İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Halkla İlişkiler Müdürlüğü ve UGETAM’ın iş birliği ile düzenlenen eğitim programını başarıyla tamamlayan Beyaz Masa çalışanlarıyla bir araya geldi. Yenibosna’daki Enver Ören Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen “Mesleki Yeterlilik Sertifikası Töreni”, tüm şehitler için saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Çalışanlar tarafından hazırlanan filmin gösteriminin ardından ilk konuşmayı, İBB Sosyal Hizmetler ve Bağımlılıkla Mücadele Daire Başkanı Yavuz Saltık yaptı. Saltık’tan sonra mikrofonu İmamoğlu aldı. İstanbul’da Türkiye’nin her bölgesinden gelen insanların yaşadığını belirten İmamoğlu, “Böyle bir ortamda, hoş görünün biriktiği ve yeşerdiği bir ortamda, sizlerin bu kurumun adını temsil eden bir belediyenin çalışanı olarak yapmanız gereken en önemli şey, aynı hoşgörüyü, aynı alakayı, ilgiyi yansıtmak. Bu, benim en önemli sorumluluğum ve aynı zamanda sizlere de geçmesini arzu ettiğim duygu” dedi.
“TEKNOLOJİNİN NİMETLERİNDEN YARARLANMAK İSTİYORUZ”
Demokrasi çok önemli bir kavram olduğunu vurgulayan İmamoğlu, “Benim için demokrasi, yaşamda nefes almak gibi bir şey. Bir insanın özgürlüğünün kısıtlanması kadar kötü bir ceza var mıdır; düşünemiyorum. Çok kötü bir ceza. O bakımdan, en üst perdeden demokrasinin tüm kurallarını uygulamak niyetindeyiz. Nedir bu? Katılımcılık, şeffaflık, hesap vermek… Ama işin katılımcılık ve şeffaflık kısmında da büyük katkıları olan bir alanı temsil ediyorsunuz. Zaman içerisinde biz, demokrasiyi öyle içselleştireceğiz ki, öyle etkin hale getirmeyi arzuluyorum ki, birçok konuda toplumun fikrini alarak süreçleri tanımlamak, onları içine katıp, tabiri caizse o ürünün sahibi yapmak adına kararlıyız. Çok basit aslında. Şehrimizde bugün mobil telefonları olmayanların oranı neredeyse tek rakamlara indi. Tamam; teknolojinin zararlı ve sıkıntılı tarafları var. Bu bir gerçek. Ama bir başka taraftan baktığınızda, teknolojinin nimetleri de var. Biz, nimetlerinden faydalanmak istiyoruz. Demokrasiyi, en cesur örnekleriyle toplumda var etmek istiyoruz” diye konuştu.
“SORMAK EŞİTTİR; MUTLULUK…”
Bir yerin sorunlarını, en iyi orada yaşayanların bileceğini kaydeden İmamoğlu, şunları söyledi:
“Sormanın ne mahsuru var? Soralım, bilgi alalım. Aldığımız bilgiyle hareket edelim. Bu toplumun önceliği ne; o mahallede onu yapalım. İnanın, bu eşittir; mutluluk. Bu eşittir; sahiplenme, doğruyu yapma. Çok değerli. İşte bu, demokrasinin en üst seviyede cesur adımlarını atıp, toplumla bütünleşme süreci. Yöneticilerde bazen egoizm devreye girer. Yönetici egosu çok tehlikeli bir şeydir. ‘Allah korusun’ derim hep. Allah, kibirden ve egosu yüksek tavırdan bir yöneticiyi korusun ki, iyi yönetici olabilsin. Hele hele toplumu, tümüyle Allah korusun. Onun ızdırabı çekilmez kolay kolay. Halbuki bir şehre, bir kuruma yönetici olmak, kamusal hizmet veriyorsanız şayet, oranın sahibi olmak, insanlara hükmetmek asla değil. Tam aksine, insanlarla beraber süreci yönetebilme becerisidir. Tüm bunların kurumumuzda var olmasını, çok ama çok istiyorum. Bunu yaptığımız taktirde insanlar, Büyükşehir Belediyesi’ni daha çok sevecek, İstanbul’u daha çok sevecek, doya doya ‘İstanbulluyum’ diyecek.”
“KENDİNİZE ‘İSTANBULLUYUM’ DERSENİZ ŞEHRE ZARAR VERMEZSİNİZ”
Bir kişinin kendisini “İstanbulluyum” şeklinde tariflemesinin çok önemli olduğunu vurgulayan İmamoğlu, “O zaman o şehre zarar vermezsiniz. O şehrin zarar görmesini engellersiniz. Biz, onun için diyoruz ki; bir şehirle ilgili çok önemli bir karar alıyorsanız, halkınıza güvenin ve sorun. Toplumun önceliği ne? Bu, İstanbul için çok önemli bir karar mıdır? Son günlerde Kanal İstanbul konuşuluyor. Evet; çok önemli bir karardır. Hayatı değiştiriyorsunuz. Olumlu mu, olumsuz mu? Kıtayı değiştiriyorsunuz. Anakarayı değiştiriyorsunuz. Toprakları, suyun akışını, yolları, köprüleri, alt yapıyı değiştiriyorsunuz. Bu, şehrin önceliği mi acaba? Deprem mi öncelik? Can güvenliği mi öncelik? Ekonomi mi? Sadece bu şehirde bulunan 1,5-2 milyon işsiz mi öncelik? Mesela bunları halka sormanın ne mahsuru var” dedi.
“BİZE YÖN VERECEKSİNİZ”
Sormanın birçok şekli ve yönteminin olduğunu kaydeden İmamoğlu, “Sorma ve demokrasinin o güçlü modellerini ortaya koyma konusunda da sizler, gelecekte bizim öncülerimiz olacaksınız. Bir nevi bize yön vereceksiniz, ışık tutacaksınız. Karar çok kolay: En çok kendine mi güveniyorsun, 16 milyon insana mı güveniyorsun? Böyle bir şehirde akıllı bir yöneticiyseniz, 16 milyon insana güvenirsiniz. Kendi aklını, herkesin aklının önünde tutan bir insanın yaşadığı hiçbir ortama faydası olmaz. Hepinizin ailesi var. Bazen annenizi, babanızı, bazen çocuklarınızı düşünerek, bu söylediğim psikolojiyi bir daha zihninizde yorumlayın lütfen; ne demek istediğimi anlayacaksınız. Sizden, bu duyguların temsilcileri olmanızı istiyorum. Bu konuştuğum hiçbir şeyin, siyasi bir karşılığı yoktur. Bu, insan olmakla, bugünün insanına hitap etmekle alakalı. Bugünün çocuklarının, gençlerinin beklentilerini karşılamakla alakalıdır. Sıfır siyasetle ilgisi vardır; sıfır” şeklinde konuştu.
153’E GELEN TELEFONU YANITLADI
İmamoğlu, konuşmasını tamamladıktan sonra 34 takım liderini temsilen İlyas Kaygısız’a ve 376 vatandaş temsilcini temsilen de Ayşenur Karaismailoğlu’na sertifikalarını verdi. Kaygısız, Karaismailoğlu ve İBB üst yönetimi ile toplu fotoğraf çektiren İmamoğlu, daha sonra cep telefonuyla sahneden “selfie” yaptı. Sertifikalarına kavuşan diğer katılımcılar da ellerindeki Türk bayraklarıyla İmamoğlu’na poz verdi. İmamoğlu, sertifika töreninin ardından, aynı binada bulunan Beyaz Masa ALO 153 Çağrı Merkezi’ni de ziyaret etti. Çalışanlarla tanışan İmamoğlu, merkeze gelen bir aramayı da direkt olarak yanıtladı. Annesinin sosyal güvenlik kartının güncellemesi için 153’ü arayan Hülya adındaki vatandaş, karşısında İmamoğlu’nu duyunca kısa süreli bir şaşkınlık yaşadı. Vatandaşla renkli bir sohbet gerçekleştiren İmamoğlu, çağrıyı aldıktan sonra telefonu, “Annesinin adı da Nazmiye Teyze. Ellerinden öpüyorum. Selamlarımı iletin, dualarınızı eksik etmeyin” sözleriyle kapattı.