Gerçek Muhabir

İnce'den Sinop mesajı: Balıkçı Mehmet Amca'nın oğlu vekil olabilecek mi?

SİYASET

Referandum çalışmalarını Karadeniz Bölgesi'nde sürdüren CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce, Sinop ve Bafra'da vatandaşlarla buluştu. Mitinglerine tam zamanında başlamasıyla bilinen İnce, alana geç kalanlara da ilginç bir benzetme ile takıldı: "Tabi siz Muharrem İnce'nin mitingi geç başlar diye düşündünüz; Ziraat Bankası'nda yanlış olur, Muharrem İnce'de olmaz."

DİKTATÖRLER ŞİDDETTEN HOŞLANIR, MİZAHTAN KORKAR

Kendisini coşkuyla dinleyen kalabalıklara, "Diktatörler şiddetten hoşlanır, mizahtan korkar" tespitini yapan; Partili cumhurbaşkanı, fedarasyon başkanının iktidar karşısındaki tutumu ve Meclis'i fesih yetkisi gibi güncel tartışma konularını irdeleyen İnce, 18 yaşında vekil olacak kişelirin Sinoplu balıkçı Mehmet Amca'nın değil, zengin çocukları olacağını söyledi. İnce, özetle şu mesajları verdi:

PAKETİN DERİSİ CEMAATE, GERİSİ BİZE KALMIŞ: Ben bu 18 maddeyi inanı en az 50 kere okumuşumdur. Bak güzel kardeşim, Kuran-ı Kerim’in ilk emri ne? Oku. Okudun mu bunu da ‘evet’ diyeceksin. Ben 50 kere okudum. Burada sana, bana, işçiye, memura, esnafa, köylüye, öğrenciye, işsize bir şey yok. ‘Birilerine bir şey var mı?’ dersen var. Adam kurban kesmiş, deriyi yüzmüş, 7 parçaya bölmüş. Tam dağıtacak ‘hocaya bir sorayım bunu’ demiş. ‘Hocam bu kurban etini nasıl dağıtayım?’ ‘Çok basit’ demiş hoca. ‘Başı hocaya, döşü hocaya, 7 parçanın 5’i hocaya, derisi cemaate, gerisi de sana’ demiş. Başı gitmiş, döşü gitmiş, 7 parçanın 5’i gitmiş, deriyi cemaat almış, gerisi de bize kalmış. Bu paket de böyle işte.

FESİHİN ADI DEĞİŞMİŞ, 'SEÇİME GÖTÜRME' OLMUŞ: Son günlerde bir tartışmadır gidiyor. Cumhurbaşkanı Meclisi feshedebilir mi, edemez mi? Şimdi bugün seçim oldu. Cumhurbaşkanı seçildi. Milletvekilleri de seçildi 5 yıllığına değil mi. 8 ay sonra Cumhurbaşkanı hiçbir kurala bağlı olmadan, hiç kimseye sormadan, hiç kimseye danışmadan canı ne zaman isterse seçim yapabilir mi? Yapabilir. İşte bu fesih demektir zaten. ‘Fesih’in adı değişmiş ‘seçime götürme’ olmuş. Mesela Abdullah Öcalan’ın adı yok artık. Ne var? İmralı var. Terör örgütü yok artık. Ne var? Kandil var. Zam yok, benzine zam gelmiyor atık. Zammın adı fiyat güncellemesi. Zam değil o, güncelleme. Hani gidiyorsun doktora ‘idrar tahlili yaptır’ diyor sana. Öbür adını söylese olmaz. Onun gibi bir şey bu. Bal gibi de meclisi feshedebilir, 6 ay süreyle olağanüstü hal ilan edebilir, 15 kişilik Anayasa mahkemesinin 12’sini atayabilir. Bütün bunlar Türkiye’nin başını belaya sokacaktır.

İNSANLIK UZAYDA MADEN ARIYOR, BİZİMKİ KÖPRÜLERLE ÖVÜNÜYOR: Bugün ‘köprü yaptık, yol yaptık’ diye övünüyorlar. 1937’de kazma ile kürek ile 41 tane tüneli açtı bu Cumhuriyet. Şimdi diyorsun ki ‘3’üncü köprüyü yaptım, görmüyor musun?’ diyorsun. 3’üncü köprüyü yaptığına göre 1’inci ve 2’nci köprüyü daha önce yapmışlar zaten. Yani 1’nci köprüyü bu millet 1973’te 45 sene önce yaptı. Köprü ile övünmek, yol ile övünmek 19’uncu yüzyıl eseridir. Yüzyıl önceki övünmedir bunlar. İnsanlık uzayda maden arıyor. Uzay madenciliği dünyanın gündeminde, yapay zeka gündeminde. Gen teknolojisi var dünyanın gündeminde. Bu hala ‘köprü yaptım’ diye övünüyor. Git, Avrupa’da nehirlerin üzerinde binlerce köprü var. Bunlarla övünme devri geçti. Teknoloji ilerledi, dünya gelişti.

KARARNAMELERLE İSTEDİĞİNİ GİBİ YAPACAK: Bir kanun var, bir de onun yerine geçen kararname var. Kanun zor, meşakkatli ve zaman alıcı bir süreçte hazırlanır. Zor ama doğru olanı da budur. Kararname nasıl olur peki? Gördünüz mü güzellik uzmanlarının kararnamesini nasıl imzaladı! ‘Hasan getir kararnameyi bakayım’ dedi. Belki buna güzellik uzmanları sevinebilir. Ama bir de bunun tersini görmek lazım. Ben anlatayım size kararnameyi. Eğer EVET çıkarsa, bir sabah kalkar, ‘Hasan getir kararnameyi, '3.5 milyon Suriyeli Türk vatandaşı yapılmıştır’ bitti. 'Emekli ikramiyesi 20 taksitte olacak' oldu tamam, 'şurada şu eyaleti kuracağım' oldu bitti. Şu şu kişileri yardımcı atadım, hanımefendiyi kendime birinci yardımcı yaptım. Bu hangi ülkede oldu biliyorsunuz değil mi? Azerbaycan’da. Aliyev akşamdan yengeye söz vermişti, sabah ilk işi kararnamesini imzalamak oldu, öyle değil mi?

FAKİR MİLLETİN 400 MİLYONU GİDİYOR: Milletvekili sayısı 50 artıyor. 50 tane de yardımcı atayacak. Bunun bu fakir millete maliyeti yıllık 400 milyon lira. Bütçeyi tek başına yapabilecek. Meclis kabul etmezse bile bir miktar artış koyacak yine bütçe devam edecek. Eğer EVET derseniz, altı ay süreyle OHAL ilan etme yetkisi vermiş olacaksınız.

SAKIN BANA BİRŞEY OLMAZ DEME: AKP’li kardeşim sakın ‘bana bir şey olmaz, ben AK partiliyim’ deme. Abdullah Gül, Bülent Arınç da AK Partiliydi. Bir daha önceki durumlarına bir de bugün hallerine bakın. Abdullah Gül ve Bülent Arınç partiye bile giremiyorlar. Gör hallerini gör. Güvenoyu yok. Sözlü soru kalkıyor, gensoru kalkıyor. Bakanlar beş senede Meclise bir kere gelecek. Milletvekili bakana soru soramazsa, hesap soramazsa sen de milletvekiline hesap soramazsın.

ÜCRETSİZ DERSE VERMEK İSTEĞİME İZİN VERMEDİLER, AMA...: Ben Hakan Şükür ile birlikte vekillik yaptım. Hakan Şükür'ü Galatasaray FETÖ'cü olduğu için değil, iyi golcü olduğu için aldı. Ama sen FETÖ'cü diye vekil yaptın. Biliyorsunuz ben fizik öğretmeniyim. Ben Ankara'da bir okulun sabah saatlerinde ben geçen fizik derslerine ücretsiz girmek istedim, Meclis Başkanı olmaz dedi, izin vermedi. Ama aynı Meclis Başkanı TRT'nin FETÖ’cü Hakan Şükür’e 200 bin TL maaş ödemesine ses çıkarmadı.

EY DİYANET, DEVLET OLANAKLI EVET KAMPANYAYA DA FETVA VERSENE: Şu güzel Anadolu’da ne düzgün insanlarımız var bilseniz. Vatandaşın birisi devlet memuru, arkadaşlarıyla birlikte bir devlet dairesinde çalışıyorlar. Bir tane su ısıtıcı almışlar, su ısıtmak için. Şeker almışlar, çay almışlar, su almışlar. Ama devlet dairesinde, devletin elektriğini kullanarak çay demleyecekler. Acaba diyorlar böyle bir çay demlersek bu haram olur mu, caiz midir? Sonunda kararlaştırıp Diyanete soruyorlar, diyorlar ki, ‘Ben devlet dairesinde memurum, burada çay demlesek, su ısıtsak devletin elektriğiyle caiz midir?’ Diyanet fetva veriyor; ‘caiz değildir’ diyor. O çayı içemezsin. Onlar da demlemiyorlar. Ey Diyanet, sen görmüyor musun devletin uçağıyla ‘evet’ propagandası yapıyorlar. Onlara da bir fetva versene.

BENİM PAYIM TRT'YE HARAM OLSUN: Devletin örtülü ödeneği, devletin uçağı, devletin helikopteri, devletin parası, devletin TRT’si, biz o TRT’ye hepimiz para ödüyoruz. Diyanet İşleri Başkanlığı TRT’ye Dde bir fetva versene. Biliyorsunuz, ”Elektrik faturalarının yüzde 2’si TRT payıdır. ‘Evet’ diyenler de, ‘hayır’ diyenler de her elektrik faturasından TRT’ye pay ödüyor. Peki TRT’de bizi görüyor musunuz. TRT’yi izlersen, Türkiye’nin yüzde 99’u ‘evet’ diyor. Bir tane ‘hayır’ propagandası yok. Benim payım haram zıkkım olsun bu TRT’ye.

HİZMETKARLIĞIN BÖYLEYSE, PADİŞAHLIĞINDAN KORUSUN ALLAH: Çıkmış bir de ‘Ben sizin hizmetkarınızım’ diyor. Sarayı, uçakları, zırhlı mercedesi var. Damadı bakan, şoförü vekil, sekreter spor il müdürü mü? Hanlar, hamamlar, damat bakan, şoför vekil... Neymiş milletin hizmetkarı... Allahtan da hizmetkar. Ya padişan olsaydı Allah korusun o zaman!

FETÖ'CÜ ZURNACI, DAVULCU VAR VEKİL YOK: FETÖ ile birlikte yönetiyordunuz ülkeyi. FETÖ senin yönetim ortağındı. Bakın FETÖ'cü hemşire var mı, var... FETÖ'cü general, savcı, hakim, öğretmen, baklavacı, davulcu, zurnacı var mı, var. Bir tek FETÖ'cü milletvekili yok. Peki siz buna inandınız mı? FETÖ'cü milletvekillerini açıklayayım mı! Siz sandık başında açıktan oy kullanayım derseniz kullandırırlar mı, hayır. Ama bazıları açıktan oy kullandı, 'işte benim oyum bu' dediler. İşte onlar FETÖ'cü vekillerdir.

MEĞER BİZİM TEK DERDİMİZ BAKIN NEYMİŞ: Ben çıkmayacağına kesinlikle inanıyorum... Ama diyelim pakete evet çıktı. Ama değişiklikler 2019’da yürürlüğe girecek. Bir madde var ki o ise hemen yürürlüğe girecek. O da partili cumhurbaşkanlığı maddesi. Yani Türkiye’nin hiçbir derdi yokmuş, işsizlik yokmuş, enflasyon yokmuş, dış politikada sorun yokmuş, emeklinin derdi yokmuş; tek derdimiz partili cumhurbaşkanıymış. Meğer tek derdimiz buymuş.

HER ŞEY DEVLETTEN, BAS HAYIRA KURTUL BU İLLETTEN: Ey İzmirliler hani Padişah Mecnun ile Leyla’yı çağırmış saraya. Leyla’ya bakmış, bakmış. Mecnun’a dönerek, ‘Ya Mecnun Leyla bu mu ya, hani uğruna dağlar deldiğin Leyla bu mu?’ diye sormuş. Mecnun da, ‘Padişahım siz bir de onu benim gözümle bir görseniz’ demiş. İşte eyy İzmirliler Onlar bizim gözümüzle cumhuriyete bakmıyor. Bizim aşkımızla bakmıyor. Sandık başına gittin. Zarf, pusula, mühür hepsi devletten. Bas hayıra kurtul bu illetten. Peki hangi rengi tercih edeceksin. Beyaz demokrasinin kefeni, geç onu hemen öbürüne geç. Öbürü toprağın bereketi kahverengi. Bas kahverengiye oyun bereketli olsun.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.