"Darbeye karşı çıkmak, AKP'ye destek değildir"

"Darbeye karşı çıkmak, AKP'ye destek değildir"

31 Temmuz 2016 Pazar 21:02
1 5 Temmuz darbe girişimine karşı siyasi parti mitingleri sürecine HDP de eklendi. HDP en güçlü olduğu seçim bölgesi olan Diyarbakır'da onbinlerce kişinin katılımı ile dev bir miting düzenledi. Mitingde bir konuşma yapan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, 15 Temmuz’da darbesine karşı çıkmanın AKP’ye destek değil, demokrasiye destek olduğunu belirterek, çözüm sürecinin yeniden başlatılması görüşünü savundu. Demirtaş, "Dört bir yandan meydanlarda demokrasi nöbeti tutanlar bir kere de barış diye haykırsın. O nedenle birinci önerimiz tecrit bitmeli, İmralı sistemi kaldırılmalı. Çözüm şartlarını oluşturmamız lazım. Akbabalar bu ülkenin üzerinde dolaşmaya devam ediyor. Darbecilerin hevesi kırılmış değil. Fırsat bulurlarsa bundan kaçmazlar. Onun için Kürt sorunu ve yara kanamaya devam ettikçe bir şey değişmeyecek. Yaranız kabuk bağlasa da biri gelip kaşıyacak ve yine kanayacak. Bunun da sorumlusu sizlersiniz" dedi.
HDP, DBP, DTK ve KJA (Özgür Kadın Kongresi) tarafından Diyarbakır istasyon meydanında, "Darbelere karşı radikal demokrasi" adı altında düzenlenen mitinge, HDPEş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, HDP Milletvekilleri, DBP eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, DTK Eş başkanı Hatip Dicle ve on binlerce partili katıldı. Miting alanına alınanlar önce polis kontrol noktasında arandı, daha sonra HDP’nin görevlendirdiği görevliler tarafından aranarak miting alanına alındı. Polisin çevresinde sıkı güvenlik önlemi aldığı istasyon meydanındaki miting alanında sadece 1 PKK ve Irak Kürt yönetiminin kullanıldığı Kürdistan bayrağı ile 5-10 adet Öcalan posterinin açılması dikkat çekti. Polisin uyarısı ile tertip komitesi zaman zaman açılan poster ve bayrakların indirilmesi için anonslar yaptı. SADECE KÜRTLER DEĞİL, TÜM HALKLAR KAYBEDER Mitingde ilk konuşmayı yapan DBP Eş Genel Başkanı Sabahat Tuncel, çözüm sürecine vurgu yaptığı konuşmasında iktidarı uyardıklarını belirterek, "Krizin çözülmemesi durumunda kaosa gidileceğini defalarca söyledik. İktidarlar yanlıştan dönmek yerine Kürt halkına karşı düşmanlık yaparak çözüm masasını devirdi ve savaş masasını kurdu. Bu ülkenin askeri ve polisinin halkına zulüm etmemesi gerekir. Bu sadece batı için değil, Sur’da, Cizre’de, Gever’de katledilenler için de söylenmesi gerekiyor. Sayın Öcalan sürekli olarak hükümeti uyardı. Darbe dinamiğinin devreye girmesi halinde sadece Kürtlerin değil tüm Türkiye halklarının kaybedeceğini vurguladı, ancak dinlemediler. Bu kadar büyük öngörülere sahip birini tecrit etmekle daha büyük darbelere geçiş verilecektir. Darbelerin son bulması Sayın Öcalan’ın özgürlüğüyle sağlanacaktır. Gelin bu sesi duyun. Eğer darbelere karşıysanız Kürt halkının elini tutun diyoruz" dedi. KÖPRÜDEN ÖNCEKİ SON ÇIKIŞTAYIZ HDP İmralı heyeti üyesi Sırrı Süreya Önder ise, darbecilerin 15 Temmuz’da 2-3 saatliğine İstanbul ve Ankara’yı maruz bıraktığı bombardımana Sur, Cizre, Gever, Nusaybin, Şırnak aylarca maruz kaldığını belirterek, "Buna sesini çıkarmayanlar bu halkın yıkımının müteahhitliğine soyunuyor. Buradaki çanaktan yalak kapma peşindeler. Onlara da lanet olsun. Barışı katlettiler. Böyle bir halk bulunmaz. Tüm yaşanmışlıklara rağmen. Bir darbeye maruz kaldık, hayatını kaybedenlerin hepsini yad ediyoruz. Demokrasi mücadelemizde onların anısını da yaşatacağız. Ama kimse bu darbeye yaklaşık bir yıldır bölgenin maruz kaldığını dile getirmedi. Dile getirmek bizim, ayıkmak hükümetin işidir. Köprüden önceki son çıkıştayız. Biz sizi uyardık, yine uyarıyoruz. Bu halk demokrasi arzusuna sahip çıktı. Bugün de öyle. Ama siz bu halkın siyasi temsilcilerinin dokunulmazlıklarını kaldırıp, sivil siyasetçileri, yerel yöneticilerini zindanlara atıp, kayyım atama fantezileri kurup, bu kampanyayı yürütenlere dokunulmazlık getirdiniz. Ne ekersen onu biçersin demek bize yakışmaz" dedi. DARBEYE KARŞI ÇIKMAK AKP’YE DESTEK DEĞİLDİR Mitingdeki son konuşmayı yapan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da, darbelere "hayır hemen demokrasi istiyoruz" şiarıyla alanlarda olduklarını, nereye gideceğini bilen halkların özgürlüğüne en yakın halklar olduğunu söyledi. Demirtaş, "Amed halkı da öyle bir halktır. On binlerin vereceği mesajı herkesin iyi anlaması lazım. Türkiye 36 yıl sonra bir askeri darbeyle karşı karşıya kaldı. 36 yıl içinde de post modern darbelerle de karşılaştı. Darbenin ne olduğunu size anlatacak değilim. Kesintisiz bir darbe anlayışı devam ediyor. 1980’de darbe yapıldığında bu zihniyetin karşısında olduysak bugün de 15 Temmuz’da da karşı çıktık. 15 Temmuz’da darbeye karşı çıkmak AKP’ye destek değil, demokrasiye destektir. İzmir, İstanbul’da bunun için alanlardaydık. Ünümüzdeki haftada aylarda da tankına topuna güvenerek bir cunta anlayışa yine biz karşı çıkacağız. İktidar ne kadar zülüm uygularsa uygulansın biz darbeye karşı duracağız" dedi. Halkın iradesini ortaya koyan herkesin direnişinin meşru olduğunu söyleyen Demirtaş, konuşmasını şöyle sürdürdü: BU GÖNÜL BİRLİĞİNİ NEREYE TAŞIYACAĞIZ "Yaşamını yitirenlere başsağlığı diliyorum. Darbe zihniyetine karşı durmak demokrat olmak için şarttır. Sırf darbeye karşısın diye de demokratsın anlamına gelmez. Koşulsuz, şartsız birinci demokrasi savunuyorsan değerlidir. Biz darbeye de karşıyız ama diktaya da karşıyız. Halka dönük faşizme de karşıyız. Darbeye karşı olmak iyidir. Bu çok olumlu bir durumdur. Bu gönül birliğini nereye taşıyacağız. Bu önemlidir. AKP’nin yeni rejimi ele geçirme ve daha güçlü çıkarma fırsatçılığını yaparsa tarihi fırsatı da kaçırmış olur. Biri Türkiye’yi darbeyle yola koyacak. Biri de demokrasiye sokacak. Bu yollardan hangisinin seçileceği açıktır. Darbe önlenmişse o zaman hakikatın yoluna girmek için alanlardayız. Darbeye karşıyız ama AKP’nin politikalarına da ey valla diyemeyiz. Bu alanların sesine kulak verilmesi gerekir. İzmir’de, İstanbul’da Amed’te 10 binler alanları doldurmuş durumda. Demokrasi şölenini 50 kanalla yayınlıyorsunuz. HDP’nin mitingini bir saniye vermiyorsunuz. Sevsinler demokrasi şöleninizi. Siz bunu görmeyebilirsizin, başınızı deve kuşu misali kuma gömebilirsiniz. Ama her defasında gümbür gümbür karşınıza çıkan HDP oldu. Kürt halkı hiçbir şey istemiyor gibi yapmaya çalışıyorlar. Devlet yapılanması çoğulcu demokrasiyi taşıması lazım. Devlet kimsenin malı değil, hepimizin ortak malıysa kimsenin malı olamaz. Hepimizin malı olmak zorunda. Böyle yapılırsa vatandaşla devlet arasında güçlü bir aidiyat oluşur. HDP’nin Mecliste kurduğu Demokratik Cumhuriyet Komisyonu devreye girmeli. Bu şansı beraber kullanalım. Barış, özgürlük beraber inşa edelim." BİZE İŞKENCE YAPANLARA İŞKENCE YAPMAYIN HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, kamu görelilerinin işten atıldığını, masum olanların hakkaniyete göre ayrılması gerektiğini, kendilerinin bundan çok çektiğini de ifade ederek, "Cemaatin yaptıklarından dolayı çok kişi tutuklandı. Gazını, jopunu yedik. Cemaat bunların destekçisi ve mütefikleriydi. Devran döndü bak nerelere geldik. Adalet herkese lazım. Bize işkence yapanlar var aralarında. Onlara da işkence yapmayın. Basit bir kinle hareket edemeyiz. Bu nedenle işten atılan gerçekten darbeciyse cezalandırılsın. Kendi adamlarını AKP’lileri alıp diğerlerini alırsa yine darbe mekaniği işlemiş olacak. Bizi anlayan bir zihniyet var mı çok emin değilim. Ortak makul bir devlet aklı yoktur. Çıldırmış panik halinde bir akıl var Ankara’da. Ülkeyi nasıl çözüme götürecek bilmiyoruz. Neyse ki HDP var" diye konuştu. Diyarbakır meydanında çağrı yaptıklarını söyleyen Selahattin Demirtaş, şöyle dedi: AKBABALAR ÜLKE ÜZERİNDE HALA DOLAŞIYOR
"Bu kadar zulmünüze rağmen dim dik ayaktayız. Şu akan kanın durması için bu çağrıları yapıyoruz. Çözüm ve masa dediğimiz en erdemli yoldur. Bunun yolunu da defalarca açıkladık. Öcalan’ı esir tuttukça bu yol açılmaz. En kararlı duruşu ortaya koymuş bir halk önderine tecrit uygulayarak çözüm sağlayamazsınız. Bir gerçekliği söylüyoruz. Bunların hepsi barış çağrısıdır. Kuru gürültü değildir. Dört bir yandan meydanlarda demokrasi nöbeti tutanlar bir kere de barış diye haykırsın. O nedenle birinci önerimiz tecrit bitmeli. Aile Avukat gidip bir görüşme yapsın değil, İmralı sistemi kaldırılmalı. Çözüm şartlarını oluşturmamız lamız. Akbabalar bu ülkenin üzerinde dolaşmaya devam ediyor. Darbecilerin hevesi kırılmış değil. Fırsat bulurlarsa bunda kaçmazlar. Onun için Kürt sorunu ve yara kanamaya devam ettikçe bir şey değişmeyecek. Yaranız kabuk bağlasa da biri gelip kaşıyacak ve yine kanayacak. Bunun da sorumlusu sizlersiniz. Bu ülkenin çocukları bizim için değerlidir. Üzerindeki kıyafet değerli olduğu belirlemez, general, korucu, polis, asker, gerilla olsa ana evladıdır ve çok değerlidir. Ne dirisine ne de ölüsüne saygısızlık edemeyiz. Peki biz bu insanları savaşsın da biz siyasetçiler sonuca bakalım dersek bu kandan birinci derece sorumlu oluruz. Bu vebali asla üstelenmedik üstelenmeyeceğiz de. Öleceksek ölelim biz siyasetçiler ölelim ama çözüm olalım, çözüm bulalım." BİZ OHAL’İ YAŞADIK, KİMSE YAŞAMASIN HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, bölgedeki bir çok kentte yaşanan operasyonları yöneten komutanların darbeci olarak tutuklandığını hatırlatarak, "Biz bunları anlattıkça bize saldıranlardan bari biri çıkıp özür dilesin. Belediyelerin araçlarını askeryenin önüne atmışlar. Malatya Belediyesi askeri kışlanın önüne hendek kazmış. Hani hendek ihanetti. Her canlının kendini savunması meşrudur. Bir çimeni koparın bakın kendini savunması vardır. Bugün ortaya çıkan tablo budur. Türkler ve Kürtler inşallah birbirini daha iyi anlar. Yıllarca OHAL ile büyüdük. Biz yaşadık kimse yaşamasın. Allah düşmanımıza bile göstermesin. Hala bu halk sokaklarda barış diyorsa. Bunun kıymetini bilin. Sizler en zor zamanlarda çözümün yollarını ortaya koydunuz. Siz bütün kapalı kapıları açabilirsiniz. Sokaklar demokrasinin inşa edildiği alanlardır. Cumhurbaşkanı daha önce sokakları meşru görmedi. Dolandı dolaştı sokağa muhtaç kaldı. Sandıkta hile olur, kandırma olur. Ama sokakta olmaz. Sokak hakikatın fotoğrafıdır" dedi.

Son Güncelleme: 31.07.2016 21:02
Anahtar Kelimeler:
DiyarbakırHDPDemirtaş
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.