CHP Genel Başkan Yardımcısı Çetin Osman Budak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “yatırımlarını erteleyenler, ekonomimize saldıranlarla aynı saftadır” sözlerinin, iş dünyasına tehdit niteliğinde olduğunu belirterek, “Ekonomiye Hükümetin teşvik paketi yetmedi, Cumhurbaşkanı tehdit paketi açıklıyor. Ekonomi tehditle, emirle değil güvenle işler. Çare; demokrasi, hukuk, bağımsız yargı içeride ve dışarıda barıştır” dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak, yaptığı yazılı açıklamada, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Bu kritik dönemde yatırımlarını, projelerini, gayretlerini erteleyen herkes, benim nazarımda, ekonomimize saldıranlarla aynı saftadır” sözlerine tepki gösterdi. Ekonominin kendi dinamikleriyle işlediğini ve işleyeceğini kaydeden Budak, AKP Hükümetlerinin iç ve dış politikadaki büyük hataları nedeniyle Türkiye’nin bugün sıkıntıya düştüğüne dikkat çekti. Turizmde, ihracatta ciddi gerileme ortaya çıktığını, güven endeksinin 63.3 gibi en düşük düzeylere indiğine dikkat çeken Budak, “Ekonomi hesap sistemi değişikliğine rağmen üçüncü çeyrekte yüzde 1.8 küçüldü. Turizmde 10 milyon düzeyinde turist kaybı var. Döviz ve büyüme beklentileri hep olumsuz. Karşılıksız çek ve protestolu senet tutarı rekor kırıyor. KOBİ kredilerinde takibe düşme oranı yüzde 5’lere çıktı. Böyle bir ortamda iş dünyası, bırakın yeni yatırımı, mevcut yatırımlarını koruma derdinde. Günü kurtarma derdinde” dedi.
Demokrasinin en önemli göstergelerinden birinin girişim özgürlüğü olduğunu kaydeden Budak, “Ülkeyi yönetenlerin görevi, girişimcinin özgürce yatırım yapabileceği ortamı hazırlamaktır. Bugün böyle bir ortam yok. Ekonomiyi bu noktaya getiren kim? 14 yıldır ülkeyi kim yönetiyor? 14 yıldır yapısal reformlar yerine, betona yatırım yapan AKP hükümetleri değil mi? Şimdi hiçbir sorumlulukları yokmuş gibi, iş dünyası hedef gösteriliyor, iş dünyası tehdit ediliyor. İş dünyası, eleştiren herkes ve muhalefet düşmanlaştırılıyor. Hükümetin ekonomiye teşvik paketi yetmedi, Cumhurbaşkanı tehdit paketi açıklıyor. Tarafsız Cumhurbaşkanı konumundayken, bu tutumda olan bir anlayışın, sınırsız yetkili cumhurbaşkanı olduğunda neler yapabileceğini herkesin iyi değerlendirmesi gerekir. Baskıyı, ötekileştirmeyi, çatışmayı, tehdidi, şantajı, hakareti politika olarak benimsemiş bir anlayışla; özgürlükçü, eşitlikçi, demokratik bir anayasa yapmak üzere masaya oturmak mümkün mü? ” dedi.
EKONOMİ BASKIYLA-ŞANTAJLA DEĞİL DEMOKRASİYLE BÜYÜR
Dünyada risk ve belirsizliklerin arttığı bir sürece girildiğini kaydeden Budak, başta başkanlık girişimi olmak üzere Türkiye’deki tartışmaların da bu kırılganlıkları arttırdığına dikkat çekti. Budak, “Ülke kötü yönetildiği zaman, istikrarsızlık olduğu zaman ekonomi bozulur. Türkiye zor bir süreçten geçiyor. Bu süreci en az hasarla atlatmanın yolu, içerde birlik ve bütünlüğü korumaktır. Ayrışmayı, kutuplaşmayı değil uzlaşmayı ön plana çıkarmak gerekir. Ucube bir başkanlıkla milli seferberlik olmaz. Ucube bir rejim değişikliği, Türkiye’yi bütünleştirmez. Her alanda büyük hatalar yapıldı. Bu kadar zafiyet olursa turizm de olmaz, sanayi de olmaz, üretim de olmaz, ihracat da olmaz. İnsanlar kendini huzurlu hissetmeli ki alış veriş yapsın, yatırım olsun, üretim olsun. Ekonomisi güçlü gelişmiş ülkelerin tamamında güçlü bir demokrasi var. Nitelikli, çağdaş bir eğitim var. Özgür düşünce, özgür üniversite var. AKP ve MHP’nin teklifinde bunlar var mı? Hayır. Tek ve sınırsız yetkili hem de partili bir Cumhurbaşkanı, çare olarak sunuluyor. Dikta rejimi huzur getirmez. Çare hukuk devleti, daha fazla demokrasi, daha fazla özgürlük, içeride ve dışarıda barıştır. Çare özgür düşünce ve özgür üniversitedir” diye konuştu.