İskenderun körfezi, halihazırda Demirçelik-Metal-Metalurji-çimento,kimya ve tekstil gibi farklı endüstri kollarından havaya, suya ve toprağa salınan kirleticiler yer altı ve yüzey su kaynaklarının aşırı kullanımı ve çevresel unsurların baskısı sonucu biyolojik çeşitlilik ve ekosistemler üzerinde oluşan olumsuz etkiler nedeniyle ciddi bir çevresel tehdit altında olmakla birlikte, Adana-Hatay-Mersin gibi çevre illerde şimdilerde Petro-Kimya tesisleri de kuruluş-izin- inşaat çalışmaları başladı.
Bölgemizdeki kümülatif kirliliğe bir çeltik daha atma yolunda ilerliyorlar.
Plastik sektörü için kritik bir madde olan polipropilen, otomotiv,inşaat,ilaç ve sağlık sektörü dahil olmak üzere hemen her alanda kullanılıyor.
Türkiye polipropilen dış ticaretinde hem miktar hem de değer bazında büyük oranda dış ticaret açığı veriyor.
Polipropilen ( PP ) dış ticaret açığı son 5 yılda miktar bazında yılda ortalama % 6,9 artarken değer bazında da yılda ortalama % 0,7 düşmüş ve 2015 yılında 1,9 milyon tona ve 2,6 milyar tona ulaşmıştır.
Türk Plastik Sanayicileri Araştırma Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV)’nın 2016 yılında hazırladığı Türkiye’nin polipropilen raporuna göre iç tüketimin yılda ortalama % 5 artacağı varsayımına göre 2020 yılında Türkiye’nin polipropilende % 96 oranında ithalata bağımlı olacağı ifade edilmekte yani polipropilen’ tüketiminin yüksek oranı ithalattan karşılanmakta olduğunu anlıyoruz.
Hal böyle olunca büyük sermaye şirketleri proje bazlı devlet yardımları veya Özel Endüstri ihtisas bölgesi statüsü kapsamında özellikle Doğu Akdeniz de yatırımlarına hız verdiler.
Mersin İli, Akdeniz İlçesi, Karaduvar Mahallesi Mevkii’nde, ve Hatay İli Erzin İlçesi Aşağıburnaz mahallesi, Gaziçiftliği mevkiinde Polipropilen Üretme tesisleri kurulmak isteniyor, daha doğrusu çalışmalar başladı.Çed yönetmeliği gereği mevzuata uygun şekilde yapılması gereken HKT yapılamadı, arbedeler yaşandı ancak ÇED Nihai kararları askıya çıktı…
Teknoloji Bakanı geçen yıl bölgeye yapmış olduğu gezide;
"Ceyhan, Mersin ve Hatay bölgesi diyebileceğimiz bu bölgeler, Türkiye'nin önümüzdeki dönemde özellikle cari açık verdiği alanlarda, ülkeye önemli kazanımların getirileceği yatırımların yapılacağı bölgeler olacak.
Biliyorsunuz petrokimya alanında Türkiye 15 milyar dolara yakın cari açık veriyor. Sadece polipropilende Türkiye'nin verdiği cari açık 1,5-2 milyar doları buluyor.
Biz özellikle bu devasa yatırımların bu dönemde önünü açtık. Şimdi artık temellerin atılma zamanları geliyor. Biz de projeleri çok sıkı bir şekilde takip ediyoruz."
diyerek beyanatlarını sıraladılar.
Projelerin ÇED dosyalarında Türkiye’de polipropilen ithalatını azaltmak amaçlanırken, polipropilen üretimini sağlayabilmek için de fazla miktarda propan gazı ithal etmenin önü açılıyor.
Hal böyle olunca cari açığın miktarı değilde polipropilen yerine propan ithalatına evrilerek konusu değişmiş oluyor.
Bölgemizin en önemli sorunu zaten fosil yakıt kullanımı sonucunda salınan gazlar ve oluşturdukları seragazı etkisiyle meydana gelen çevre sorunlarıdır.
Yani İskenderun Körfezi hali hazırda çeşitli kirleticilerin etkisi altında olup ayrıca açık denizlerden gelen kirliliğin yanısıra körfezde yapılacak yeni bir yatırımın kümülatif olarak ek katkı koyacağı kirliliği de kaldıracak durumda değildir.
Körfezdeki hava hareketleri sonucunda Erzindeki narenciye bahçelerine ve tarım alanlarını nasıl olumsuz etkilendiği, faaliyette bulunan Termik santrallerin bacasından çıkan zehirli gazlardan kaynaklanan asit yağmurlarının Erzindeki narenciye bahçelerindeki narenciyeleri dalında çürüttüğü ortadayken Türkiyenin Narenciye üretiminin yaklaşık % 20’ ye yakın bir oranda bölgemizden kaynaklanan söz konusu bu tesislerin bölgenin tarımına, meyve bahçelerine, deniz suyuna ve hava kirliliği hususunda yaratacağı olumsuz etkiler açıktır.
Hali hazırda yeterince kirli havaya sahip olan Doğu Akdeniz bölgesinde yer alan Hatay, Adana ve Mersinde denizden esen hakim rüzgarlarında etkisiyle daha fazla kirletici ve tehlikeli gazlara maruz kalınması olasıdır, bu da sağlık etkileri açısından bölge insanı için oldukça tehlikelidir.
Projelerin planlanan uygulama alanının yakın çevresinde yine ağır endüstriyel formdaki başka faaliyetlerin olması, ilgili alanın çevresindeki su kaynaklarının aşırı kullanımı arttıracak ayrıca çevresindeki alanları habitat olarak kullanan kuş, balık, deniz kaplumbağası ve diğer deniz canlıları için risk teşkil etme potansiyeli taşıyacaktır.
TC Devletinin Anayasası 56.madde de; Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir der,
Denizlerimizde kirliliği artırıp, balık popülâsyonunu olumsuz etkileyerek balıkçılık sektörüne zarar verebilecek balıkların bünyesinde mikro plastik miktarını da artırarak tüketicilerin sağlığını tehdit edeceği kaygısyla dünyanın en iyi Jumbo Karidesinin çıktığı İskenderun körfezinde, Caretta carettaların üreme alanı olan Erzin Burnaz sahilleri boyunca canlı yaşamının yararına olmayan bu projelerden vazgeçilmesi canlı yaşamı için paha biçilmez bir katma değere eşdeğerdir.
(İskenderun Çevre Koruma Derneği Başkanı, Mali Müşavir Nermin Yıldırım Kara)