HDP Adana Milletvekili Meral danış Beştaş'ın bu çerçevede TBMM Başkanlığına sunduğu soru önergeleri şöyle:
"TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI’NA
Aşağıdaki sorularımın, İçişleri Bakanı Sayın Süleyman SOYLU tarafından Anayasa’nın 98 inci ve TBMM İçtüzüğü ’nün 96 ile 99 uncu maddeleri gereğince yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Sarmaşık Derneği yürütmekte olduğu faaliyetlerinden alıkonulmak suretiyle kapısı mühürlenerek 12.11.2016 tarihinde Diyarbakır Valiliği tarafından kapatıldı. Sarmaşık Derneği, özellikle son 20 yılda Diyarbakır’a yönelen zorunlu göçün ve üretimsel anlamda geri kalmışlığın toplum üzerindeki etkilerini sosyo-ekonomik açıdan araştırmak ve raporlamak amacıyla 2006 yılı Nisan’ın da kurulan bir sivil toplum örgütü idi. Dezavantajlı gruplar (işsizler, kadınlar, çocuklar, engelliler vd.) başta olmak üzere, özellikle de açlık riski ile karşı karşıya bulunanların durumlarını iyileştirebilecek projeler uygulama önceliğiyle Diyarbakır’daki Büyükşehir Belediyesi, Sivil Toplum Kuruluşları, Sanayici ve İşadamları Dernekleri ve Meslek Birliklerinden 32 kurucunun bir araya gelerek kurdukları yoksullukla mücadele ve kalkınma odaklı çalışmalar yürüten bir nevi platformdur. Dernek tüzüğünde de ifade edildiği üzere belirlenen temel hedefler; yoksullukla mücadeleyi temel hedef alan ulusal ve uluslararası kurumlar ile işbirliği içinde olmak, yoksulluğun ortadan kaldırılması için küresel düzeyde belirlenen hedeflerin yerel düzlemde gerçekleştirilmesine yönelik çalışmalar yapmak, merkezi hükümet başta olmak üzere yerel yönetimin ve de özellikle Sivil Toplum Kuruluşlarının bu mücadeleye katılımını sağlamayı ve bir bütün olarak Türkiye toplumunu, yoksullukla mücadele konusunda duyarlı hale getirmek, toplumsal dayanışma ve yardımlaşmayı geliştirmek, yoksulluğun tüketilmesi ve sürdürülebilir kalkınmaya katkı sunacak çalışmalar yapmak, dezavantajlı gruplara gıda, giyim, sağlık, eğitim, yakacak, barınma, vb konularda ayni/nakdi her türlü yardımda bulunmak, dezavantajlı gruplara yönelik sürdürülebilir projeler üretmek ve uygulamak olarak belirlenmiştir.
Tarafınız gensoru görüşmelerinde Meclis Genel Kurulu’nda yapmış olduğunuz açıklamada; “Diyarbakır Belediyesinde çalışan her işçiden Sarmaşık Derneği için 200 lira alındığını, bunlar hakkında devletin gereğini yerine getirdiğini” ifade etmiştiniz. Ancak bu ifadeler gerçeği yansıtmamaktadır. Tarafımın da üyesi olduğu Derneğe, yalnızca belediye çalışanlarının (memur-işçi) üyesi olduğu sendikalarıyla imzaladığı protokol çerçevesinde, çalışanların da rızası ve yazılı bireysel başvuruları ile verdikleri aylık 10-15-20 TL. tutarında düzenli bağışlar söz konusudur. Bu bağış da işçilerin yazılı olarak verdikleri otomatik banka talimatı yoluyla tamamen legal ve şeffaf bir şekilde yapılmıştır. Ayrıca bunun haricinde Diyarbakır başta olmak üzere Türkiye'nin dört bir yanından ve yurtdışından toplamda 9000 kişi bankalarına verdiği otomatik ödeme talimatı yoluyla SARMAŞIK'a her ay küçük ama anlamlı katkılarda bulunmuştur. Bahse konu bu yaygın/sürekli bağış modeli nerdeyse dünyada bir ilk olmuştur. Sadece belediye çalışanları değil, toplumun tüm kesimleri bu dayanışma ağına dâhil olmuştur. Dernek tüm bu bağışları tüzüğünde yer alan amaçlar doğrultusunda destek olduğu ailelerde hiçbir ayrımcı tutuma girmeden gıda, çocuklarına çok yönlü eğitim desteği ve kadınlara yönelik sağlık çalışmaları için kullanmıştır. Derneğin ulaştığı kişi sayısı yaklaşık 32 bin (5400 aile) olarak ifade edilmektedir. Destek sunulan aileler düzenli geliri olmayan, tek öğün destek sunulmadığında günlerini gerçek manada açlıkla geçirme riski açık olan aileler olup halihazırda derneğin kapatılması büyük ve telafisi imkansız zararların doğmasına yol açmıştır.
Üyeleri arasında çeşitli siyasi parti mensuplarının da bulunduğu Sarmaşık Derneği, tüzüğünde belirlenmiş olan ilkeleri büyük bir hassasiyet ve adil bir biçimde yerine getirmiş olup tüm işlemleri defalarca denetlenmiştir. Tüm denetimler müfettiş raporlarında da açıkça yer aldığı üzere Dernek çalışmalarını büyük bir titizlik içerisinde yerine getirmiştir. Bu bağlamda;
1-) On bir yıldır çalışmalar yürüten ve müfettiş raporları ile "bir olumsuzluk taşımadığı' saptanan Sarmaşık Derneği’nin kapatılma gerekçesi nedir?
2-) Tüm müfettiş raporları ve Derneğin çalışmaları yasal, şeffaf bir biçimde yürütülmesine karşın neden “devletin gereğini yerine getirdiğini” ifade ettiniz? Devletin gereğini yerine getirme görevi yoksullukla dayanışma ağı içerisinde mücadele etmenin yasak edilmesi midir?
3-) Tarafınız Sarmaşık Derneği’ni denetleyen müfettiş raporlarını incelemiş midir? Şayet incelemediyseniz neden teftiş raporlarını incelemeksizin Derneği kriminalize eden açıklamalar yapmaktasınız? Eğer raporları incelemiş iseniz neden gerçeğe aykırı beyanda bulundunuz?
4-) İdarenin iş ve işlemlerinde “kamu yararı” gözetmesi esas olup bu bağlamda neden Sarmaşık Derneği’ni bu ilkeyi bertaraf ederek kapattınız?
5-) Sarmaşık Derneği’nin ulaştığı 5400 ailenin maruz kaldığı mağduriyetin boyutlarına ilişkin bir çalışma yürütüyor musunuz?
6-) Derneğin kapatılması ile Sarmaşık’ın yardım sağladığı 32 bin kişinin “gıdaya erişim hakkı” ihlaline ilişkin kararı hangi talimat üzerine verdiniz? Alınan bu karar neticesinde “açlık” ile karşı karşıya kalan yurttaşların durumu ne olacaktır?
7-) Görsel ve yazılı medyada yer alan insan onurunu kırıcı ve yurttaşları dilenci görüntüsüne sokan yaklaşımlar söz konusu iken bu tür bir yardım ilişkisini reddeden Sarmaşık Derneğinin faaliyetleri neden durdurulmuştur?
8-) Devletin görevi bireyin en temel haklarını yok saymak ve açlığa mahkûm etmek midir?
9-) Sarmaşık Derneği hakkında ifade ettiğiniz gerçeğe aykırı beyanlar hususunda kamuoyunu bilgilendirme amacıyla yeni bir açıklama yapacak mısınız?
10-) Sarmaşık Derneği’nin faaliyetlerine yeniden devam edebilmesi adına yeni bir karar alınması gündeminizde midir?
==============
“TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI’NA
Aşağıdaki sorularımın, Adalet Bakanı Sayın Bekir BOZDAĞ tarafından Anayasa’nın 98 inci ve TBMM İçtüzüğü ’nün 96 ile 99 uncu maddeleri gereğince yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim. Adana ili Beyazevler Mahallesi’nde üzerinde “Bu memleket bizim! Başkanlığa hayır!” yazılı bildirileri dağıtan Halkevleri üyeleri herhangi bir suçlama atfedilmeksizin gözaltına alınmıştır. Bildiri hakkında herhangi bir toplatma kararı olmadığı halde gözaltı işlemi uygulayan kolluk savcılık kararı da göstermemiştir. Bu bağlamda;
1-) Herhangi bir somut suçlama olmaksızın ve savcılık kararı gösterilmeden yapılan gözaltı işleminin gerekçesi nedir?
2-) “Başkanlığa hayır” bildirisi dağıtmak suç mudur?
3-) Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşülen anayasa Değişiklik Teklifine muhalefet etmek suç mudur?
4-) Hükümetin Anayasa Değişiklik Teklifine dair yürüttüğü çalışmalar kapsamında bu teklife “muhalefet edenlerin gözaltına alınması” da var mıdır?
5-) Halkevi üyelerinin gözaltına alınması ile bu kişilerin fişlenmesi mi amaçlanmaktadır?
6-) Anayasa Değişiklik Teklifinin referandum konusu olması halinde yürütülecek kampanyalarda yurttaşların “hayır” yönünde fikir beyan etmesi yasaklanacak mıdır?
7-) Anayasa Değişiklik Teklifinin demokratik bir biçimde eleştirilmesi neden suç addedilmektedir?
8-) Anayasa yapım süreçlerinin demokratik ve bireylerin ifade hürriyetlerini kullanabildiği bir ortamda gerçekleşmesi gerekliliğinden hareketle kişi hak ve özgürlüklerine getirilen kısıtlamaların sürece gölge düşürdüğünü düşünüyor musunuz?”
9-) Anayasa Değişikliklerinin uygun demokratik koşullarda yürütülmesi için gerekli önlemleri alacak mısınız?”