Veli Ağbaba'nın Açıklamaları Şu Şekilde:
“İktidarın salgınla mücadelesinde işsizlik 10 milyonu aşmışken, işçilerden alınan İşsizlik Fonu işsizlere değil, işverene güvence olarak kullandırılıyor. 2 Aralık tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararlarında işverene sağlanan sigorta primi teşviki ve desteklerin sürelerini uzatılıyor. 31 Aralık 2021’e kadar işe alınacak işçilerin sigorta prim ödemesinin İşsizlik Sigortası Fonu’nda karşılanması öngörülüyor. Ayrıca işe alınan işçinin kriterine göre işverenlerin sigorta primini ödemeyeceği süre 12 aydan 48 aya kadar çıkabiliyor. Bu kararların, daha önce Meclise sunulan torba yasanın ilk maddelerinde yer alan ‘istihdam teşvikleri ve desteklerinin’ genişletilmiş hali olduğunu görüyoruz. Hâlihazırda kölelik ücretleriyle çalışmak zorunda kalan milyonlarca işçiye alım gücü düşmesine rağmen hiçbir kolaylık sağlamayan iktidar, işçinin fonunu amaç dışı kullanıyor. İşçiler ise ya virüs riskiyle çalışmaya ya da işsizlikle açlığa mahkûm ediliyor.”
İŞSİZLİK FONU DEĞİL SANKİ ARPALIK FONU!
PANDEMİDE İŞSİZE AKTARILAN PARA İŞVERENİN YARISI!
“İşsizlik Sigortası Fonu’ndan işverenlere yüksek miktarda teşvik verildiğini artık tüm kamuoyu biliyor. Fon’un amacı işverenlere kaynak aktarmak değildir. Öyle ki fondan son 18 yılda işverenlere verilen destek, işsizlere verilen destekten daha fazladır. Fon mevcut haliyle işsize destek değil, işverene ve yandaş şirketlere teşvik mekanizmasına dönüşmüştür. İŞKUR verilerine göre Fondan işsizlik ödeneği olarak işsizlere bu yılın ilk 10 ayında işsizler için 7.5 milyar lira verilirken, işverene destek ve teşvik ödemeleri altında 13,6 milyar lira kaynak aktarıldı. Ayrıca bu teşvikler istihdamı da artırmamaktadır. İşsizlik verileri TÜİK’in oynamalarına rağmen hala 10 milyonun üzerindedir. Esnek çalışma modelleri, destek ve teşvikler işsizliği düşürmemektedir. Biz, CHP olarak, fonun bu denli keyfi ve amaç dışı kullanımına karşı çıkıyoruz.
TÜRKİYE’DE İŞTEN ATILMA KORKUSU VİRÜS KORKUSUNUN ÖNÜNE GEÇMİŞ DURUMDA!
“En son 30 Kasım tarihli sokağa çıkma yasaklarından işçilerin belli bir kesimi muaf tutularak, çalışanlar bir tür çalışma kampına hapsedilmek isteniyor. Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik krizde, ne yazık ki, işten atılma korkusu virüs korkusunun önüne geçmiş durumda. Daha önce İstanbul Valisi ‘İstanbullu hasta işe gidiyor, çünkü işten atılmaktan daha çok korkuyor’ demişti; şimdi de Sağlık Bakanı ‘Kalabalık demeden otobüse binersek, işimize bir daha ulaşamayacağımız bir yolculuğa çıkabiliriz’ diyor. Koronayla mücadelede tedbirler alınırken ‘işçilerin sağlığını’ göz ardı eden iktidar anlayışı, insanların çalışmak zorunda olduğu gerçeğine göz yumuyor, ‘hastalanırsanız biz size bakamayız, kaderinizle baş başasınız’ demeye getiriyor. AKP Türkiyesinde yandaşlara güvence, işçinin payına ise ya korona ya da açlık düşüyor.”