Düşünsenize sınava girmediği ve kriterlerini yerine getiremediği için okul müdür yardımcısı bile olamayan kişiyi genel müdür yapabiliyorsunuz. Yani istediğiniz kişiyi istediğiniz üst düzey eğitim yöneticiliği görevine getirebiliyorsunuz. Bunun pek çok dezavantajı vardır. Öncelikle kritere bağlı atamadığınız için bu kişiler sizin sözünüzden çıkmamak için başarılı işler yapmayabilirler, tek amaçları yerlerini garantilemek için kendilerini atayan iradenin rasyonel ya da irrasyonel emirlerini yerine getirmek olabilir. Durum böyle olunca insanlar bir yerlere gelmek için siyasi otoriteye yakınlık, belediye başkanına yakınlık, belirli sendikalara yakınlık veya belirli kişilerle yakınlık ilişkilerine girebilirler. Gerçek eğitim emekçileri de doğal olarak bu tablo karşısında demoralize olacaklardır ve ne yaparsam yapayım nasıl olsa bir yerlere gelemem diye tükenmişlik sendromu yaşayıp öğrenilmiş çaresizlik içine gireceklerdir.
Diğer taraftan öğretmenlik yapmamış bir okul müdür yardımcısı nasıl ki sınıfı tanımadan müdür yardımcılığı yapamayacaksa, okul müdürlüğü yapmayan bir şube müdürü ilçe eğitim teşkilatını, ilçe müdürlüğü yapmamış biri il eğitim teşkilatını, il müdürlüğü yapmamış biri de daire başkanlıklarının, daire başkanlığı yapmamış biri de genel müdürlüklerin iç işleyişini bilemez ilgili makamların makam arabalarını ve özlük haklarını bilmenin haricinde. MEB’in her kademedeki eğitim yöneticilikleri ve buralarda görev yapan kişiler mutlaka biri birinden değerli ve önemlidir. Ama siz buralara liyakate, hiyerarşiye, uzmanlığa ve üst kriterlere uygun atamalar yapmazsanız eğitim gemisi çöker ve herkes altında kalır. Bu tip nedenlerden dolayı da Cumhurbaşkanının defalarca ifade ettiği üzere ülkemiz eğitimde istediği hedeflere ulaşamadı.
Ülkemizin Geleceğini Elbette Ki MEB Oluşturacak!
Eğitim yöneticileri, eğitim seviyeleri, hizmet esasındaki başarıları vb. kriterler ön plana çıkarılarak atanmalıdır. Okul müdürlüğü yapmayan şube müdürü, şube müdürlüğü yapmayan ilçe müdürü, ilçe müdürlüğü yapmayan il müdürü, il müdürlüğü yapmayan daire başkanı, daire başkanlığı yapmayan genel müdür olamamalıdır. Ayrıca MEB üst düzey daire başkanlığı ve genel müdürlük gibi teknik kadrolara gelen kişiler geldikleri birimlerin teknik ve uzmanlık özelliklerine sahip olmalıdırlar. Çünkü MEB’in ülkemizin geleceğini oluşturma, geliştirme ve yönlendirme adına çok önemli görevleri bulunmaktadır. MEB işte bu görevlerini ancak nitelikli insan kaynağı ve yönetimi ile gerçekleştirebilir. Yani güçlü Türkiye’ye giden yollardan biri MEB’in insan gücü planlaması, insan kaynağı seçme ve yerleştirmesidir yani MEB’in insan kaynakları politikalarıdır. MEB’in insan kaynakları politikaları bütün bir ülkenin geleceğine yön verecek değerdedir.
MEB’de Nasıl Bir İnsan Kaynakları Politikası?
MEB bütün il ve ilçelerimizde örgütlü bir yapıdır. Ayrıca yurt dışında eğitim müşavirliği, eğitim ataşeliği ve temsilcilik düzeyinde örgütlenmeler yapıyor. Bu örgütlenmeler MEB’in açıkladığı son istatistiklere göre örgün eğitimdeki 17 milyon 319 bin 433 öğrenci ileilgilenmek zorunda ve bu örgütün yine son istatistiklere göre 1 milyon 5 bin 380 öğretmeni var. MEB işte bu kadar büyük ve önemli bir organizasyon. Bu rakamlardan da anlıyoruz ki MEB bütün Türkiye’yi doğrudan ve dolaylı olarak ilgilendiren kurumlardan birisidir. Bu nedenle MEB’in insan kaynakları politikaları çağdaş yönetim ve hukuk anlayışına uygun olmak zorundadır. Bu politikalar; insan gücü planlamasını, personel seçme ve yerleştirmeyi, eğitim ve geliştirmeyi, kariyer planlamasını, performans değerlendirmesini, ödeme, koruma, disiplin ve ayırma işlevlerini kapsamalıdır. Bakanlığımız insan kaynakları anlamında kısa, orta ve uzun süreli planlamalar yaparak, en sağlıklı personel seçme ve yerleştirme süreçlerini kullanarak göreve en uygun personelleri seçmelidir.
Yaşam boyu eğitim ilkesinden hareketle MEB çalışanları işe yerleşmeden emekliliğe kadar olan süreçte eğitim ve geliştirme ihtiyaçları doğrultusunda sürekli eğitimlere tabi tutulmalıdır. Tüm çalışanları kapsayan kariyer planlaması sürecine tüm çalışanların katıldığı bir model uygulanmalıdır. Bu kariyer planlamasında performans değerlendirmeler ön plana çıkarılmalıdır ve bu da adil ve teşvik edici bir şekilde maaşlara da yansıtılmalıdır. Ülkemizin geleceğini oluşturma, geliştirme ve yönlendirme anlamında en önemli bakanlığımız olan MEB eğitim bürokrasisini ve insan kaynakları politikasını çağdaş dünya standartlarına uygun olarak hukuk ve liyakate dayalı bir şekilde yönlendirmelidir. Bu kadar öğrenciyi ve aileyi yani tüm Türkiye’yi ilgilendiren İRFAN ORDUSU MEB, sahip olduğu personel ve öğretmen gücünü sağlıklı bir eğitim bürokrasisi ve insan kaynakları politikasıyla taçlandırılırsa mucizeler yaratır.
@sahin_aybek
Eğitimci Yazar