Dernek Açıklamasında 8 Mart’a Dair Şu Mesajı paylaştı;
8 Mart; toplumda, siyaset, sosyal ve ekonomik alanlarda eşitliğin sağlanması, emeğin sömürüsünün ve ayrımcılığın sonlandırılması için; eğitim, kültür, ekonomik ve hukuk alanlarında gerekli çalışmaların yapılması taleplerini yükselttikleri MÜCADELE VE emek günüdür.
Kadınlar hayatın he alanında vardır. Cumhuriyetin kurulması ile birlikte hayatın her alanında varlığı belirgin hale gelen Türk Kadınının Kurtuluş Mücadelesindeki yeri tartışılmazdır.
Dünden bugüne bazı haklar kazanıldıysa da halen şiddete maruz kalan kadınlarımız ne yazık ki vardır.
Aile yaşamında ve çalışma hayatında kadınların koşullarına bakıldığında hiç de eşitlikçi olmadığı görülmektedir.
Anayasa da ; Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, dini, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetmeksizin kanun önünde eşittir. İfadesi bulunmasına karşın yasal düzenlemeler yeterli değildir.
Tüm dünyada işçilerin işi, geliri ve sağlığı üzerinde büyük tahribat yaratan Covid-19 salgını Türkiyede de ciddi sosyal ve ekonomik sorunlara yol açmış olup pandemi süreci ile birlikte kadınların işgücü piyasalarında yaşadığı eşitsizlikler daha derinleşmiştir.
Pandemi sürecinde TÜİK verilerine göre kadınlar işgücü piyasasından daha hızlı çekilmek zorunda kaldığıve kadın istihdamının daha da daraldığı görülmektedir.
Covid-19 etkisiyle geniş tanımlı kadın işsizliği yüzde 40’ın çok üzerine çıkmış, Kadın istihdam oranı ise yüzde 26’ya gerilemiştir.
Çalışma hayatında kadına yönelik her türlü ayrımcılık terk edilmeli, cinsiyetçi iş bölümüne, ücret eşitsizliğine son verilmeli; güvenceli ve düzenli işler yaratılmalıdır.
Kadınların gelirlerini koruyacak önlemler alınmalı, artan bakım emeği için ekonomik destek ve ebeveyn yardımları sağlanmalıdır.
6284 (Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun) sayılı Yasa etkin bir şekilde uygulanmalı ve sözleşmeye göre taraf devletlerin şiddetle mücadele etmek için yeterli düzeyde mali kaynak ve insan kaynağı tahsis etmesi gerekmektedir.
Günümüzde şiddet, taciz ve her türlü eşitliksizci muamele ile karşı karşıya kalan kadınlar ‘’ anne ve bakım sağlayıcı geleneksel rollerinin ön planda tutulması; bu eğilimin, kadın ve erkeğin aile ve toplumdaki rol ve sorumluluklarına ilişkin kalıplaşmış ayrımcı ön yargılarla mücadelede engel oluşturmasına neden olmaktadır.
O yüzden İstanbul sözleşmesi tartışılmadan biran önce uygulamaya konulmalıdır.
Çünkü İstanbul Sözleşmesi şiddete uğrayan veya uğrama tehlikesi olan tüm kadınlar ve kız çocuklarını korur,
Birlikte yaşayıp yaşamadığına bakılmaksızın ev içi şiddete uğrayan veya uğrama tehlikesi olan kadınları, çocukları, yaşlıları ve engellileri , eski eşin veya partnerin şiddetinden abinin, babanın veya diğer aile bireylerinin kısaca en yakınımızdaki bireylerin şiddetinden, işyerinde patronun okulda öğretmenin sokakta çarşıda veya toplu taşımada tanımadığımız erkeklerin şiddetinden ve tacizinden korur.
Kadın haklarının geliştirilmesi tüm toplumsal ilerlemenin genel ilkesidir
Kadınların ihmal edildiği toplumların varlığını sağlıklı bir şekilde sürdürmesi mümkün değildir
Kadınlar Mücadeleyi, Mücadele Kadınları dönüştürür.
İskenderun Çevre Koruma Derneği Yönetim Kurulu