CHP'li Tekin, ''17 Ağustos ve diğer yaşanan depremlerden en küçük bir ders dahi çıkaramadık. Aradan 20 yıl geçmesine ve Türkiye'yi yeni depremlerin bekliyor olmasına rağmen, AKP iktidarı, depremlere önlem almaya dair herhangi bir umut vermiyor. Deprem için önlem almak bir yana, durum giderek kötüleştiriyor. Anlaşılan o ki siyasi iktidar, ülkemizin bir deprem ülkesi olduğunu unutmakta, deprem önlemlerinin başında işlevsel, uygulanabilir bir denetim mekanizması geldiği gerçeğini yok saymaktadır. Depremin ve acı sonuçlarının yanı sıra, acıların tekrarlanmadığı bir Türkiye‘ye kavuşmanın yolunun, yaşanan acılardan doğru dersleri çıkarmaktan geçtiği unutulmamalıdır.'' dediTürkiye’yi yasa boğan, binlerce insanın yaşamını yitirdiği, yaralandığı ve sakat kaldığı, ekonominin büyük darbe aldığı 17 Ağustos 1999 da yaşanan acı depremin üzerinden 20 sene geçti.
1999 yılının 17 Ağustos gecesinde 45 saniyede yitirdiğimiz on binlerce yurttaşımızı hüzünle ve rahmetle anıyorum.
Hatırlayacak olursak;
17 Ağustos 1999 tarihinde meydana gelen ve büyüklüğü 7.4 olan deprem nedeniyle 17.479 yurttaşımız hayatını kaybetmiş, 45.953 kişi yaralanmış, 244.383 civarında konut ve işyeri hasar görmüş, üretim kaybı dâhil GSMH üzerindeki olumsuz doğrudan ve dolaylı etkisi yaklaşık 15 milyar ABD Doları bulmuştu.
Aradan 20 yıl geçmesine ve Türkiye’yi yeni depremlerin bekliyor olmasına rağmen, AKP iktidarında bu depremlere hazırlığa dair herhangi bir umut bulunmuyor. Deprem için önlem almak bir yana, durumu giderek kötüleştiriyor.
Kentsel dönüşümle her yere beton yığılıyor.
Okul, hastane, yurt vb gibi ülke genelinde değişik amaçlarla hizmet veren kamu binalarının deprem güvenliğinin arttırılması konusu, Bakanlıkların gündeminden düşmüş durumda.
Depremlerinden geriye kalan orta hasarlı binaların hala varlığını koruduğu ve bu yapıların kullanılmaya devam edildiği biliniyor.
Kalıcı hale getirilen deprem vergilerinden, bu güne kadar ne kadar kaynak yaratıldığı ve bu kaynağın afet zararlarını azaltma ve deprem hasarları için kullanılıp kullanılmadığı bilinmiyor.
İnsanlara mezar olan binaları yapanların bazılarının davası zaman aşımına uğramış durumda. AKP, muhalif olduğu için, işin uzmanlarının örgütü olmasına rağmen TMMOB’nin yapı denetim yetkisini kaldırdı. Yapı denetimini özel şirketlere verdi. Özel şirketler kamu çıkarına değil, kendi kârına önem verdi.
Anlaşılan o ki siyasi iktidar, ülkemizin bir deprem ülkesi olduğunu unutmakta, deprem önlemlerinin başında işlevsel, uygulanabilir bir denetim mekanizması geldiği gerçeğini yok saymaktadır.
17 Ağustos‘un 20‘nci yılına geldiğimizde, kentsel rant beklentisinin unutturucu etkisi yoğunlaşmış, başta sorumluluk sahibi kurumlarımızda afet risklerine yönelik duyarlılık tümüyle yitirilmiş, yaşanan acılar unutulmuştur. Bugün dahi hasarlı konutlarda ikamet ediliyor olması sadece bir arpa boyu yol aldığımızı gösteriyor.
Unutulmamalıdır ki, depremler bu coğrafyanın, topraklarının bir gerçeğidir ve kaçınılmazdır. Depremlerin geçmiş yıllarda olduğu gibi, gelecek yıllarda da tekrar edeceğinin bilinciyle hareket edilmeli giderek yaklaşan yeni büyük depreme hazırlıklı olunmalıdır.
Depremin ve acı sonuçlarının yanı sıra, acıların tekrarlanmadığı bir Türkiye‘ye kavuşmanın yolunun, yaşanan acılardan doğru dersleri çıkarmaktan geçtiği unutulmamalıdır. 17 Ağustos depreminde yitirdiğimiz yurttaşlarımızın yakınlarının acılarını bir kez daha
paylaşıyorum. Saygılarımla.