Muğla’nın Bodrum ilçesinde birinci derece doğal ve arkeolojik sit alanı olan Aspat Kalesi ve Kilisesi’nin bulunduğu bölgede ÇED raporu almadan kanal, marina ve milyon dolarlık villalar yapıp satan şirkete Danıştay "dur" dedi. Mimarlar Odası Bodrum Şubesi'nin 2018’de açtığı davada; Danıştay 6.Dairesi valiliğin 'ÇED Raporu Gerekli Değildir' kararını iptal etti.
Muğla’nın Bodrum ilçesinde birinci derece doğal ve arkeolojik sit alanı olan dünyaca ünlü Aspat Kalesi ve Kilisesi’nin bulunduğu bölgede ÇED raporu almadan kanal, marina ve milyon dolarlık villalar yapıp satan şirket için valiliğin verdiği 'ÇED gerekli değildir' kararı Danıştay'dan döndü. Mimarlar Odası Bodrum Şubesi'nin 2018’de açtığı davada, Danıştay 6.Dairesi valiliğin kararını iptal etti.
Davayı takip eden avukat Mehmet Çilsal, Danıştay 6. Dairesi'nin kararının ellerine yeni ulaştığını belirtti. Kararı değerlendiren Çilsal, şu ifadeleri kullandı:
“Çok geç gelen adalet, ne yazık ki tarih ve tabiat katliamını eski hale getirmiyor. Karya’nın antik Termerası, Bizans’ın Strobilosu, Osmanlı’nın Sıravolos’u olan günümüzün Aspatı’na çok yazık olmuştur. Davayı kazandık diye sevinemiyoruz bile. Anthaven projesine ilişkin İdare’nin vermiş olduğu birinci 'Çed Gerekli Değildir' Kararı’nın iptali için Mimarlar Odası Bodrum Şubesi'nin Temmuz 2018’de açmış olduğu davaya, Danıştay 6.Dairesi 12.10.2021 tarihli kararıyla son noktayı koydu."
DANIŞTAY DURDURMA TALEBİNİ REDDETMİŞTİ
Davaya bakan Muğla 2. İdare Mahkemesi'nin 24 Aralık 2020'te ÇED’i iptal ettiğini; davalı tarafın temyizi üzerine dosyayı inceleyen Danıştay 6’ncı Dairesi'nin, Muğla 2. İdare Mahkemesi’nin kararını haklı bularak temyiz talebini reddetiini hatırlatan Çilsal, şöyle devam etti:
"İdare’nin, kesinleşmiş mahkeme kararlarını uygulamaması suçtur. Mahkeme kararlarını uygulamayan sorumlu ve yetkili idareciler aleyhine ayrıca ceza davası açılabilir. Çünkü hukuka uygun olmayan bir proje idari bir karara dayanarak gerçekleştirilmiş, ruhsatlar verilmiş, kat irtifakları tesis edilmiş, satışlar gerçekleştirilmiş, tapular verilmiş ve hatta yaklaşık bir senedir proje sahasında varlıklı bir topluluk hayatı başlamıştır. Her biri yaklaşık 2 milyon Euro’luk yazlık konutlardan müteşekkil bir mahalle-site oluşmuştur. Hal böyleyken, Danıştay’ın kesinleşmiş kararı hiçbir işe yaramamaktadır.
"KIYI VE DENİZ ALANLARI BETONA GÖMÜLECEK"
Mevzuatın sahanın eski, ilk haline getirilmesi gerektiği yönünde olmasına rağmen fiiliyatta bu uygulanmamaktadır. Dolayısıyla İdare’nin mahkeme kararını yerine getiremediği bir ülkede hukuk devletinden söz edemeyiz. Siyasiler (yasa koyucu), yargı kararlarının icrası hakkında İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda bazı değişiklikler yapmazsa, ülke genelinde kangrene dönüşen bu hukuk garabeti düzelmez. Aksi halde görgüsüz, hukuk tanımaz sermayedarlar ve emir kulu bürokratlar yüzünden yakın bir gelecekte cennet ülkemizin güzelim kıyı ve deniz alanları, doğal ve arkeolojik sit alanları, ormanlar ve diğer korunan alanları acımasız biçimde betona gömülecektir.”