Gerçek Muhabir

“Erdoğan, Vatandaşın cebinden vatandaşa hediye dağıtıyor”

SİYASET

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın yaptığı açıklamalara ilişkin olarak, “İstanbul için bir karantina elzem hale gelmiştir. İngiltere sürü bağışıklığından vazgeçti.

Bizdeki pandemiyle mücadele yöntemi sınıf bağışıklığı. Parası olan kendisini korusun, parası olmayan çalışsın. Bağışıklık kazanıyorsa yaşasın, kazanamıyorsa Allah rahmet eylesin. Bu sınıf bağışıklığı ayıbını Türkiye’ye yaşatmaya kimsenin hakkı yok. Kritik üretim yapan fabrikalar hariç, orada da çeşitli tedbirleri var bunun, onun dışında belli bir süre bu krizi durdurmak için tedbir alınması gerekiyor” dedi. Özel, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 65 yaş üstü vatandaşlara dağıttığı maske ve kolonyanın üzerine “hediyedir” ibaresini koymasına ilişkin olarak da, “Şahsı tarafından alınan kararlarla vatandaşın cebinden vatandaşa hediye dağıtan birisiyle karşı karşıyayız. Bunlarla övünülmez, bunlar utanılacak işler. Bu, tükenmekte olan birinin şahsı itibarını yükseltmek için kendisine emanet edilen kamu gücünü, kendisine emanet edilen parayı şahsının propagandası için kullanmasıdır. Ayıptır, yazıktır, günahtır” ifadesini kullandı.
CHP’li Özel, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, CHP’nin TBMM’de koronavirüs salgınına ilişkin Araştırma Komisyonu kurulması talebinin reddedildiğini anımsatarak, “Burada korona salgınıyla mücadele için kurulması önerilen bir komisyon aslında Türkiye’ye umuttur. Dün bir kez daha Türkiye’yi yöneten saray idaresi dedi ki ‘Bunu yapmayın, bizim CHP’ye ihtiyacımız yok’” dedi. Özel, sağlıkta şiddet düzenlemesine ilişkin tekliflerinin AKP ve MHP oylarıyla reddedildiğini belirterek, “Oysa Fahrettin Koca, Meclis’ten bunu istediğini söylemişti. Fahrettin Koca’nın talep ettiği metni biliyoruz, AKP de eline bir paragraf almış. AKP tipi yasama anlayışı. Eline AK Partililer bir metin almış. Metin talebin yüzde 20’sini karşılamıyor. AKP’nin ‘Hekime karşı şiddet için biz de çalıştık’ dediği şey dağın fare doğurmasıdır. Tamamen bir algı yönetimine yönelik bir yaklaşımdır. Artık milletvekilleri bu katı grup disiplininin, saraydaki kötücül akla hizmet etme talimatından da bıkmış durumdalar. Cumhur ittifakının milletvekillerinin bazı alınan kararları, içlerine sinmeye sinmeye desteklemek ya da reddetmek durumunda kaldıklarını biliyoruz. Maalesef bu katı anlayış son derece kötü bir noktaya Meclisimizi de demokrasimizi de savurmaktadır” diye konuştu.
İNFAZ REJİMİ ALTÜST EDİLİYOR
Özel, TBMM Genel Kurul gündemindeki infaz düzenlemesine ilişkin olarak, “Bu düzenlemeyi olduğu gibi geçirmek istiyorlar. Meclisi bir boyacı küpü, saray bunu hazırladı, cilasını yapın diyerek bir yasama fabrikası gibi çalıştırmak istiyorlar. Bu öyle sakat bir anlayış ki, Meclis’teki 600 beyni hiçe sayan, 600 vicdanı görmezden gelen bir anlayışla karşı karşıyayız. Dayattıkları yaklaşım utanç verici. Bahane koronavirüs ama böyle bir dönemde bile fırsatçılık yapıyorlar. Cumhurbaşkanı’na hakaretten alınan cezaların yüzde 40’ını yatacak bir düzenleme söz konusu, bu fırsatçılık. Anadolu’da dendiği gibi bu vakitte adamı yılan sokmaz. Cezaevleri boşalacak, boşalan yerlere beni eleştirenleri sokun diyor. Bu anlayışı milletimize şikayet ediyoruz” ifadesini kullandı. Özel, “Rüşveti alan çıkacak, haber yapan kalacak. Eşitlik yok, vicdan yok. Siyasetçiler yatacak, gazeteciler, akademisyenler yatacak, avukatlar yatacak, insan hakları savunucuları yatacak, rüşvetçiler, irtikapçılar çıkacak. Aladağ’da kızları cayır cayır yakanlar, üstüne kapı kapatanlar çıkacak, Aladağ’da ciğeri yanıp da ‘Batsın sizin kara düzeniniz’ diye twit atan yatmaya devam edecek. Eşit, adil, savunulabilir bir af kanunu için mücadele ediyoruz. Hümanizm ile caydırıcılık dengesi, ceza hukukunun altın oranıdır. AKP ve MHP imzası, bütün infaz rejimini altüst etmektedir” ifadesini kullandı. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın açıklamalarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Özel, şunları kaydetti:
SINIF BAĞIŞIKLIĞI AYIBINI TÜRKİYE’YE YAŞATMAYA KİMSENİN HAKKI YOK
“6 ile ait yoğunluk haritalarını açıkladı. Krizin başından beri, illeri, ilçeleri, lokasyonları açıkla diyoruz. Nihayet ama görünüyor ki çok geç. İstanbul’da nüfusun en yoğun olduğu yerlerde vaka sayısında inanılmaz yoğunluklar var. İstanbul’un ipin ucu kaçmış gözüküyor. Bu tablo Ankara’dan bakınca görülmez ama yerel yönetici orada görür. 39 ilçede yere ayak basan yerel yöneticiler bunu görür. Yerel yönetimin krizle mücadelede dışlanmama gerekliliğinin en önemli göstergesi budur. İçinde bulunduğumuz rejimin başının açıklamalarına bakmayın, bunlar bu emek sömürüsünün, bunlar bu kan emici ve devam ettirilmesini istedikleri rejimin hayranları, meftunları, uygulayıcıları. Bunlar ister ki herkes eskisi gibi olsun. Dünyadaki popülist liderler giderken, Türkiye’de popülist lider de devam edemeyecek. Soma’da 301 canı alan üretim baskısıydı. İstanbul için bir karantina elzem hale gelmiştir. Bu konuda lütfen Bilim Kurulu’nun vermiş olduğu kararları ve önerileri dikkate alınız. Bilim Kurulu’nu ‘Şahsı Bilir Kurulu’na çeviren Fahrettin Koca, Bilim Kurulu’nu dinliyorsun, cumhurbaşkanı bilir diyorsun. Şahsı üretimi durduramayız diyor. Örneğin Çin’de ve Güney Kore’de teknolojiye dayalı yoğun bir karantinayla baskılama sistemi var. İngiltere sürü bağışıklığından vazgeçti. Bizdeki pandemiyle mücadele yöntemi sınıf bağışıklığı. Parası olan kendisini korusun, parası olmayan çalışmak zorundadır, çalışsın. Bağışıklık kazanıyorsa yaşasın, kazanamıyorsa Allah rahmet eylesin. Bu sınıf bağışıklığı ayıbını Türkiye’ye yaşatmaya kimsenin hakkı yok. Kritik üretim yapan fabrikalar hariç, orada da çeşitli tedbirleri var bunun, onun dışında belli bir süre bu krizi durdurmak için tedbir alınması gerekiyor. Ayrıca madem ki devamlı haklı çıkmaktadır, Ekrem İmamoğlu kuracağınız hastanelerin yerleri yanlış diyor. Dikkatle dinlesinler yoksa çok önemli yanlışların yapılma arifesinde olabiliriz. 20 gün önce İstanbul’a pandemi hastanesi kurulması sosyal medyada en çok konu olmuşken, bugün 45 güne yetiştirmeye çalışacağız demenin alkışlanacak değil gecikmiş bir tedbir olduğunu söyleyelim.”
EMANET EDİLEN PARAYI ŞAHSININ PROPAGANDASI İÇİN KULLANIYOR
Özel, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı’nca vatandaşa dağıtılan kolonya ve maskelere ilişkin olarak, “Şahsı tarafından alınan kararlarla vatandaşın cebinden vatandaşa hediye dağıtan birisiyle karşı karşıyayız. Bunlarla övünülmez, bunlar övünülecek işler değil. Bunlar utanılacak işler, bu bir tenezzül meselesi. Bu torbanın içindeki maskeyi, kolonyanın parasını ne yaptınız? Oğlanların sünnetinde takılan altınları bozdurup mu aldınız? Düğündeki takıları bozdurup mu aldınız? Cumhurbaşkanı maaşından biriktirdikleriyle mi aldınız da üstüne ‘hediyedir’ yazıyorsunuz. Yazıktır yahu. Bu dağıttığınız kişiler, emekli olana kadar onun asgari ücretinden dünyadaki en yüksek vergiyi kestik biz. Dünyada hiç kimse, kendi vergisiyle alınmış bir şeye hediye diye kandırılmaya çalışılamaz. Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşları da aptal değildir. Buna tenezzül edende de bir devlet adamı yaklaşımı yoktur. Bu, tükenmekte olan birinin şahsı itibarını yükseltmek için kendisine emanet edilen kamu gücünü, kendisine emanet edilen parayı şahsının propagandası için kullanmasıdır. Ayıptır, yazıktır, günahtır. Bu hediye değildir, bal gibi haktır. Herkes şunu bilsin ki bu senin ananın ak sütü gibi helaldir. Senden çalınan sana verilmemiş paralarla dağıtılmaktadır. Bugün Almanya 850 milyar avro ayırdı, biz 12 milyar avro ayırdık. Almanya’nı 60’da biri kadar vatandaşına para ayırabilen bir hükümet, bunun üzerinden kişisel propaganda yapmaktadır. Vatandaşlar yardımlar ulaşmıyor uyarılarında bulunuyorlar. Bugünün ihtiyaç sahibi, dün de ihtiyaç sahibiydi. Sen Ankara’da sırça köşkünden kubuz kubuz tepeden tepeden bakarak ancak 2,1 milyon kişiyi görüyorsun. Bunlar dün de ihtiyaç sahibiydiler. Ama bugünün yeni ihtiyaç sahipleri var. Herhangi bir kadın kuaföründe haftalıkla çalışan bir genç kadın, haftalık alamıyor artık. Yeni ihtiyaç sahibini yerel yönetim bilir, şahsım yapacak, puanı toplayacak mantığı, sağlık alanında görece iyi yönetilen krizin, ekonomi alanında son derece kötü yönetildiğini ortaya koymaktadır. Yeni muhtaçlar var, dün kahvehanede, elinde askısıyla koşturan garson bugün ihtiyaç sahibi, lokantada çalışan aşçı aç, onlara ne yapıyorsunuz? Sokağa çıkma, evde kal. Evde kal, aç kal. Toplumun tüm kesimlerini birden harekete geçirecek yerel yönetimlerin önünü kesenler, yardımlarını kesenler, yoksulun sofrasına konulacak çorbanın yolunu kesmektedir, orada kaynayacak bir kuru fasulyenin önünü kesmektedirler. 2,3 milyon aileye daha yardım yapacağız dendi. Yapmak lazım, daha fazlasını yapmak lazım. Fahrettin Altun, bu yardımların toplanan yardım paralarından yapılacağını söyledi. Yardım yapan değerli vatandaşımız, yardım yaparken devletin yapacağı yardıma kaynak olsun diye mi bu parayı verdin, bir kişi daha fazla faydalansın diye mi verdin? O para var, olmalı, harcanmalı. Fahrettin Altun diyor ki bağışları aldık, devletin yapması gereken işte kullanacağız. Olmaz, bağış mantığına aykırı” ifadelerini kullandı.
KENDİ YAPTIKLARI ANAYASAYI ÇİĞNİYOR
Özel, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın yanıtladığı bir soru önergesini gündeme getirirken, “Meclisi küçük gören Türkiye’nin en büyük atanmışı bir soru önergesine yanıt verdi. Ekonomik Sosyal Konsey’in toplanmasına ilişkin önergeye verdiği yanıt şu: ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçtik, Konsey Kalkınma Bakanlığı’ndan Cumhurbaşkanlığı’na geçti. İkincil mevzuatını hazırlamadık, hazırlıyoruz, hazırlanınca toplayacağız.’ Ekonomik Sosyal Konsey, en son 5 Şubat 2009’da toplamış. Sanki geçen ay sistem değişmiş gibi baştan atmak için bir açıklamadır” dedi. Özel, bir soru üzerine, yeni bir torba yasa hazırlığına ilişkin AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın kabine toplantısı sonrası açıklama yaptığını belirterek, “Bunlar 24 Haziran 2018 gününe kadar söylenebilecek sözlerdi. Kendi yaptığınız anayasa gereği yürütme olarak yasa teklif edemezsiniz. Meclisi göstermelik bir Meclis olarak gördüğünüzün itirafıdır. Kanun tanımazdırlar, kendi yaptıkları anayasayı çiğniyorlar. O anayasayı ilk çiğneyen de Erdoğan oluyor. Toplumsal mutabakattan, anayasacılıktan bihaber çünkü. ‘Zaten bana yaptılar’ diyor. Tek adam için anayasa yapmanın maliyeti budur, ilk önce o anayasayı kendi çiğner” diye konuştu.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.