Türkiye, Doğu Akdeniz’deki petrol arama yarışında adımlarını hızlandırdı. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın (TPAO) Türk karasuları dışındaki petrol arama ruhsat sahası başvuruları Resmi Gazete’de yayımlandı. Uzmanlar ise kararın ekonomik değil siyasi olduğunu vurguladı.
Doğu Akdeniz’de zengin doğal kaynaklarının olduğuna dair bilimsel çalışmalar, bölgedeki gerilimi tırmandırıyor. Covid-19 salgını döneminin petrol fiyatlarını etkilemesiyle bölgedeki yatırımlar ertelense de Türkiye, bölgeyi kendi adına işaretlemeye devam ediyor.
TPAO, Akdeniz'de Türk karasuları dışında 7 farklı ilan ile 24 bölgede petrol arama ruhsat sahası için başvurdu. Ruhsat sahasının tümünün, Türkiye-Libya arasında imzalanan Münhasır Ekonomik Bölge Anlaşması’nın batı sınırında yani Girit ve Rodos adalarının yer aldığı bölgede belirlenmesi dikkat çekti.
Başvuru Nisan’da
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na bağlı Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’nün ilanlarında bölge paftalarla işaretlenerek, “Türkiye Petrolleri A.O. Genel Müdürlüğü’nün, Akdeniz’de Türk Karasuları dışında petrol arama ruhsatı almak için 21.04.2020 tarihli dilekçesiyle müracaat ettiği Türk Petrol Kanunu Uygulama Yönetmeliği’nin 14 üncü maddesinin birinci fıkrası gereğince ilan olunur” ifadeleri yer aldı.
450 bin futbol sahası büyüklüğünde
İlanların ikisinde de ruhsat sahasına ilave edilecek alanlar işaret edildi. Türkiye ile Rodos adası arasında kalan bölgelerde toplam 310 bin 267 hektarlık alanın ruhsat sahasına eklendiği belirtildi. Muğla Dalyan’dan başlayarak ilave olarak işaretlenen alanın büyüklüğünün yaklaşık 435 bin futbol sahası büyüklüğünde olması da dikkat çekti.
“Gerçeklikten uzak”
Türkiye’nin bu son hamlesi ekonomiyle gerekçelendirilip, Libya ile ilgili olduğu iddia edilse de uzmanlara göre bu adım gerçekten uzak.
Yeni ruhsat sahasına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’in “Libya ile vardığımız anlaşma kapsamında TPAO, kendi ruhsat alanlarımızda petrol aramak için başvuruda bulundu. Askı ve ilan sürecinin ardından yaklaşık 3-4 ay içinde buradaki ilk faaliyetlerimize de başlayabileceğiz” açıklamasına karşın uzmanlar, anlaşma ile ruhsat sahası başvurusunun ilgisiz olduğunu aktardı.
Türkiye Petrolleri’nin yeni ruhsat başvurusunu ANKA’ya değerlendiren uzmanlar, bölgede milyonlarca yatırıma rağmen doğal kaynak bulunsa bile yüksek teknoloji getiren sondajın imkansız olduğunu ve bu girişimlerin ekonomik değil siyasi olduğunu vurguladı.
“Bu fantezi bir proje”
Türkiye’nin Akdeniz’deki yeni hamlesini değerlendiren Uluslararası İlişkiler Uzmanı Yörük Işık, şu yorumu yaptı:
“Bu ancak uluslararası politika pazarlığının bir parçası olabilir. Buralar çok zorlu yerler. Büyük teknoloji engeli var. Uluslararası dev şirketlerin bu projenin parçası olması, anlamlı bir şekilde çıkarılması için herkesin beraber çalışması lazım. Bu koşullar altında çıkarılamaz, çıkarılmasının mantığı da olmaz. Burada ‘benimle oturup konuşmalısın’ mesajı var. Ticari bir karardan daha çok siyasi karar.”
Bölgenin yapısından dolayı farklı teknolojiler gerektirdiği için diğer ülkelerle işbirliği yapılmasının gerekliliğine vurgu yapan Işık, “Libya’da yaptığı anlaşmalar çerçevesinde de eğer Akdeniz’de kıyıya yakın değilse doğal kaynakları çıkarmak çok zorlu. En can alıcı nokta da çıkarınca bunun ekonomik bir anlamı olması lazım. Bu fantezi bir proje” dedi.
“Anlamsız ve gereksiz bir yatırım”
Analist Yazar Aydın Sezer, “Türkiye’nin karasuları dışında ruhsat vermesiyle ilgili yeni bir uygulama yok, 50 yıl önce de bunları yapıyordu. Bizim Libya ile yapmış olduğumuz anlaşma ile çizilen sınırın Türkiye tarafında ilan etmiş olduğumuz hukuki anlamda deniz alanı yok. Biz burada kıta sahanlığı ya da münhasır ekonomik bölge ilan etmedik. Bu konunun Libya ile yaptığımız anlaşma ile ilgisi yok. Bu anlaşma olmasaydı bile ilan etmediğimiz kıta sahanlığı iddiamız olan sahaların tümünde biz bu ruhsat verme işini yine yapabilirdik” dedi.
Deniz alanlarında arama özellikle de sondaj faaliyeti yapmanın yüksek maliyetli olduğunu ve müzakere olmadan tamamlanamayacağını belirten Sezer, şunları söyledi: “Bu karar da zaten tamamen siyasi. İktisadi yönü olan bir karar değil. Farz edin doğal kaynak buldunuz, ne yapacaksınız? Eğer Akdeniz’den bahsediyorsak bugün doğal kaynak çıkarmak başınıza bela. Finans, teknoloji ve pazarı garanti altına çıkardıktan sonra çıkarılır. Üç sondaj gemimiz var, gurur duyuyorlar. Milyonlarca yatırım yapıldı. Muazzam bir yatak buldunuz, bu petrol fiyatlarıyla ne yapacaksınız? Bu iş, iş değil. Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki çıkarlarını korumanın yolu müzakere süreçlerinden geçiyor. O herkesin gurur duydugu sondaj gemisi son derece anlamsız ve gereksiz bir yatırım ama madem gibi alındı uluslararası konsorsiyum içinde pay alabiliriz. Tek başına hiçbir işe yaramayacak bir boyut.”