Boğaziçi Üniversitesi'ne Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından atanan rektör Melih Bulu tartışmaları sürerken üniversiteye yine Cumhurbaşkanı kararnamesi ile yeni iki fakülte kurulması infiale yol açtı.
Akın Atalay Twitter hesabından söz konusu kararlarla ilgili önemli hukuki bilgiler paylaştı. Atalay'ın açıklamaları şöyle:
"Dünkü (6 Şubat 2021) Resmi Gazete’de yayımlanan 3518 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararıyla, 2809 sayılı Yükseköğretim Kurumları Kanununun ek 30. maddesine göre Boğaziçi Üniversitesi bünyesinde Hukuk Fakültesi ve İletişim Fakültesi kurulmasına karar verilmiştir.
Acaba bir Cumhurbaşkanlığı kararıyla fakülte kurmak mevcut hukuk düzeninde mümkün ve geçerli bir idari işlem midir? Bu işlemin yasal dayanağı var mıdır?
Cumhurbaşkanlığı kararında yasal dayanak olarak belirtilen 2809 sayılı Kanunun ek 30. maddesi yürürlükte midir?
Fakültelerin nasıl kurulabileceğine ilişkin tek hukuk normu anılan bu kanun mudur? Bu konuda başka bir hukuk normu var mıdır? Varsa, oradaki düzenlemede ne denilmektedir?
Bu sorulara bir cevap olması bakımından kanaatimce şunları aktarmak gerekiyor.
Fakültelerin nasıl kurulacağı konusunda hem 2547 sy Yükseköğretim Kanununda (Md.5/f), hem de 2809 sy Yükseköğretim Kurumları Kanunun ek 30. maddesinde düzenleme yapılmış. Birincisinde açıkça “kanunla kurulur” diyor. Diğerinde “Cumhurbaşkanı fakülte kurmaya yetkilidir” diyor.
Görüldüğü gibi aynı konuda birbiriyle çelişen iki farklı yasal düzenleme, hukuk normu var.
Aynı konuda yasa normları arasında çatışma ya da birbirine zıt hükümler olursa hukukta çözüm yolu şöyle belirlenir:
1- Normlar hiyerarşisi gereğince üstte (üstün) olan mevzuat, altta olan mevzuatı ilga etmiş (yürürlükten kaldırmış) sayılır. Örneğin Anayasa yasadan, yasa yönetmelikten üsttedir. Ama bazen eşit hukuki statüdeki iki düzenlemenin birbiriyle çeliştiği durumlar söz konusu olabilir. İki ayrı yasada, aynı konuda iki farklı yasal düzenleme olabilir. Bu durumda ise sonraki tarihli olanın önceki tarihli olanı, özel kanunun genel kanundaki düzenlemeyi yürürlükten kaldırdığı kabul edilir. Bu hukuk ilkelerini Boğaziçi Üniversitesindeki iki fakülte kurulması işlemine uygularsak karşımıza şöyle bir durum çıkıyor.
Cumhurbaşkanının kararıyla fakülte kurulabileceğine dair 2809 sayılı yasanın ek 30. maddesi 700 sayılı KHK ile kanuna eklenmiş. 700 sayılı KHK 7 Temmuz 2018 tarihli Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş. Fakültelerin ancak kanunla kurulabileceğine dair 2547 sy kanunun 5/f maddesi ise 703 sayılı KHK ile kanuna eklenmiş. 703 sayılı KHK 9 Temmuz 2018 tarihli Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş.
Görüldüğü gibi fakülte kurulmasına ilişkin iki farklı ve çelişkili düzenleme de normlar hiyerarşisine göre eşit düzeyde olan KHK ile yapılmış düzenlemelerdir. Burada üst normun alt normu yürürlükten kaldırması söz konusu değildir. Keza her iki kanun arasında genel kanun özel kanun ilişkisi olduğunu söylemek de pek mümkün değildir. Bariz olan husus, sonraki tarihli (9/7/2018) normun öncekinden (7/7/2018) iki gün sonra yayımlanan 2547 sayılı kanunun 5/f maddesindeki düzenleme olduğudur.
Buna göre, fakülte kurulmasını Cumhurbaşkanının kararıyla mümkün kılan yasa normu, fakülte kurulmasının ancak kanunla olabileceğini düzenleyen sonraki tarihli yasa normuyla yürürlükten kaldırılmıştır.
Belirtilen bu hukuki durum karşısında, Boğaziçi Üniversitesine iki yeni fakülte kurulmasına dair Cumhurbaşkanlığı kararının geçerli ve yürürlükte bir yasal dayanağı bulunmamaktadır.
Anayasaya göre idarenin bütün işlemleri yargı denetimine tabiidir. Eğer bu iki fakültenin kurulmasına dair idari işlem (CB kararı) ilgililerce idari yargıda iptali dava edilirse, normal olarak yasal dayanağı bulunmadığından iptali gerekir. Hukukun gereği budur.
Her ne kadar, yargının bağımsızlığı, tarafsızlığı, yargı kararlarının uygulanması konularında ülkemizin durumu aşikar ise de Boğaziçi Üniversitesi mensuplarının hukukuna sahip çıkma iradesini göstermek için konuyu idari yargıya taşıması sorumluluğu olduğunu düşünüyorum."