Günlerdir vergi yasalarında değişiklik yapılmasına dair yasa teklifi üzerinde görüşmeler yapmaktayız. Elbette vergi toplamak, bir ülkenin düzenli işleyişinin sürdürülebilmesi için gerekli ve zorunlu bir gelir temini yöntemidir. Ancak toplanan bu kaynağın nasıl ve niçin kullanıldığı, kullanılırken hoyratça harcanıp harcanmadığı, tasarruflu davranılıp davranılmadığı da bir o kadar önemlidir.” Dedi.
“Vergiler doğru yere harcanırsa, bu kadim halk, yastığını yorganını satar ve devletine verir.”
Konuşmasında halkın iktidara güvenmediğini dile getiren Uzun: “Vergiler doğru yere harcanırsa, bu kadim halk, yastığını yorganını satar ve devletine verir. Ama size güvenmiyorlar. Bunu çok iyi biliyorsunuz. Bu vergilerin nereye gideceğini de halkımız çok iyi biliyor. Tek aklın, damadın ve gözleri ışıltılı bakanın neler yaptığını hep birlikte yaşadık ve gördük.” İfadelerini kullandı.
“Vergiler sarayın değirmeninde yok oluyor.”
Toplanan vergilerin sarayın değirmeninde ve yandaşların arasında yok olduğuna değinen Uzun “Yapmaya çalıştığımız işin temeli, bütçe gelirlerini arttırmaktır. Ancak bu gelirler sarayın değirmeninde hiç, yandaşların arasında iç edildiği müddetçe olan yine halkımıza olacaktır.
Biz bu vergileri ne kadar arttırırsak arttıralım, harcamalarda israf derecesine varan savurganlığı önlemediğimiz sürece, burada tekrar - tekrar gelir arttırıcı vergi düzenlemelerini yapmak zorunda kalırız.” Dedi.
“İki temel yanlış; İrrasyonel politikalar ve israf.”
İktidarın iki temel yanlış ile ülkemizi iflas noktasına getirdiğini dile getiren Uzun: “Bu noktaya, iki temel yanlış yönetim anlayışı ve davranışı nedeniyle gelmiş bulunuyoruz.
Birincisi; dünyanın hiçbir ekonomi literatüründe olmayan, “faiz neden, enflasyon sonuç” şeklindeki ve akıl dışı olduğu mevcut bakan tarafından da itiraf edilmek zorunda kalınan bir inat, cumhurbaşkanının bu akıl dışı, iktisadi söylemle “irrasyonel” tutumu nedeniyle, faizleri olması gerektiği seviyenin çok çok altına çekmesi, dünyanın faiz artırarak yaptığı mücadeleyi, tam tersi bir uygulama ile, faiz indirmek suretiyle yapmaya çalışmasıdır. Bunun sonucunda, ülkemizin neredeyse tüm kaynakları yok edilmiştir.
Bu akıl dışı politikaların bizi götürdüğü iflastan, bu kez kur korumalı mevduat denilen garip bir uygulama ile çıkmaya çalışıyor ve bunun sonucu olarak da, hepimizin vergileriyle oluşan devlet gelir kaynaklarını, parası olanlara dağıtmak suretiyle, adeta “fakirden al zengine ver” şeklinde bir sonuç yaratmış bulunuyorsunuz.
Tabi bu uygulamanın sonucu, maliye hazinesinde para kalmadı ve biz şimdi burada devletimizin gelirlerini arttırmak zorunluluğu ile uğraşıyoruz.
İkincisi: “İtibardan tasarruf olmaz diyen anlayış”
Bugün saray bu anlayışın bir ürünü olarak, kıt kaynaklarımızı yine; karada ayrı, havada ayrı konvoylarla tüketmeye devam ediyor
Sarayın bir günlük harcaması 33.6 Milyon lira.
Yurt dışına 5 Uçak’la seyahatler, yurt içinde ucu bucağı gözükmeyen konvoylar; israf, hoyratlık ve savurganlık.
Oysa biz “ayağını yorganına göre uzat” diye öğütleyen bir kültürün çocuklarıyız.
Oysa biz, insanımızı mutlu edebilmek için bu meclise görevlendirilerek gelen milletin vekilleriyiz.” İfadelerini kullandı.
“Meclis emekçiler ve emekliler için mesai yapmalı.”
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin emekliler ve emekçiler için mesai yapması gerektiğini söyleyen Uzun sözlerine “Emeklimiz 10 bin lira açlık maaşı alırken, ülkede 17 bin lira olan asgari ücret artık ortalama ücret halini almışken, yoksul her geçen gün daha da yoksullaşırken ve hatta artık aç yatarken, nasıl olur da rahat uyuyabiliriz.
Bizim bu mesaileri, emeklilerimize en azından asgari ücret verebilmek ve ülkemizdeki asgari ücreti de 25 bin liraya çıkartmak için yapmamızın, üzerimizde bulunan bu kutsal milletvekilliği görevinin bir zorunluluğu olduğunu düşünüyor ve genel kurulu saygıyla selamlıyorum.” İfadeleri ile son verdi.