Meclis genel kurulunda, pandemi ve kuraklığın yanı sıra gübre, zirai ilaç, akaryakıt, yem, elektrik ve tohum fiyatlarında zamların üst üste geldiğini söyleyen Başevirgen, “Üretimdeki azalış ve zamlar devam ettikçe hem çiftçiyi hem sanayiciyi hem de tüketiciyi daha da kötü günler bekliyor.” Dedi.
“Üretici fiyatların düşüklüğünden tüketici ise yüksekliğinden yakınıyor“
CHP Manisa Milletvekili ve Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Bekir Başevirgen, kurban bayramı öncesi hem tüketici hem de üreticiler için zor zamanların kapıda olduğunu belirterek, “Vatandaşlar, ‘elimize geçen ücretlerle kurban kesmeyi bırakın et bile alamıyoruz’ derken, üreticiler de para kazanamamaktan ve işin sürdürülebilir olmaktan çıktığını söylüyor” diye konuştu. Başevirgen, “Kasap ve marketlerde dana kuşbaşı 60 lira, kuzu kuşbaşı 80 liraya satılıyor. Kurban bedelleri ise büyükbaş hayvanda canlı kilo fiyatı 25 lira, küçükbaş hayvanda canlı kilo fiyatı 30 lira civarında. Marketlerde 1 litre sütün ortalama fiyatı ise 7 lira.” Dedi.
Fiyatların tüketiciye bu denli yüksek yansımasına rağmen, üreticinin para kazanamamasının sorumlusunun kim olduğuna dikkati çeken Bekir Başevirgen, “ Bu sorunun cevabını bulmak için sektörde yer alan bütün paydaşlara sorduk, tüm cevaplar tek bir yeri işaret etti.” Dedi.
“Suçlu hayvan yetiştiricileri mi?”
CHP’li Başevirgen, “Hayvan yetiştiricilerine sorduk, dediler ki; ‘Üreticinin çiğ süt litre satış fiyatı 3 lira 20 kuruş. Geçen sene 2 lira 30 kuruş olan sütte % 40 civarında bir artış olmuş. Karkas et fiyatı geçen seneye göre %25 artmış. Kurban fiyatlarının büyükbaş canlı kilo fiyatı 25 lira, küçükbaş canlı kilo fiyatı 30 lira civarında. Yetiştirdiğimiz hayvana kurban bayramı öncesinde yapabildiğimiz maksimum zam ancak yüzde 10. Buna karşılık, yetiştirme maliyetlerindeki artış %100’ün üzerinde. Geçen sene 80 lira olan hayvan yemi bu sene 160 lira oldu. Kaba yem kaynakları olarak kullanılan samana 1 lira, mısır silajına 75 kuruş, yoncaya 1,5 lira ödüyoruz. Bunlardaki artış da yüzde şimdilik 100’ü buldu.’ Maliyetlerimiz düşünüldüğünde ürünlerimiz ederinin çok altında, suçlu biz değiliz’. Diyorlar" dedi.
Başevirgen, " Özellikle çiğ süt üreticileri, yem fiyatlarındaki artışla baş edemiyor. Bu nedenle süt inekleri kesime gidiyor. Kurban Bayramı'nda ciddi bir inek kesimi olacağı gibi, bu durum ileriki zamanlarda süt üretimini de oldukça etkileyecek." ifadelerini kullandı.
“Suçlu sanayici mi?”
CHP’li Başevirgen, aynı soruyu bu kez de yem üreten sanayiciye sorduklarını belirterek, “Yetiştirici kadar sanayici de bu durumdan memnun değil. Ürettikleri konsantre yemin içerisinde yer alan tuz ve mermer tozu dışındaki hammaddelerin çoğu ithal. Hayvan yeminin ana maddeleri olan, arpa ve mısırın ithalat fiyatları 300 dolar civarında. Yerli üretim arpa ve mısır neredeyse yüzde 100 artışla 2.500 liraya yükseldi. Enerji, nakliye ve benzeri giderlerimiz kat be kat arttı buna karşılık satışlarımız azaldı, biz ne yapalım diyorlar.” Dedi.
“Suçlu çiftçi mi?”
Çiftçiler için de durumun farklı olmadığını söyleyen Manisa Milletvekili Başevirgen, “Bir yıl içerisinde gübre, zirai ilaç, akaryakıt, elektrik ve tohuma yapılan zamlar yüzde 100’ün üzerinde oldu. Bunların yanı sıra kuraklık nedeniyle verim kalitesi ve ürün miktarı da düştü. Çiftçinin malı tarlada kaldı,sattığı üründen para kazanamadı, ithalat karşısında yenik düştü. Çiftçiler de 'suçlu biz değiliz' diyor." Dedi.
"1Milyon Çiftçi Üretimi Bıraktı, 4 Milyon Hektar Tarım Arazisi Ekim Dışı Kaldı"
Çiftcilerin, Tarım Kredi Kooperatifleri ve bankalara olan toplam borçlarının 205 milyar lirayı geçmiş durumda olduğunu hatırlatan Başevirgen, "1 milyon çiftçi ve üretici üretimi bıraktı ve son 20 yılda 4 milyon hektardan fazla tarım arazisi ekim dışı kaldı. Çiftçi kullandığı krediden çok daha fazlasını teminat verdi. Traktörü, hayvanı, evi, araziyi ipotek gösterdi. Çiftçi, kredi-borç-icra döngüsünde savruluyor. Üretim yapabilmek için elinde hiçbir şey yok. Yakında üretim araçlarına el konulmaya başlanacağından endişe eden çiftçiler de ‘suçlu biz değiliz’ diyorlar.” Diye konuştu.
Peki, suçlu kim?
Bir sektördeki işleyişten kimse memnun değilse ve herkesi mağdur eden bir yapı varsa, burada düzgün bir organizasyonun varlığından bahsetmenin mümkün olmadığını söyleyen Başevirgen “Aslında sektör hep bir ağızdan ‘Görev ve sorumluluğu sektörü organize etmek olan Bakanlık hangisiyse suçlu da odur’ diye bağırıyor. Faiz, enflasyon ve kur baskısı altında adeta tükenme noktasına gelen tarım ve hayvancılık sektörünün yeniden canlandırılabilmesi için Tarım ve Orman Bakanlığı, zaman kaybetmeden ve işin tüketici ayağını da unutmadan et-süt-yem piyasasını yeniden düzenlemelidir. Aksi halde üretimden vazgeçerek damızlık hayvanlarını kesime gönderecek yetiştiricilere mani olmanın imkanı yok. Bu durum yem, et ve süt sektöründe telafisi mümkün olmayacak sonuçlar doğuracak, sofraya yansıyan et ve süt fiyat artışlarının önüne geçilemeyecek.” Dedi.