Çocuklara karşı işlenen suçlar, çocukların ihmali son günlerde gündeme sık sık gelmeye başladı… Çocuk istismarı nedir, çocuk ihmali nedir sorgulanmaya, popüler anlamda tekrar tanımlanmaya başlandı… Nelerin çocuklara karşı işlenen suçlar olduğu tekrar toplumsal bellekte yer etmeye başladı. Tam da bu zamanlarda çocuklara karşı işlenen suçlarda hadım, idam gibi ceza türleri gündeme geldi. Ardından zina tartışması başladı… Şimdi de gündemde çocuklara karşı işlenen cinsel saldırı suçunda 12 yaş sınırı getirilmek istenmektedir.
12 yaş sınırı neden konuluyor? Buna dair tartışmalar yapılmakta… Önce idam, hadım, zina tartışmasına 12 yaş sınırı da eklendi… Oysa biz hukukçuların çokça yakındığı cezaların yetersizliği ya da cezaların olmaması değil kanunların uygulanmaması idi. Ülkemiz insan hakları ve çocuk hakları ile ilgili sözleşmelere imza attığı gibi ulusal mevzuatında da uyumlulaştırma çalışmalarını yapmaktadır. Buna rağmen neden yasaların uygulanmadığı ya da uygulansa da fail lehine kararlar ya da durumların yaratılması tartışılmamaktadır.
Ülkemizin imzaladığı çok sayıda sözleşme vardır. İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi, İstanbul Sözleşmesi, Lanzarote Sözleşmesi, Avrupa Sosyal Haklar Bildirgesi, BM Çocuk Hakları Bildirgesi bunlardan bazılarıdır. Uluslararası metinler, imzalayan devlete belli taahhütler yüklemektedir. Ülkemiz de imzaladığı ve yürürlükte olan bu sözleşmeler için belli taahhütlerde bulunmuştur.
İstanbul’da bir devlet hastanesinde 115 hamile kız çocuğu vakası sonrası İstanbul Valisi 15 yaşından küçük hamile kız çocuğu vakalarının derhal adli makamlara bildirilmesi gerektiğini ancak 15 yaşını doldurmuş kız çocuklarında ise çocuğun rızası kavramını ileri sürünce kamuoyu bir ara karışmıştı. Oysa Türk Ceza Yasası madde 104 reşit olmayan bir çocuk ile cinsel ilişkiye girmenin suç olduğu düzenlemişti. Ancak bu suçtan ceza verilmesi şikâyetin yapılması ile yapılacak yargılama sonucu mümkündü. Ne yazık ki Ceza Yasamızdaki reşit olmayanla cinsel ilişki suçunda şikâyete tabilik sanki rıza varmış anlamını çıkarmakta idi. Bunları tartışırken 12 yaş sınırı geldi.
12 yaşını doldurmamış çocuklara işlenen cinsel suçlarda ağırlaştırıcı hükümlere yer verileceği ifade edildi. Oysa Ceza Yasamızda madde 103’teçocukların cinsel istismarı suçunda 12 yaş altındaki çocuklar için ağırlaştırıcı hüküm mevcuttur. Bu durumda çok sayıda soru aklımıza gelmektedir; 12 yaşın üstündeki çocuklara karşı işlenen cinsel suçlarda daha ağır cezalar verilmeyecek midir? 12 yaş sınırının kriteri nedir? 12 yaşını doldurmuş bir kız çocuğu çocuk değil midir? 12 yaşını doldurmuş çocuğa işlenen cinsel suç çocuğun bedeninde ruhunda açtığı yara daha mı azdır?
Biz hukukçular, çocuklara ve kadınlara karşı işlenen suçlarda cezalardan çok suçun ortaya çıkmaması, suçun bildirilmemesi, soruşturma ve koğuşturma aşamasında yaşanan sorunlar, iyi hal indirimi, kravat indirimi, haksız tahrik, tutuksuz yargılama, 15 yaşını doldurmuş çocuğun rızasının olduğuna dair mahkeme kanaati, çocuğun ifadesinin gerektiği gibi alınmaması, çocuğun inandırıcı bulunmaması gibi durumlarda adaletin gerçekleşmediği konusunda hem fikiriz.
Ülkemizde çocuklara karşı işlenen bir suç özellikle de cinsel suçlarda yüksek ceza verilmesi için kamuoyuna taşınması gerekmekte ve kamuoyunun destek vermesi gerekmektedir. Ülkemizin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde özel yaşama saygı ve kötü muamele yasağından ihlal kararı çıktığı G.U. 2016 kararı örnektir. G.U. isimli 17 yaşında bir kız çocuğuna üvey babasının işlediği cinsel suçta soruşturma aşamasından, koğuşturma aşamasına kadar devam eden bir dizi eksik ve yanlış uygulamadan dolayı ihlal kararı çıkmıştır.
Çocuğa karşı cinsel istismar suçuna dair Ceza yasamız incelendiği takdirde cezalar az değildir. Ancak neden 15 yaşını doldurmuş çocuğa yönelik cinsel saldırıda rıza kavramına halen yer verilmektedir? Çocuğun rızasının olmayacağı gerçeği neden göz ardı edilmektedir? Çocuklara cinsel saldırı suçunda 15 yaşını tamamlamış bir çocukta “ rıza “ kavramı duruyorken çocukların cinsel suçlardan korunması oldukça güçtür. Ceza Yasası madde 103’teki rıza olgusu yüzünden Ceza Yasası madde 104 bile görmezden gelinmektedir. 15 yaşını doldurmuş bir çocukla cinsel ilişkide şikâyete tabilik düzenlemesi bile başlı başına bir sorundur.
Oysa bu tür suçların İstanbul Sözleşmesinde belirtildiği gibi ex officio olarak soruşturulup koğuşturulması gerekmektedir.
Çocuğa karşı işlenen cinsel suç kamuoyuna yansıdığı takdirde kamuoyunu rahatlatan cezalar verilmektedir. Kamuoyuna yansıma durumunda tutuksuz yargılama tutuklu yargılamaya, dosya seri şekilde sonuçlanmasına, rızanın olup olmadığı tartışılmaktan çıkıyor.
Gerçekte ihtiyacımızın aslında çocuk kavramında mutabık olmaktır. Lanzerota Sözleşmesinden, BM Çocuk Hakları Sözleşmesine, Avrupa Sosyal Haklar Bildirgesi, Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesine kadar ülkemizde yürürlükte bulunan sözleşmelerde 18 yaş altı kişilerin çocuk olarak kabul edildiğidir. Oysa çocukları neden çocuk olarak kabul etmiyoruz?
- - - -