Sosyalist Enternasyonal Başkan Yardımcısı CHP'li Umut Oran, Başbakan Binali Yıldırım'ın açıkladığı teşvik paketine ilişkin değerlendirmeler yaptı. Başbakan Yıldırım'a, "Doğu - Güneydoğu paketinizin başarılı olmasını yürekten diliyorum, ancak eksik attığınız adımlar var" diye seslenen Oran, 2008'den beri toplanmayan Ekonomik ve Sosyal Konseyin toplanması ve bölgedeki işadamları, sosyal çevreler ile TBMM’nin de dahil edileceği yeni bir kalkınma ikliminin yaratılması önerilerini yaptı. Oran'ın yazılı açıklaması şöyle:
"Başbakan bugün Doğu ve Güneydoğu’ya yönelik bir teşvik paketi açıkladı. Doğu ve Güneydoğu’daki 23 ili kapsayan teşvik paketi ile yatırımcılara 35 milyar dolarlık destek vaat ediliyor. Paketin içeriğinde bölgeye yapılacak yatırımlara verilecek cazip teşvik ve destekler yer alıyor. Bu sayede bölgenin cazibe merkezi haline getirileceği, yatırımların, istihdamın hızla artırılacağı öne sürülüyor.
AKP hükümetleri yıllardır durmadan paket açıklıyor. Hepsinde çok cazip teşvik ve destek unsurları yer alıyor. Ancak uygulamaya bakıldığında teşvik paketleri ile vaat edilen üretim, yatırım ve istihdam artışı bir türlü gerçekleşmiyor. Zaten durmadan yeni paket açıklamaları bir önceki paketin işe yaramadığını teyit ediyor. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz: Bugüne kadarki teşviklerin sonuçları ortada.
AKP, ülkede demokrasiyi, hukuk devletini ve buna bağlı olarak güveni ve yatırım ortamını yok etmiştir. Demokrasiden, hukuk devletinden uzaklaşma, yatırımcıyı caydıran bir tabloya yol açmıştır. Bugün ekonomide ciddi bir durgunluk yaşanıyor, piyasalarda para dönmüyor, karşılıksız çek ve protestolu senetlerde patlama yaşanıyor, ülkeye sermaye girişleri durma noktasında, yatırım planları erteleniyor. Ekonomisinin geldiği tıkanma noktasında yatırımlarda, sanayi üretiminde, ihracatta sert düşüşler yaşanıyor. İşsizlik almış başını gitmiş durumda. Hukuksuzluk, tek adam yönetimi ve keyfilik ülkeye güveni bitirmiş. Belirsizlik ortamında bankalar, kat kat teminat gösterseler bile yatırımcıya, esnafa, KOBİ’ye kredi kullandırmıyor. Ülke yatırımcısı, yatırımlarını başka ülkelere kaydırıyor.
Hükümet inandırıcılığını yitirmiştir. Ne kadar cazip teşvik paketleri açıklarsa açıklasın, ülkede demokrasiyi, hukuk devletini yeniden tesis edip, belirsizliği ortadan kaldırmadığı, herkesin önünü görebileceği bir ortamı yaratamadığı sürece kâğıt üzerindeki bu teşvik vaatleri yatırımları harekete geçiremeyecek, ekonomiyi canlandıramayacaktır.
Başbakan bölgedeki 23 ilde 67 bin konut, Batman, Diyarbakır ve Malatya'ya 3 yeni stadyum yapılacağını söylüyor: 10 yıllık Yatırım diye sundukları inşaat ve rant... İktidarları boyunca devlet eliyle gayrimenkul rantları yaratarak ekonomiyi inşaatla döndürmekten başka bir şey bilmeyen AKP’nin bu politikası da çoktan tıkanmıştır.
Başbakan bölgenin temel kalkınma dinamiğinin tarımda olduğunu ve bu alana güçlü teşvikler vereceklerini söylüyor. AKP iktidarı dönemine baktığımızda, bunun tam da tersini yaptıklarını görürüz. Bir bölgesel kalkınma planı olarak başlanan GAP’ta, bölgeye doğrudan katkısı olmayan baraj yapımları ile sudan üretilecek elektriğe öncelik verilip, bölgeyi asıl kalkındıracak sulama projelerinin ihmal edildiğini görüyoruz. GAP’ı, bölge için kalkınma projesinden çok Batı için enerji yatırımına dönüştürdüler. GAP’ta öngörülen sulama şebekesinin ancak % 17,3’ü tamamlanabildi ve 1,8 milyon hektar arazinin sadece % 20’si sulanabiliyor. Bölge kalkınmasına önemli katkı yapacak olan sulama yatırımları ve genel olarak GAP’ın gecikmesi, teröre uygun zemin yaratan olumsuz sosyoekonomik koşulların devamına yol açmıştır. Bunca yıldan sonra uyardığımız bu konuyu nihayet gördüler ve bu eksiği gidermeye çalışıyorlar. Bölgede mülkiyet eşitsizliği had safhada, ancak bu haliyle bölgede tarıma verilecek teşvikler de daha çok büyük toprak sahiplerinin işine yarayacak, sosyal yapıyı iyileştirmeyecektir.
AKP, 2002’de 'sıfır' noktasından alıp, izlediği yanlış ve tutarsız politikalarla ayrılıkçı terörü zirveye çıkardığı Doğu ve Güneydoğu’da 14 yılda yapmadığını, yapamadığını şimdi nasıl yapacak? 2005 sonrası dönemde AB müzakere süreçlerinin başlamasının etkisiyle Türkiye’ye dış yatırım yağarken, yerli yatırımcının en aktif olduğu yıllarda Doğu ve Güneydoğu’ya götüremediği yatırımları, AB’den ve dünyadan tümden dışlandığımız, güveni tümden yitirdiğimiz, herkesin yarın ne olacak, nerede bir büyük patlama, bir terör olayı yaşanacak korkusuyla yaşadığı bu dönemde mi götürecek?
Doğu-Güneydoğu içinde tüm ülke için çözümün; yatırımları, üretimi, istihdamı artırmanın, kalkınmanın ve büyümenin adresi birinci sınıf demokrasidir.
Türkiye’nin ‘ama’sız, ‘fakat’sız üretmeye ihtiyacı var, istihdam ve ihracat odaklı sektörel kümelenmelerle bölgesel kalkınma hikayesini bir an evvel başlatmak lazım. Ve artık ihracatımızın içerisindeki teknoloji ürünleri oranında, 20 yıl öncekiyle aynı seviyede olduğumuz bu makus tabloyu değiştirmek lazım. 20 yıl önce Türkiye gibi Çin’in ihracatının da ancak yüzde 5’i ileri teknoloji idi bugün biz hala yüzde 5’le yerimizle sayıyoruz, Çin ise yüzde 25’lere ulaştı. Sonuçta;
- Bu paketin bölgede yatırım, üretim ve istihdamı artırma konusunda kayda değer bir katkısı olmayacaktır. Bu da öncekiler gibi süslü vaatler içeren, tamamen göz boyama amaçlı bir pakettir.
- Siyasal istikrarı, güveni sağlamak, demokrasiyi, hukuk devletini onarıp ekonomide kötüye gidişin önüne geçmek ve halka iş ve aş yaratacak yatırımların önünü açmak, üretim ve istihdam artışını sağlamak için Türkiye’nin acilen yeni bir yönetim anlayışına ve toplumsal mutabakata ihtiyaç vardır.
- Bu paket daha çok yıllardır ihmal edilen sosyal kalkınmayı içeriyor, ekonomik kalkınmanın gerçekleşebilmesi içinse ekonomim aktörleriyle bir toplumsal mutabakat gerekir. Bölgeye gidecek çalışacak insanlarla mutabakat sağlanarak, yeni bir hikaye yazılması lazım.
- Buradan Sayın Başbakana da bir çağrıda bulunuyorum: Doğu Güneydoğu paketinizin başarılı olmasını yürekten diliyorum ancak eksik attığınız adımlar var. 2008’den beri toplanmayan Ekonomik ve Sosyal Konseyi lütfen artık acilen toplayınız. Daha önce işlemeyen 5 paket hazırladınız, bunun akıbeti de öncekilerle aynı olmasın. Bölgedeki işadamları, sosyal çevreler ve TBMM’nin de dahil edileceği yeni bir kalkınma iklimini yaratınız.
Son Güncelleme: 05.09.2016 14:21