CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan birkaç defa bütün tarafların katılımı ile acilen Milli Eğitim Şurası toplanması gerektiğini ifade ettiler. Kemal Kılıçdaroğlu’nun ilgili çıkışı şu şekildeydi: “Devlet, akılla yönetilir. Ortak akılla yönetilir. Eğer, bir karar alacaksanız, oturur bakarsınız; şu geldiğimiz hale bakın. Her bakan değiştiğinde sınav sistemi değişiyor. Her bakan değiştiğinde sistem değişiyorsa; o sistem milli değildir. Bakanlığın adı Milli Eğitim Bakanlığı, nasıl bir milliyse, sınav değişiyor, bakan değişiyor, sınav sistemi değişiyor. Kesinlikle; bütün tarafların katılımı ile Milli Eğitim Şurası toplanmalı. Akıl, akıldan üstündür.” Yine, CHP sözcüsü Bülent Tezcan da şu şekilde ifade etmişti, acilen bir Milli Eğitim Şurası toplanmasının gerekliliğini: “ Daha önce de söyledik, eğitim bir gece söylenen bir ifadeyle, sonu belirsiz bir maceraya terk edilemez. Bugün hiç kimse ortaöğretimde, liselerde, üniversitelerde ne olacağını bilmiyor. Yetkililer dahi bilmiyorlar ne yapacaklarını. Bir gecede, TEOG’u kaldırıyorum deyip; ondan sonra sistemi buna nasıl uydururuz telaşı, çabası, anlamsızlığı yerine, paydaşların katılacağı bir Milli Eğitim Şurası yapalım, dedik.” Ana muhalefet partisinin liderinin ve parti sözcüsünün ısrarla acilen toplanmalı dediği Milli Eğitim Şuraları nedir, ne işe yarar?
Milli Eğitim Şuraları Eğitimimizi Yönlendiren En Önemli Organizasyonlardır
Milli Eğitim Bakanlığı’nın yaptığı çalışmalar, büyük oranda eğitim şuralarında tartışılmış konulardır. Tavsiye niteliğinde kararların alındığı şuralarda, tüm taraflar, eğitimle ilgili görüşlerini dile getirir ve eğitimle ilgili olarak bir ortak akıl oluşturulmaya çalışılır. Bilimsel ve politik gerekçelere dayanan eğitim şuralarındaki temel amaç; eğitim sistemimizin sorunlarına bilimsel ve idari danışmanlık yaparak; çözüm önerileri üretmektir. Milli Eğitim Bakanı tarafından toplantıya çağırılan şuralar, danışma organı niteliğinde olduğundan; burada alınan kararlar ancak Milli Eğitim Bakanı’nın tasdikiyle kesinleşir. Bu toplantılarda alınan kararlar bakanlıkça uygulanmazsa; bu kararlar temenniden öteye gidemez. Milli Eğitim Bakanlığı’nın eğitimimiz adına çözümler ürettiği en yüksek danışma organı olması açısından şuralar, eğitim tarihimiz içinde önemli bir yere sahiptirler ve eğitim tarihimiz boyunca da bu şuralarda alınan kararlar, eğitim politikalarımızın oluşturulmasına ciddi etkilerde bulunmuştur.
Mesele; Nasıl Bir Şura Toplanacağı ve Burada Alınan Kararların Uygulanıp Uygulanamayacağıdır
Milli Eğitim Şuralarının toplanması çok önemli olduğu gibi; daha da önemli olan, nasıl toplanacağı; yani tüm paydaşların burada temsil edilip edilemeyeceği, kararlar alınma aşamasında akla ve bilime dayalı bir ortak iradeyle kararlarının alınıp alınamayacağı, alınsa bile sonrasında bu kararların aklı, bilimi, liyakati merkeze alan bir irade tarafından istikrarlı bir şekilde siyaset, partiler ve sendikalar üstü bir devlet eğitim politikası olarak uygulanıp uygulanamayacağıdır. Yoksa eğitim tarihimizi incelediğimizde, eski şuralarda eğitimimizin sorunlarını çözecek çok güzel kararlar alınmış; ama sonuç itibariyle ya bu kararlar hiç uygulanmamış, ya çok geç uygulanmış ya da uygulanan bazı kararlar daha meyveleri bile görülmeden bir iki yıl içinde rafa kaldırılmıştır. İlk eğitim şurasının yapıldığı 1939 yılından günümüze sonuncusu 2014 yılında olmak üzere 19 tane eğitim şurası yapılmıştır. Eğitim şuraları 78 yıllık tarihiyle, eğitim sistemimize yön vermişlerdir. İlk eğitim şurası 1939 yılında toplanmış olsa da Atatürk’ün savaşın ortasında bile eğitime çok önem vererek topladığı 16 Temmuz 1921 tarihli Maarif Kongresi ve sonrasında 1939 yılına kadar toplanan heyet-i ilmiyeler, şuraların müjdecisidir. 1923, 1924 ve 1925 (1926) olmak üzere üç defa heyet-i ilmiyeler toplanmıştır.
Yaptırım Gücü Olmadıktan Sonra Eğitim Şuralarını Toplamanın Bir Anlamı Yoktur
Eğitim şuraları tarihimiz bize şunu göstermiştir. Çok büyük emekler verilerek yapılan şuralar, birer rapor olarak raporlar çöplüğündeki yerini almaktadır. Çünkü şuralar sadece danışma organı olarak görülmektedirler. Yine, şuraları yapan bürokratlar, dönemin siyasilerince getirildiğinden; bilim ve akıl yerine şuralara siyaset etkisi hakim olmuştur. Ve son olarak da; eğitimin şuralarının demokratik bir yapıda yapılmamış olduğunu söyleyebiliriz. Şura üyelerinin büyük çoğunluğunun seçimle değil atamayla gelmesinden; veli, öğretmen ve öğrencilerin şuralarda sadece sembolik olarak temsil edilmesi, şuraların anti demokratik yönleridir. Yani; CHP liderinin ve parti sözcüsünün acil toplanmalı dediği Milli Eğitim Şurası, acil toplansa bile, yukarıda saydıklarımız dikkate alınmadığı sürece, toplanan şuralar göstermelik, Milli Eğitim Şurası toplanmalı önermesi de popülizmden ve kolaycılıktan öteye geçmeyecektir. Ve yine şuraların, eğitim sistemimizin hafızası olduğunu düşündüğümüzde; bu tip şuralara, tüm kesimlerden ve eğitimi bilenlerin çağrılması özel bir önem arz etmektedir. Hemen ya da sonra toplanabilecek bir Milli Eğitim Şurası’nda Sayın Bakan İsmet Yılmaz’ın dikkat etmesi gereken en önemli nokta; gerçekçi, uygulanabilir ve bilimsel bir şura olmasıdır. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin…
@sahin_aybek
Şahin Aybek
Eğitimci Yazar