CHP Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak, Hükümetin 2009 yılında döviz geliri olmayan şirketlerin dövizle borçlanmasının önünü açmasının sonuçlarının bugün görüldüğünü ifade etti.
O günden bu yana özel sektörün artan döviz borçları nedeniyle kurdaki her dalgalanmada ciddi zararı ettiğine dikkat çeken Öztrak, “Başbakanının ‘Dolardan bize ne; dolsa ne olur, dolmasa ne olur?’ dediği Ekim ortasından bu yana şirketlerin kur farkı zararı 80 milyar TL oldu. Bu parayla 10 tane Yavuz Sultan Selim Köprüsü yapılır” diye konuştu.
TBMM Genel Kurulu’nda Ekonomi Bakanlığı Bütçesi üzerinde konuşan CHP Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak, 14 yıllık AKP iktidarının sonunda Türkiye’nin tarihinin en ciddi yönetim kriziyle karşı karşıya kaldığını ifade etti. Dini siyasette kullanma geleneğinden gelen kadroların kurduğu koalisyonun, 14 yıldır ülkeyi yönettiğini ifade eden Öztrak, Hükümetin yanlış politikaları nedeniyle ortaya çıkan her sorunda “kandırıldık” demesini eleştirdi. CHP’li Öztrak özetle şunları söyledi:
ÜLKE SEVR KOŞULLARINA GERİ DÖNDÜ
14 yıl istikrar türküleriyle Türkiye’yi tek başına yöneten bu iktidar, şimdi ülkeyi ancak OHAL’le yönetebiliyor. Hükümetin bazı üyeleri bu durumu, “Birinci Dünya Savaşı’ndan bu yana karşılaşılan en sıkıntılı dönem” olarak tarif ediyor. Bu Lozan Anlaşması’nı beğenmeyen kadroların, güzel ülkemizi bugün yeniden Sevr koşullarına getirdiklerinin itirafıdır.
BORÇ MİLLETE YÜKLENDİ
Ekonomi iflas etti. Bunu Cumhurbaşkanı, “Tulumbada su bitti” diyerek tüm dünyaya ilan etti. Peki, tulumbada su neden bitti? İktidar, göreve geldiği dönemde küresel piyasalara sel olup akan dolarları kalıcı sandı. Borç olarak gelen Dolarları har vurup harman savurdu. Ülkeye hazmedebileceğinin üzerinde dolar girmesine göz yumdu. TL aşırı değerlendi, ihracatçı cezalandırıldı, ithalatçı sevindirildi. Cari açık rekorlar kırdı. Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısının övündüğü gibi devletin borcu ülkenin gelirine oranla 39 puan düştü. Ama vatandaşın ve şirketlerin borcu aynı dönemde 60 puan arttı. Borcu devletin sırtından aldınız, milletin sırtına bıraktınız.
BİR GECEDE YÜZDE 20 ZENGİNLEŞTİK
CHP’li Öztrak, TÜİK’in açıkladığı revize edilen son milli gelir rakamlarıyla ilgili olarak da şu değerlendirmelerde bulundu:
Tulumbada su bitince iktidar, müflis tüccar gibi eski defterleri karıştırmaya başladı. TÜİK bir kalem oynattı, Türkiye bir gecede yüzde 20 daha zengin oldu. Tasarruf sorunu falan kalmadı. Meğer bugüne kadar yanlış veriler üzerinden yanlış politikalar üretip boş yere milleti bunaltmışsınız. Yoksa burada da mı kandırıldınız?
SARAY RAKAMLARA MÜDAHALE Mİ ETTİ?
Cumhurbaşkanı, Muhtarlar Toplantısında çıktı: “TÜİK verileri açıklandığında ekonominin gayet iyi olduğu görülecek” deyiverdi. Anlaşılan bu rakamları millet görmeden Saray gördü. Şimdi ben soruyorum: Saray bu rakamlara müdahale etti mi? Saray’ın bu açıklaması TÜİK’in rakamların toplanması, işlenmesi ve yayımlanması konusundaki bağımsızlığına büyük bir gölge düşürmüştür.
ALLAH ETMESİN, BAŞINIZA BİR ŞEY GELMESİN
Hatırlatayım. Yunanistan, istatistiklerini AB standartlarına uydururken verilerle oynayan istatistik kurumu yöneticileri bugün hapis cezasıyla yargılanıyor. Brezilya’da ise önceki Cumhurbaşkanı Rousseff, bütçe açığını gizlemek maksadıyla bütçe istatistiklerine müdahale ettiği için azledildi. Allah etmesin, sizin de başınıza bir şey gelmesin diye sizi şimdiden uyarıyorum.
BÜTÇE HAKKINA SAYGISIZLIK
Yine bu revizyonla şu anda önümüzdeki 2017 Bütçe Tasarısının dayandığı milli bütçe tahmin raporu ve Orta Vadeli Program da geçerliliğini yitirdi. Yapılan, Meclis’in bütçe hakkına ciddi bir saygısızlıktır.
SICAK PARACILARIN İNSAFINA KALDIK
16 Haziran 2009’da Resmî Gazete’de yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararıyla, döviz geliri olmayan şirketlere de dövizle borçlanma imkanı getirildi. Bu kararnameden sonra Türkiye’de şirketlerin döviz borcu hızla arttı. 2009’da 67 milyar dolar olan Türk şirketlerinin net döviz borcu bugün 213 milyar dolara çıktı. Benzer ekonomiler liginde artış hızı olarak Çin'in ardından ikinci sıraya geldik. Bu nedenle dünyanın en kırılgan ekonomileri arasına girdik. Sıcak paracıların insafına kaldık. Peki, bu kararnamenin altında kimlerin imzası var: Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, dönemin Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ve dönemin Maliye Bakanı Mehmet Şimşek.
O PARAYLA 10 TANE YAVUZ SULTAN SELİM KÖPRÜSÜ YAPILIR
Bu borçlar nedeniyle Başbakanının “Dolardan bize ne; dolsa ne olur, dolmasa ne olur?” dediği Ekim ortasından bu yana şirketlerin kur farkı zararı 80 Milyar TL oldu. Bu parayla 10 tane Yavuz Sultan Selim Köprüsü yapılır.
ÇIKIŞ YOLU
Bu sıkıntılı günlerden kurtulmak için hemen yapılması gerekenler şunlardır: İlk olarak OHAL’i bir an önce kaldırın, TBMM de ortak akılla, mutabakatla yasaları çıkaralım. Karşı karşıya kaldığımız vahim sorunları geniş bir uzlaşmayla, hukuk çerçevesinde aşalım. 2014 yılından bu yana yaşanan fiili Başkanlığın, ülkeyi ne hale getirdiği de ortadadır. İkinci adım olarak, rejim tartışması ve referandum projesi derhal rafa kalkmalıdır. Üçüncü adım AB çapasını sağlamlaştırmaktır. Bu, Türkiye’nin uygar ve medeni bir mahallede adres sahibi olmasına ve ülkeye duyulan güvenin artmasına hizmet edecektir. Tıpkı 2004-2007 arasında görüldüğü gibi Türkiye’nin risk primini düşürecektir. AB’nin Türkiye’ye karşı elbette hataları vardır. Ancak sorunlar, müzakereler kesilerek değil, konuşarak çözülmelidir. Dördüncü adım olarak mevcut iktidara güven kalmamıştır. Güveni sağlamak için yeni ve tüm ulusun içine sinecek bir uzlaşmaya ihtiyaç vardır. Kısa dönemde bunlar yapılırsa ekonominin ateşi düşer. Eğer bunları bu Mecliste başarabilirsek ülkeyi içine düşürüldüğü Sevr koşullarından hızla çekip çıkarır, milletten de hak edilmiş bir hayır duası alırız.
Son Güncelleme: 14.12.2016 11:59