Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satırbaşları şu şekilde:
"ESAD REJİMİNİ GETİRİYORSUNUZ"
"Libya'da da, İran'da da cumhuriyet vardı. Bizim rejimimizle onlarınki aynı mı? Suriye anayasasını kopyaladık getirdik. Bu teklifle tıpa tıp benzer olduğunu ortaya koyduk. Hem Esad'a karşıyız diyip o rejimi getiriyorsunuz. Biz hiçbir zaman Esad rejimini savunmadık. Biz sadece ve sadece başka bir ülkenin iç işlerine müdahale etmeyi doğru bulmadık. Hep bunu söyledik. Suriye'de demokratik haklar ihlal ediliyorsa BM'de çıkın konuşun.
BM Güvenlik Konseyi uluslararası hukuka uygun müdahale ederseniz sorun yok. Siz gizli kapaklı silah gönderirseniz yakışmaz. Bizim söylediğimiz bu. Türkiye üzerinden bütün cihatçı grupları Suriye'ye göndermek doğru değil. Niye şimdi ABD'ye düşmanlar? Bir devleti yönetenler 3 adım sonrasını göremiyorsa o devleti felakete sürüklerler. Bunların geldiği nokta da o. Bir ülkedeki başkanın değişimini umut ya da umutsuzluk olarak görebilir misiniz? Siz ülkenizi yönetemiyorsunuz demektir. Trump ne yapacak umut bağladılar"
"ESAD'IN 2 TANE KOLTUK DEĞNEĞİ KALDI DİYEN BEN DEĞİLDİM"
"Suriye hava sahasının ne kadar güçlü olduğunu bilmezseniz Türkiye'yi dış politikada batağa sürüklersiniz. Bu yüzden bataklığa saplandık. Türkiye'yi oradan çıkarmanın yolu Esad'ı kabul etmekti. Ettiler. Bunun liderlikle falan alakası yok. Çıkıp da Esad 2 tane koltuk değneği kaldı 15 gün sonra gidecek diyen ben değildim, Davutoğlu da değildi. O söylüyordu. Davutoğlu Başbakan olmadan adım bile atmazdı. Oturacak tek başına dış politika mı belirleyecekti Davutoğlu? Diğer bakanlıkları yok mu saydılar? Devlette liyakat sistemini ortadan kaldırırsanız çöker. Devlet çökmüş durumda. Türkiye gerçek anlamda devleti koruyabilseydi bu tablolar olmazdı zaten"
"DEVLETİ ZOR AYAĞA KALDIRIRSINIZ DEDİM"
"Saray'a gidince 'liyakatı bozduğunuzda devleti zor ayağa kaldırırsınız' dedim. Ben bürokrasideyken Başbakan'la tartışırdım. Doğruları yanlışları söylerdim. Kimse de itiraz etmedi. Bürokrat olarak artıyı eksiyi söyleriz siyasetçi kararını verir. Siyasetçi ilerde hataya düştüğünde 'beni neden uyarmadın?' diyemez. Devlet emekliye maaş vermem diyemez zaten. Emeklilik yaşını 65'e çekmelerine rağmen."
"AKILCI POLİTİKALAR ÜRETMEK LAZIM"
"Hayır denirse referandumda değişen bir şey olmaz. Cumhurbaşkanı, Başbakan ve parlamento yerinde kalır. Geçmişte nasıl gidiyorsa benzer şekilde yolumuza devam ederiz. Terör konusunda ciddi bir mücadele olursa devletin güvenlik güçlerinin önlerindeki engeller kaldırılırsa akılcı bir politikayla terör bitirilebilir. Akılcı politikalar üretmek lazım. Muhalefet oalrak desteği vermeye hazırız. Burada Ortadoğu'da IŞİD konusunda El Nusra konusunda Türkiye'nin arasına çok net mesafe koyması lazım. İçeride de bu konuda mücadele lazım. Bunların internet siteleri yerleri yurtları dernekleri vardı. Bütün bunların hepsi biliniyor. İzleniyor da. En son Beşiktaş'taki saldırıda canlı bombanın minibüste çekilmiş fotoğrafını Başbakan'a gösterdim. Demek ki izleniyordu. Oraya kadar gelmesi bir sorun olduğunu gösteriyor. İstihbarat CHP'yi izliyor. Sen git terörle mücadele et bizimle ne uğraşıyorsunuz. İstedikleri kadar dinlesinler."
"AL MAAŞI SALLA BAŞI"
"Bu seçim parti seçimi değil ki. Bu seçim bir rejimin demokrasinin oylanmasıdır. Benim için olduğu kadar rakibim için de önemlidir. Demokrasiyi yaşatacak mıyız, yaşatmayacak mıyız asıl sorun budur. AK Parti için de de MHP içinde de bu kadar da olmaz diyenler var. Siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır. Demokrasi yoksa siyasi partiler de yok. Kaldırmıyor ancak fiilen işlevsiz hale getiriyor. Parlamento var. Hükümet programını okuyacak. İsterse okumaz. Güvenoyu isteyecek mi? Hayır istemiyor. Sayıyı çıkarıyorsun 600'e diyorsun ki 'al maaşı salla başı' diyorsun. Otur kardeşim yerine ben kanun çıkarırım senin önüne gönderirim mühürü basarsın. Vatandaş Meclis'e gelmeyecek bundan sonra. AK Parti'nin Uşak milletvekili diyelim sorunu çıktı. Meclis'e geliyor. Sorunu çözülür ya da çözülmez. Yeni düzenleme çıkarsa hiç Meclis'e gelmeyecek. O zaman ben bu milletvekilini niye seçtim? Beştepe'de seçilenlerin hiçbirisi milletvekili değil."
"BAKANLAR HAKKINDA GENSORU DA İŞLEMEYECEK"
"Hangi milletvekili kaç sefer gidip cumhurbaşkanı ile görüşecek. Danışmanlar seçimle mi geldi? Seçimle gelen birisi seçimsiz birisine mahkum ediliyor. Bu milli iradenin gaspıdır. Bana oy veren vatandaş derdimi çöz diyor. Ona gitme kardeşim diyorsun. Hükümet programı dahi sunmuyorum. Bakanlar hakkında gensoru da işlemeyecek. Arzu ediyorsan araştırma önergesi verebilirsin. Bakan yolsuzluk yaptı, cumhurbaşkanı yardımcısı yolsuzluk yaptı gensoru veremeyeceksiniz. Böyle bir Meclis olabilir mi? Vatandaş buraya niye gelsin?"
"CESARET EDİP BENİ ÇIKARAMIYORLAR"
"Ben AK Parti'nin kontrolünde olan televizyon kanallarına çıkmak istedim. Gazetecileri siz bulun dedim. İstedikleri soruyu sorabilirler. Cesaret edip beni çıkaramıyorlar. Dolayısıyla sorulan her soru başımın üstüne. Keşke diğer siyasi liderlerle bir araya gelebilsek oturup anlatabilsek"
"FETÖ'YÜ DEVLETE YERLEŞTİREN BİZ DEĞİLİZ"
"FETÖ'yü devlete yerleştiren biz değiliz. Yargıtay'a 160 FETÖ'cü hakim tayin edenler onlardı. Şimdi yine suçlu biz oluyoruz. Vali, kaymakam, emniyet müdürü siz yaptınız. Devletin her tarafına yerleştirdiniz. Sanki biz atadık da biz suçluyuz. Biz suç şahsidir dedik. Kişiyi suçluyorsan götürürsün mahkemeye cezaya verirsin. Ama karısının suçu yoksa onu niye sokağa atıyorsunuz? Hayatları boyunca CHP'ye oy vermiş değiller ama demokrasiyi savunuyorsak bizim net bir çizgide olmamız lazım. PKK kime saldırdı? Bana saldırdı. PKK'yı savunuyor diyorlar. Bir fotoğraf var PKK'lıların cenazesine katıldılar diye. Tahir Elçi'nin cenazesine katılan arkadaşlarımız. Bunu montajla sosyal medyada yayınladılar"
"DAVUTOĞLU 'BOMBALAR PATLADI OYUMUZ ARTTI' DEDİ"
"Güvenlik güçleri şurada teröristler var diye yazı yazıyor. Vali dokunmayacaksın diyor. Teröriste yardım yataklık değil mi? Vergi topluyorlar göz yumuyorsunuz. Mahkeme kurup adalet dağıtıyorlar. Bu teröre yardım yataklık değil mi? Şehirlerde patlayan bombalar eğer bunları görmezden gelirseniz kendini büyükşehirde de gösterecektir. Şehrin göbeğinde eğitim yapıyorlar. Biz buna itiraz ediyorduk. Böyle bir devlet olmaz diyorduk. Davutoğlu 'bombalar patladı oyumuz arttı' dedi. Numan Kurtulmuş alsın o yazıyı okusun. Nasıl oldu da oyunuz arttı? Tarihsel gerçekler bu tür olaylar gündeme gelince güç merkezine kayar insanlar."
"ZIRHLI ARACA BİNMİYORUM"
"Zırhlı araca binmiyorum. Biz siyasetçiyiz. Sürekli arabanın içinde değiliz ki. Bazen vatandaşın dükkanındayız, gideriz gezeriz. Suikast yapacak adam istediği zaman yapar. Otobüsün üstünde konuşurken kurşun geçirmez camların arkasında mı duracağız? Araba duruyor garajda. Gün olur harman olur. Koşullar zorunlu kılar binersiniz ancak şu anda öyle bir koşul görmüyorum"
"HDP İLE ORTAK HAREKET ETMEDİK"
"HDP ile ortak hareket etmedik hiçbir zaman. İktidar böyle göstermek istiyor. Milliyetçi olanlar Türkiye'nin bölünmesine karşı olurlar, bayrağa sahip çıkarlar. Hiç kimse unutmasın bizim altı okumuzdan bir tanesi milliyetçiliktir. Başkanlık gelmezse Türkiye bölünür diyen zihniyetten kurtarmak istiyoruz. Türkiye'yi bölünmekten kurtarmak istiyorsanız gelin hep beraber mücadele edelim. Hiçbir zaman anayasanın ilk 4 maddesi değişsin demedim. Ama onlar değişsin diyorlar. MHP'nin tabanında ciddi bir rahatsızlık var. Ama ben şundan kesinlikle eminim. Ülkesini seven birliğini ve bütünlüğünü savunan herkes bu anayasa değişikliğine hayır diyor. Bu kadar açık ve net. Ülkücülerle de konuşuyoruz, onlar da düşüncelerini söylüyorlar. Dünyamız farklı olabilir ama ülkemizi sevme konusunda beraberiz."
"DİN ADAMLARIYLA BİR TOPLANTI YAPTIM"
"AK Parti erime sürecine girmiştir. İşsizlik var, yönetim durmuş vaziyette, 7-8 milyona ulaştı işsizlik, dolar aldı başını gidiyor. Bir kısmı oy veriyor ama artık yeter diyor. Sen bakanlık istedin verdik, başbakanlık, cumhurbaşkanlığı, araba, uçak verdik. Yeter artık diyor. Bıktık diyor. Geldiğimiz nokta bu. O açıdan eğer bir eksiğimiz varsa oy alma konusunda bizdedir vatandaşta değil. Eksik şudur. Yeteri kadar gitmedik, onların dilinden konuşmadık. Önyargılar var ama bunlar kırılabilir. Siz eğer samimiyseniz bütün bu önyargıları kırabilirsiniz. Din adamlarıyla bir toplantı yaptım. Tamamı CHP'yi böyle bilmiyorduk dediler. Bu bizim kabahatimiz."
"ZAMAN VE DAHA FAZLA ÇALIŞMAYA İHTİYACIMIZ VAR"
"7 Haziran seçim bildirgemiz Türkiye'nin en iyi bildirgesiydi. Beklediğimiz oyu alamadık hayal kırıklığıydı. Bu güven birden bire değişmiyor. Bize yönelik olan bazı algıları kırmak çok zor. Birebir insanlarla oturup konuşmanız lazım. Bunu yıkmanız lazım. Bunun için de zamana ihtiyacımız ve daha fazla çalışmaya ihtiyacımız var."
"ADALET DUYGUSU YOK OLDUYSA DEVLET AYAKTA KALAMAZ"
"Bir kişi devletin yapısıyla bu kadar oynayabilir mi? Biz bugünün anayasasını yapmıyoruz ki. Vatandaş sandığa giderken bütün bunları düşünmek zorundadır. İnsanlar bir kişiye hayran olabilirler, koşulsuz olarak itaat edebilirler. Ne kadar doğru yanlış tartışılır. Her yerde vardır bu. Aktörü de çok severler, nefret ederler. Bunlar insanın doğasında olan şeylerdir. Ama devlet öyle değildir. Devlet duygularla değil akılla yönetilir. Devleti devlet yapan adalettir. Adalet duygusu yok olduysa devlet ayakta kalamaz. O yüzden adalet mülkün temelidir deniyor. Bu bir seçim değil. Sonuçta milletin tercihine saygı duyacaksınız. Yapılan değişikliğin hangi sonuçları doğuracağını anlatmak zorundayız. Kapalı kapılar ardından anayasa görüşülüyor. Televizyonda sadece kavgalar verildi. Hangi gerekçeyle kavga ettiler? Onlar yok. Referandum sürecinde medyaya büyük görev düşüyor. Vatandaşın bilgilendirilmesi lazım."
"EGEMENLİK BİR KİŞİYE VERİLEMEZ"
"Referandumdan 'Evet' çıkmayacak, 'hayır' çıkacak. Bu ülke bu kadar sahipsiz değil. Yine kendi Meclis'lerine sahip çıkacaklardır. 15 Temmuz'da ne dedik? Egemenlik milletindir. Bu çıkarsa egemenlik milletin değildir. Milletin sağduyusuna güveniyorum. Millet neden egemenliğini başkasına temsil etsin? Egemenlik bir kişiye verilemez. Bir kişi bütün milleti temsil edemez. Böyle kalacağından eminim. Tersi çıkacağını düşünmüyorum"