Son yirmi yılda 65 yaş üstü nüfusun sayısal olarak tam iki katına çıktığını ve yaklaşık 8,5 milyona ulaştığını belirten CHP’li Yaman, “en büyük artış ise 75 yaş üstü yani esas olarak bakım ihtiyacı olan vatandaşlarımızda gerçekleşmiştir. Bugün 3 milyonu geçen 75 yaş üstü vatandaşımızın 18 bini Aile Bakanlığına, 18 bini özele ve yaklaşık 3 bini Millî Eğitim Bakanlığı ve belediyelere ait olmak üzere yaklaşık 40 bin yatakla ya da aile ortamında bakım ihtiyacını sağlamaya çalışmaktadır” dedi.
İDEAL OLAN, MÜMKÜN OLDUĞUNCA, YAŞLININ BAKIMININ EV ORTAMINDA SAĞLANMASIDIR
Temel isteklerinin yaşlının ev ortamında, hijyenik ve şefkatli koşullarda bakılması olduğuna vurgu yapan CHP’li Yaman, “fakat günümüz koşullarında bakım ekonomisi aileyi desteklememekte, bakım vermek için istihdamdan kopan aile bireyi, ki bu çoğu zaman kadın olmakta, bakımın finansmanını karşılayamamaktadır. 15-64 yaş grubundaki her 100 kişi için 65 yaş ve üzeri kişi sayısı demek olan yaşlı bağımlılık oranımız 2000'li yılların başında yüzde 8,8 iken bugün yüzde 14,5'e yükselmiştir. Bu durum, yaşlısına en iyi koşullarda bakmak isteyen aileler için derin bir endişe nedeni, yaşlımızın kendisine ise onurlu bir yaşam sürebilme kaygısını getirmektedir. Sadece 75 yaş üstünün bile yüzde 1,3'üne yetecek kadar yatak bulunmakta o da özeldeki yatakları da sayarsak” dedi.
YAŞLININ BAKIMI SAĞLIK BAKANLIĞI GÖZETİMİNDE OLMALIDIR
TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada ülkemizde huzurevleri, bakım ve rehabilitasyon merkezleri ve aktif yaşam merkezleri, kısacası, yaşlının hizmetine sunulan tüm sosyal hizmet kuruluşlarının Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına bağlı olarak faaliyetlerini sürdürdüğüne dikkat çeken CHP’li Aylin Yaman, “Oysa bu yaş grubunun ortalama yüzde 80'inde hipertansiyon, diyabet, kalp hastalıkları, böbrek yetmezliği, astım gibi kronik hastalıklar bulunmaktadır. Fiziksel sorunlarla beraber psişik sorunlar da bakım sürecinin son derece kompleks hâle getirmektedir. Bu yaş grubunun bakım süreçlerinin sağlık profesyonelleriyle yürütülmesi, yataklı tedavinin âdeta palyatif bakım yaklaşımıyla hatta mümkünse aynı kampüste ve medikal altyapıyla sürdürülmesi hayati önem taşımaktadır. Özellikle 85 yaş üstünde demansa, diyabete, kardiyovasküler ve akciğer hastalıklarına, depresyona, uyku bozukluklarına, beslenme sorunlarına, kas, iskelet zayıflıklarına bağlı düşmelere çok sık rastlanmaktadır. Bu yaş grubunda çok sayıda kullanılan ilaçlar ve yan etkileri, ağız ve diş sağlığı, işitme problemleri, görme problemleriyle hayata yeterince katılamama gibi sorunlar ancak profesyonel sağlık ekibi desteğiyle çözülebilir. Kısacası, yaşlılarımızın bakımında ve kaliteli yaşamında aslında bu bakımevlerinin Aile Bakanlığı değil, Sağlık Bakanlığı kontrolünde olması gerekmektedir” dedi.
YAŞLI BAKIMI, SAĞLIK PROFESYONELLERİ İLE SAĞLANMALIDIR
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının yaşlı bakımına bakışının daha çok tesis ve fiziksel güvenlik üzerine olduğunu belirten CHP Ankara Milletvekili Yaman, “tüm denetim formlarından ve bütçe döneminde konulan kurumsal hedeflerden de görebilirsiniz bunu. Oysa bir yaşlı bakım merkezinde ve tüm uzun süreli bakım sistemlerinde denetimlerimizi tesis güvenliği kadar yaşlının sağlık koşulları üzerine de kurgulamalısınız. Uluslararası kabul gören bası yarası oranları, yaşlı düşme oranları, kas kitlesi takibi, kognitif değerlendirmeler, polifarmasiye bağlı yan etkiler, yaşlı beslenme endeksi, öz bakım endeksi gibi tıbbi kriterlerle yaşlınızı takip etmelisiniz ve bunu Sağlık Bakanlığı bünyesindeki sağlık profesyonelleriyle yapmalısınız.
Bu durum, aynı zamanda Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı yetkililerinin bilgi sahibi olmadıkları konuda riskli bir sorumluluğu almalarına da neden olmaktadır. Bu nedenle, huzurevleri, bakım ve rehabilitasyon merkezleri ve aktif yaşam merkezlerinin Sağlık Bakanlığına devrini sağlayacak bu kanun teklifinin kabul edilmesi tüm yaşlılarımız için hayati önem taşımaktadır” dedi.