CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, sağlık çalışanlarına bir maaş ikramiye verilmesini teklif ettiklerini belirterek, "Bir yoğun bakım hemşiresi geçen ay bana 7 liralık fark aldığını söyledi. İnsani değiller. Yönetemiyorlar. Hiç kimse karar alacak pozisyonda değil. Ne Sağlık Bakanı ne de Hazine ve Maliye Bakanı. Hiç kimse karar alma iradesi yok. Bir kişinin iradesi var o da Erdoğan" dedi.
CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Olay TV’de Murat Yetkin’in konuğu oldu. Yetkin'in sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, koronavirüs salgınında yaşamını yitirenlerin sayısının Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı verilerin üstünde olduğunu belirterek şunları söyledi:
“Hayatını kaybeden vatandaşların raporlarıyla beraber bu belediyelere gidiyor. Belediyeler, cenazeden sonra defin işlemini gerçekleştiriyor. Bazılarından salgın dolasıyla hastalık, bazılarında koronavirüs nedeniyle raporda düzenleme var. Salgın dedikleri hangi salgın? O da belli değil. Aslında o da koronavirüs. Rakamı düşük göstermek için yapıyor.”
Hükümetin halka doğru bilgi vermemesinin kabul edilemez olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Gelişmiş olan bütün ülkeler bizim ülkemizin verdiği bilgilerin doğru olmadığını onlar da biliyorlar. Salgın hastalık olarak veba mı, kolera mı var? O da yazılmıyor. Hani salgın hastalık olur da şu nedenle diye yazarsın salgının ne olduğunu. Düşük göstermek istiyorlar. Başlangıçta bir grup vatandaş inanıyordu fakat Türkiye genelinde can kayıpları çok yüksek görünüyor, bunu biliyorlar. Ondan sonra Sağlık Bakanlığı’nın yaptığı açıklamaları doğru bulmuyorlar” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları şöyle:
AÇIKLAMALAR İNANDIRICI DEĞİL: Danışma kurulunun bir sözcüsü olur. Bilim kurulu üyeleri arasında bir çelişki varsa hangi doğruyu söylüyor biz bilmiyoruz ama bakan saraydan aldığı talimatlarla açıklama yapıyor. Bu açıklamalar inandırıcı değil. İstanbul’da 1 günde diyelim 200-300 hayatını kaybetmiş vatandaş var. Siz bunun yarısını bile koronavirüs saymıyorsunuz.
DEVLETİN KATKI VERMESİ LAZIM: Bana bir sanayici geldi. Dedi ki 'Bir karar alsınlar, 15 gün-1 ay kapalı kalalım. Biz de bilelim, bunu bitirelim ve yolumuza devam edelim. Biz buna razıyız.' Ben fabrikada çalışan işçinin sağlıklı olmasını isterim. Gelecek diğer işçilere bulaştıracak, sonra ben fabrikayı kapatmak zorunda kalacağım. Bu ekonomi açısında sağlıklı bir uygulama değil, o da biliyor. Aklı başında olan her işveren bu işin böyle çözülemeyeceğini gayet iyi biliyor. 15 gün, 1 ay kapattığınızda tabi piyasa, ekonomi duracak. Buna devletin müdahale etmesi, katkı vermesi lazım.
HEMŞİREYE 7 LİRALIK FARK: Biz sağlık çalışanlarına bir maaş ikramiye verilmesini teklif ettik. Bir yoğun bakım hemşiresi geçen ay bana 7 liralık fark aldığını söyledi. İnsani değiller. Yönetemiyorlar. Hiç kimse karar alacak pozisyonda değil. Ne Sağlık Bakanı ne de Hazine ve Maliye Bakanı. Hiç kimse karar alma iradesi yok. Bir kişinin iradesi var o da Erdoğan. Buradan Erdoğan’a çağrı yapalım. Ekonomik Sosyal Konseyi topla, bakanlarla birlikte sorunu yaşayanları bir dinlesinler. Hangi çözümleri beklediklerini dinlensinler. Sonra Bakanlar Kurulu oturur, ‘bu talepleri nasıl ve ne kadar karşılayabiliriz’ diye.
DEVLETTE BİRDEN FAZLA ARACI OLMAYAN KALMADI: Erdoğan’ın neden 13 uçağı var? Bu bir israf. Erdoğan, 20-50 uçak da alabilir. İsraf, devleti itibarsız kılan temel olgudur. Yaşamı boyunca itibar eksikliği hisseden kişiler devletin mal varlığı güç olarak kabul edip kendilerine itibar kazandırdıklarını sanırlar. Böyle bir tablo yok. 13 uçağı ne yapacaksın, 1 uçağa bineceksin. Hadi bilemedin 2 uçağa bin. Diğerleri? Sigorta, yakıt, bakım, pilot masrafları… Bir Taşıt Kanunu var. Taşıt Kanunu’na göre devlet kimlere araç tahsis eder, o bellidir. Devlette birden fazla aracı olmayan kalmadı.
MİLYONLARCA İŞSİZ, AÇ İNSAN VAR: İsrafa örnek vereyim. Milletvekilliğinden emekli oluyorsunuz. 5 kurumdan da ayrıca aylık alıyorsunuz. Dışarıda milyonlarca işsiz, aç insan var. Siz niye o parayı onlara vermiyorsunuz.