuşulduğu abes projelere değil, her bir yavrunun güvenle, devletin koruyucu kanatları altında eğitim alacağı bir düzene ihtiyacı vardır. Bugün en önemli proje, Atatürk'ün mirası ve ülkenin geleceği olan yavrularımıza güven inşa etmektir!
Eğitim-İş olarak Denizli'deki skandalı araştıran heyetimizin vereceği bilgileri rapor haline getirerek kamuoyuna (tüm yasaklara rağmen) duyuracağımızı, Aladağ'da olduğu gibi yargı sürecine müdafi olarak bu gerçekleri orada da dillendireceğimizi, konunun peşini asla bırakmayacağımızı ilan ediyoruz!"