Yargının muhalefet partileriyle ilgili tartışmalı kararlarına her gün bir yenileri ekleniyor. CHP İstanbul Milletvekili Av. Mahmut Tanal, Twitter’da Ankara Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Melih Gökçek’in paylaşımının altına yorum yaparak kendisine hakaret eden şahıs hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar veren ve DEAŞ’ın Suruç katliamının protesto edildiği yasal izinli gösteriyi “yasa dışı” ilan edip, polisin izniyle alana sokulan Öcalan posterleri üzerinden kendisini zan altında bırakan Ankara Cumhuriyet Savcısı Ö. Z. A.’yı HSK’ya şikayet etti. Tanal aynı zamanda savcının kendisini hedef alan şahıs için verdiği takipsizlik kararına da itiraz etti.
SAVCININ TEPKİ ÇEKEN YORUMU Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinden alınan Melih Gökçek, Mayıs 2019’da Twitter hesabından 33 kişi kişinin hayatını kaybettiği, 100’den fazla kişinin yaralandığı Suruç’taki bombalı saldırının İstiklal Caddesi’nde protesto edildiği ana ait fotoğraflarla birlikte, “Kim bu CHP Milletvekili Mahmut Tanal?” şeklinde paylaşım yaptı. Gökçek’in takipçisi C. C. isim şahıs, paylaşımın altına “Kısaca CHPKK’lı… Başka söze gerek yok herhalde” şeklinde hakaret içerikli bir yorum yaptı.
Ankara Adliyesi’nde görevli Cumhuriyet Savcısı Ö. Z. A., Tanal’ın şikayet ettiği Twitter kullanıcısı C. C. hakkında takipsizlik kararı verirken, kararın gerekçesinde “Müştekinin iştirak ettiği bölücü terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’ın posterinin açıldığı yasadışı gösterilerden enstantanelerin” ifadesini kullandı.
YASA DIŞI EYLEM DEĞİL YASAL İZİNLİ SURUÇ KATLİAMI PROTESTOSU Tanal ise hem karara itiraz etti hem de gerekçedeki yorumu dolayısıyla Savcı Ö. Z. A.’yı Hakimler Savcılar Kurulu’na (HSK) şikayet etti.
Tanal, HSK’ya sunduğu şikayet dilekçesinde, Savcı’nın yargı makamlarının saygınlığını, güvenilirliğini ve tarafsızlığını sarsacak şekilde karar verdiğini belirtti. Dilekçesinde savcının iddia ettiği gibi konusu geçen olayda yasa dışı bir eylem bulunmadığını dile getiren Tanal, Çözüm Süreci’nde, 20 Temmuz 2015 tarihinde terör örgütü DEAŞ’ın Şanlıurfa’nın Suruç ilçesindeki bombalı saldırısında 33 gencin hayatını kaybettiğini, 104 kişinin de yaralandığını hatırlatarak, “Söz konusu bombalı katliam, İstanbul İstiklal Caddesi’nde protesto edildi. Şahsım olarak İstiklal Caddesi’ndeki Suruç katliamı protestosuna katılıp, burada bir konuşma yaparak terörü lanetlemiş bulunmaktayım” ifadelerini kullandı.
POLİS ŞAHISLARI APO POSTERLERİYLE ALANA ALDI Dilekçesinde, bahsedilen dönemde AKP iktidarı tarafından Çözüm Süreci’nin başlatıldığını aktaran Tanal, bazı şahısların katliam protestosunun düzenlendiği alana ellerinde bölücü terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’ın posterleri ile girmesine izin veren makamın İstanbul Valiliği ve Emniyet Müdürlüğü’nün olduğunu vurguladı.
ARINÇ’IN SÖZLERİNİ HATIRLATTI: “ÖCALAN POSTERLERİNİ TAŞIMAK SUÇ OLMAKTAN ÇIKTI”
İtiraza konu kararda geçen “yasadışı gösterilerden enstantanelerin” ifadesinin gerçeklik payı bulunmadığını dilekçesinde kaydeden Tanal, “Şöyle ki; İstiklal Caddesi’nde yapılan protesto, Suruç’ta gençlerimizin haince katledilmesine ilişkindir. Alana ellerinde bölücü terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’ın posterlerinin girmesine izin verenler ise Emniyet Müdürlüğüdür, Valiliktir, Bakanlıktır. Ayrıca Ak Parti iktidarının, inisiyatif alarak başlattığı Çözüm Süreci’nde, terör örgütü PKK’yı muhatap kabul edercesine yanlışlığa düşmesi sonrası neredeyse her gösteride terör örgütü PKK paçavraları ve teröristbaşı Öcalan posterleri açılır hale gelmiştir” değerlendirmesini yaptı. Şikayet dilekçesinde dönemin Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç’ın, “Artık sayın Öcalan demek suç olmaktan çıktı. PKK'nın kendine ait bayrağını elinde taşımak, Öcalan posterini elinde taşımak suç olmaktan çıktı” şeklindeki hala tartışma konusu olan sözlerini hatırlatan Tanal, “Her ne kadar Emniyet Müdürlüğü, polis tarafından kişilerin alana ellerinde bölücü terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’ın posterleri ile girmelerine ve posterleri açmalarına izin verilmiş olsa da, posterleri fark ettikten sonra alanda bulunmaktan bir hayli rahatsızlık duyup, konuşmasını bitirdikten sonra alandan ayrıldığını” belirtti.
“SAVCI ŞAHSİ DÜŞÜNCESİNİ KARARA YANSITTI”
Tanal dilekçesinde, açıklaması çerçevesinde bahsedilen olayla ilgili Ankara Cumhuriyet Savcısı Ö. Z. A.’nın sadece yapılan paylaşımlardaki fotoğraflara bakarak, hangi olay ve durumla ilgili olduğu dahi araştırılmadan yorum üstüne kurulan gerekçe ile karar verdiğini ifade etti. Bunun açıkça keyfilik anlamına geldiğini belirten Tanal, “Cumhuriyet Savcısı’nın, kendisinin bir muhalefet partisi milletvekili olması sebebiyle adeta kendi şahsi düşüncesini kararına yansıttığını” kaydetti.
Dilekçesinde, savcıların tarafsız olması gerektiğinin altını çizen Tanal, “Kanun koyucunun suçu cezalandırmadaki asıl amacı, kişiyi suç işlemekten caydırmak iken Ankara Cumhuriyet Savcısı, taraflı davranarak şahsi düşüncelerini karara yansıtmakla birlikte, belirli bir siyasi kesime hakaret ve sövmeyi meşrulaştırmakta ve suç işleme eğiliminde olan kişilere güven vermektedir” değerlendirmesinde bulundu.
CHP’li vekil Mahmut Tanal, HSK’ya verdiği şikayet dilekçesinde, “ceza yargılamasının temel amacının maddi gerçeği, temel hak ve hürriyetler ile hukukun öngördüğü usule uygun bir şekilde ortaya çıkarmak olmasına rağmen Savcı Ö. Z. A.’nın, siyasi kimliği nedeniyle şüpheli hakkında kamu davası açılmaması için kanuni dayanaktan yoksun ve tarafsızlık ilkesini ihlal ederek gerçek ve somut vakıalara dayanmayan bir gerekçe ile karar verdiğini” dile getirdi. Tanal dilekçesinde, “Açıkça siyasi kimliği nedeniyle taraf tutulduğunu ve şüpheli hakkında kamu davası açılmasına engel olarak cezalandırılmasının önüne geçildiğini, bu durumun ise kişilik haklarına zarar verdiğini” vurguladı. Tanal, Ankara Cumhuriyet Savcısı Ö. Z. A. hakkında gereğinin yapılarak cezalandırılmasını talep etti.