Gerçek Muhabir

Rızvanoğlu’ndan İktidara: COP29’a Türkiye’den Katılan 1862 Kişiden, Kaç Kişinin Parası, Bu Devletin Kasasından Çıktı?

SİYASET

DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Evrim Rızvanoğlu, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Taraflar Konferansı (COP29)’na, Türkiye’den 1862 kişinin katılmasını değerlendiren bir basın toplantısı düzenledi. Rızvanoğlu’nun basın toplantısında öne çıkanlar şu şekilde:


“Azerbaycan’ın ev sahipliği yapması hepimizi gururlandırdı”
Rızvanoğlu COP292un Azerbaycan’da gerçekleşmesinin önemine değinerek,
“Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim

Değişikliği Taraflar Konferansı’nda yani bilinen adıyla, COP29’a, iktidarın
gerçekleştirdiği astronomik katılımı ve israfı konuşmak üzere bir araya gelmiş
bulunuyoruz. Hepiniz hoş geldiniz. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri
Guterres’in ‘Zaman bizim yanımızda değil’ dediği, COP29 Başkanı Muhtar
Babayev’in, ‘İnsanlık yıkıma giden yolda’ diyerek uyarıda bulunduğu Zirve,
geride kaldı. Elbette dünyanın en önemli iklim zirvesine dost ve kardeş ülke
Azerbaycan’ın ev sahipliği yapması hepimizi gururlandırdı. Zirve boyunca
kendimize evimizde hissettik. Bakü’nün misafirperverliği ve organizasyonun
başarısı, sadece Azerbaycan için değil, tüm bölge adına büyük bir kazanım.
Zirve’de emeği geçen herkese bir kere daha teşekkür ediyorum.” dedi.
“Neden kendi yazdığınız genelgeye uymuyorsunuz?”
Rızvanoğlu tasarruf tedbirlerini hatırlatarak, “Maalesef böylesine önemli bir
zirve, Amerika Birleşik Devletleri seçimlerini Trump’ın kazanmasından tutun
da Avrupa’daki seçim süreçleri nedeniyle siyasetin gölgesinde geçti. Bir çok
dünya lideri bu zirveye farklı sebeplerden dolayı katılmamayı tercih etti.
Türkiye Zirve’ye en yüksek katılım sağlayan üçüncü ülke oldu. Katılımcılar
arasında birinci ev sahibi Azerbaycan, ikinci ise COP30’a ev sahipliği yapacak
olan Brezilya. Ülkemizden katılan kişi sayısı ise tam 1862 kişi. Geçen yıl
Dubai’de gerçekleşen COP28’e ülkemizden 1045 kişi katılmıştı, bu yıl
neredeyse iki katı. Bu kadar insanın uçağı, konaklaması, yemesi-içmesi,
verilen harcırahı. Bu zirvede yapılan harcamayı düşünebiliyor musunuz? E
nerde kaldı tasarruf tedbirleri, hani iktidar tasarruf tedbirleri vardı? Bakın !
Bizzat Cumhurbaşkanlığı tarafından, 17 Mayıs 2024 tarihinde yayınlanan, 32
bin 549 sayılı tasarruf tedbirleri genelgesi var. Burada ne diyor biliyor
musunuz? ‘Zorunlu hâllerde yapılacak yurt dışı geçici görevlendirmeler en az
seviyede tutulur’ deniyor. Sizin en az seviyeden anladığınız tam olarak kaç
kişi? Türkiye’den katılan 1862 kişiden, kaç kişinin parası, bu devletin
kasasından çıktı? Neden kendi yazdığınız genelgeye uymuyorsunuz? Niçin?”
ifadesinde bulundu.
“Hükümet de COP29 Zirve’sinin ülkemize olan maliyetini açıklasın!”
Rızvanoğlu COP29’a katılanların listesini göstererek “COP zirvelerine isteyen
herkes önceden başvurarak, eğer onay verilirse katılım sağlayabiliyor. Bu
nedenle katılımcılar arasında benim gibi kendi imkânlarıyla gelen kişiler,
ayrıca özel sektörden, sivil toplum kuruluşlarından ve akademiden kişiler de
vardı. Ancak bu zirvede, devletin imkânlarıyla katıldığı açıkça görülen
yüzlerce kişi de vardı. Bakın burada, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği
Çerçeve Sözleşmesi'nin resmi sitesinde, şeffaf bir şekilde isim isim kimler

katıldı tek tek görebiliyorsunuz. Biz isterdik ki, Birleşmiş Milletlerin bu isim
listesini yayınladığı gibi, aynı şeffaflık anlayışı ile, hükümet de COP29
Zirve’sinin ülkemize olan maliyetini açıklasın. Devletimiz adına yapılan bu
harcamayı kuruşu kuruşuna sormak hakkımız. Elimizde uzun bir soru seti var
ve hepsinin cevabının açıklanmasını istiyoruz. COP29 zirvesine katılımda, kaç
kişinin masrafı devletin kasasından karşılandı? Kaç uçakla gidildi? Kaç tane
koruma götürüldü? Bu kadar kişinin günlerce sadece otel ve yemek masrafını
bir düşünün. Katılımcıların kaçı iklim değişikliği konusunda uzman? Bu kişiler
neye göre belirlendi? Liyakate göre mi, sadakate göre mi? Bu kişilerin kaçı
Türkiye’nin ve gezegenimizin geleceği için somut politika önerileri sundu?
Oraya götürülen kişiler yaptıkları çalışmalarını raporladı mı? Bu kişiler
konferansa ve müzakerelere ne kadar katkı sundu, Türkiye’nin çıkarlarını ne
kadar savunabildiler? Bakın Türkiye COP31’e aday ülkelerden bir tanesi. Ben
merak ediyorum, giden kişiler bizim COP31 adaylığımıza dair nasıl bir katma
değer sağladı? İktidarın şeffaf bir şekilde bu sorulara cevap vermesi
gerekiyor.” dedi.
“Siz tasarruf eğitimini vermeye önce harcama yetkisi olan
Bakanlarınızdan başlayın!”
Rızvanoğlu iktidarın tasarruf tedbirlerine uymadığını belirterek “Buradan
iktidara seslenmek istiyorum: Tasarruf tedbirlerini siz bangır bangır çıktınız
açıkladınız, memur servislerini kaldırdınız. Okullarda temizlik personelini
azalttınız. Kamu personeline verilen giyecek yardımını kısıtladınız. Hatta
öğretmenlerin kullandığı su ısıtıcılarını, çay-kahve makinalarını bile tasarruf
diyerek yasakladınız. Şimdi ise çıktınız uluslararası bir zirvede astronomik
rakamlar harcıyorsunuz. Hem de çıkardığınız Genelge’ye aykırı olarak. Asgari
ücretliye zam yapmıyorsunuz enflasyon artar diye, emekliye zam
yapmıyorsunuz enflasyon artar diye… Size soruyorum, kamu harcamalarını
kısmadan, tasarruf etmeden, hoyratça para harcayarak nasıl enflasyonu
düşüreceksiniz? İsrafı bırakmayan siz mi enflasyonu düşüreceksiniz? Resmen
direnç gösteriyorsunuz. Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi, bir de kamu
personeline ‘Devlet Malını Koruma ve Tasarruf Tedbirleri’ adında bir online
eğitim de vermeye başlamış. Siz o eğitimi vermeye önce harcama yetkisi olan
Bakanlarınızdan başlayın!” dedi.
“Türkiye’nin tezlerini savunacak çok daha güçlü bir delegasyon
oluşturulmalıydı”

Rızvanoğlu açıklamasına devamla, “Türkiye’nin uluslararası arenada güçlü bir
şekilde temsil edilmesi çok önemli. Ancak burada söz konusu olan bir iklim
zirvesi; turistik gezi değil. Ana hedef israf değil, iklim kriziyle mücadelede
gerçek adımlar atmak ve Türkiye’nin çıkarlarını en etkin şekilde savunmak
olmalı. Türkiye ne kazandı, vatandaşlarımız ve iş dünyası buradan ne
kazandı? Hangi faydayı elde ettik. Bizim için önemli olan bu fayda zarar
hesabı. Bakın COP29, iklim finansmanın odakta olduğu bir zirveydi. Çünkü
iklim değişikliğinin etkileriyle başa çıkabilmek için para gerekiyor. Gelişmiş ve
kirletici ülkelerin gelişmekte olan ülkelere fon yaratması şart. Zirve sonunda
yıllık 300 milyar dolarlık bir küresel finans hedefi kabul edildi. Türkiye iklim
değişikliğinden en çok etkilenecek ülkelerden birisi iken, bu finansmandan ne
kadar yararlanabilecek, asıl önemli olan husus bu. Tabii ki zirveye giden çok
kıymetli kişiler vardı ancak bu kişilerden Türkiye’nin çıkarları için ne kadar
istifade edildi. Türkiye’nin götürdüğü heyetlerde bu kişilere de yer verildi mi?
Müzakerelere katılım imkanı sağlandı mı? Bu tarz zirvelerde karar vericiler
gösterişten, şatafattan etkilenmiyor. Delegasyon listesi titizlikle
belirlenmeliydi. Öyle turistik geziye gider gibi, kuralsız kaidesiz, sırf birileri
istiyor diye önüne gelenin katıldığı şekilde gidilmemeliydi. Türkiye’nin tezlerini
savunacak çok daha güçlü bir delegasyon oluşturulmalıydı.” dedi.
“Biz bu aziz milletin oylarıyla seçilmedik mi?”
Rızvanoğlu, “Grubu olmayan bir partinin Milletvekili olarak, masraflarımı kendi
cebimden karşılayacağımı söylememe rağmen Çevre Komisyonu ile birlikte bu
Zirve’ye Türkiye resmi delegasyonun bir parçası olarak götürülmedim.
COP29’a bir Milletvekili olarak kendi imkanlarımla katıldım. Çalışma
arkadaşlarımla birlikte bütün masraflarımızı cebimizden karşıladık. Ancak iki
türlü giriş izni var. Biri kapsamlı yani stratejik toplantı salonlarına girilebilen.
Diğeri ise bu salonlara girmeye imkan tanımayan, daha sınırlı giriş izni.
Maalesef çok istememize rağmen önemli stratejik toplantı yapılan salonlara
giremedik. Seçilmiş bir Milletvekili olarak bu talebimiz reddedildi. Biz bu aziz
milletin oylarıyla seçilmedik mi? İktidara yakın gazetecilere hem de iklim
değişikliği ile hiç ilgisi olmayan kişilere bile kapsamlı izin verilirken, seçilmiş
bir milletvekili olarak bana bu izin verilmedi. İktidar bir Milletvekiline sahip
çıkılmayarak, bir kez daha muhalefeti dışlama ve demokrasiyi sahiplenmeme
anlayışını gösterdi.
Ancak bilsinler ki, biz mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz. Kul hakkı yemeden,
mücadeleye devam edeceğiz. Devletin imkanlarını kullanarak dış gezileri
turistik bir gezi gibi gören anlayışı iktidar veya muhalefet fark etmeksizin
milletimizin vicdanına havale ediyorum.” ifadeleriyle konuşmasını sonlandırdı.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.