Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Yüksek Disiplin Kurulu (YDK) Üyesi ve İzmir Milletvekili Mahir Polat, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulunda Enerji alanında düzenlemeler içeren Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine konuştu. Seferihisar Orhanlı Köyü’nde insanların karantina nedeniyle evlerinde otururken enerji şirketinin Jeotermal Enerji Santralleri (JES) için ağaçları söktüğünü belirten Polat, köylü kadınların duruma müdahale ederek aynı gün elleriyle ağaç dikerek cevap verdiğini söyledi. Nükleer enerji santrallerinin kurulmak istendiği yerlerin doğa harikası yerler olduğunu vurgulayan Polat, enerji nakil hatlarındaki kayıp kaçağın ortadan kaldırılmasıyla Türkiye'nin nükleer enerjiye olan ihtiyacının ortadan kalkacağını ifade etti.
CHP’li Polat ayrıca, Temiz Hava Hakkı Platformu tarafından yapılan analizlere değinerek, 2017 yılında Türkiye'de insanların kirli hava kaynaklı ölümlerinin trafik kazası ölümlerinin yaklaşık 7 katı olduğunu vurguladı.
İNSAN SAĞLIĞI HİÇE SAYILIYOR Sermayenin penceresinden bakan, ‘çabuklaştırma, basitleştirme’ adı altında denetim mekanizmalarını ortadan kaldıran, kamulaştırma işlemlerinin hızlı ve denetimden uzak gerçekleştirileceği düzenlemeler yapılmak istendiğini vurgulayan Polat, “Madde düzenlemesinin kanunlaşmasıyla birlikte, taşınmazın teminine dair kurul kararı aranmaksızın kamulaştırma yapılabilecek, Kamulaştırma Kanunu'nun 6'ncı maddesi ortadan kaldırılmış, atlanmış olacaktır. Burada vatandaşın hak kaybı söz konusu olabileceği gibi denetim mekanizmasının ortadan kaldırılması da başlı başına bir kamu yararına aykırılıktır. Günümüzde enerji temininin iki büyük problemi vardır, iki büyük sorunu vardır; bir tanesi süreklilik, bir tanesi de güvenliktir. Yani Türkiye gibi, enerjide, özellikle petrol ve doğal gazda net ithalatçı konumunda olan ülkelerin sürdürülebilir enerjiye güvenli bir şekilde ihtiyacı vardır. Ülkeler bunları güç ve diplomasiyle yerine getirmeye çalışırlar. Bazı ülkeler sadece, Japonya örneğinde olduğu gibi, diplomasiyi kullanırlar. Bazı ülkeler de gücü kullanırlar. Türkiye'nin de dengeli olarak gücü ve diplomasiyi birlikte kullanması gerektiğine inanıyorum. Ülkemizde, özellikle elektrik enerjisi üretme konusunda insan sağlığı hiçe sayılarak işlemler yapılıyor. Örneğin, nükleer enerji santrallerinin kurulmak istendiği yerler, Sinop ve Akkuyu gibi ülkemizin doğa harikası yerleridir. Nükleer enerjiye karşı olduğumu söylerken sadece enerji nakil hatlarındaki kayıp kaçağın ortadan kaldırılmasıyla Türkiye'nin nükleer enerjiye olan ihtiyacının ortadan kalkacağını söylüyorum. Üçüncü santralin yapılmak isteneceğini düşünmek bile istemiyorum” dedi.
DOĞAYI KİRLETEREK ENERJİ ELDE EDİYORUZ Türkiye’nin Avrupa bölgesinde sayı ve kapasite bakımından en fazla linyit ve taş kömürüyle çalışan, yakıtlı termik santralleri planlayan ülke durumunda olduğunu söyleyen Polat, “Dünyanın en büyük 4'üncü ve Avrupa'nın en büyük 2'nci linyit üreticisi ve tüketicisiyiz. Buna ek olarak, 2016 yılında Türkiye dünyanın 7'nci büyük taş kömürü ithalatçısı konumunda. Kömür kaynaklı elektrik üretimi, güneş enerjisinin yaklaşık 15 katı, rüzgâr enerjisinin de 6 katıdır. Yani doğayı kirleterek enerji elde ediyoruz. Özellikle termik santrallerin bulunduğu bölgede insanların nefes almakta bile zorluk çekiyorlar. 2017 yılında Türkiye'de insanların kirli hava kaynaklı ölümleri, trafik kazası ölümlerinin yaklaşık 7 katı. Yani çevremizi ve havamızı ne kadar kirlettiğimiz ortadadır. Türkiye'nin yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapması gerekiyor. İktidarın yenilenebilir enerji kaynaklarından anladığı; JES ve HES'lerdir. Karadeniz derelerinde ekolojik yıkımlara ve sel felaketlerine neden olan HES’ler, akarsu yataklarını yok ettiği gibi taşkınlarla insanların yaşamlarını da yok ediyor, buna dur demek zorundayız! Yine, özellikle Aydın ilimize baktığımızda JES'lerin doğaya neler yaptığını görüyoruz. Orada tarım topraklarını ve insan hayatını JES'ler maalesef yok ediyor, bunu da bir çerçeveye oturtmak, engellemek lazım” diye konuştu
MÜCADELELERİNE SELAM GÖNDERİYORUM
Doğa talanının gerekçesinin olamayacağını belirten CHP’li Polat, “Yapılan araştırmalar; ülkemizde yüzeysel sularımızın, yeraltı su kaynaklarımızın, havamızın ve topraklarımızın % 50’sinden fazlasının kirli olduğunu gösteriyor. Özellikle son yıllarda gerçekleşen çılgın projeler de bunlara katkı sunuyor. Memleketin her köşesinde yıkıma sebebiyet veren kâr odaklı şirketlere karşı mücadelemiz devam ediyor. Geçtiğimiz pazar günü, insanlar can derdinden sağlık nedenleriyle evlerinde karantinadayken, İzmir Seferihisar'da, Orhanlı Köyü'nde dur durak bilmeyen enerji şirketi ‘JES yapacağım’ diye ağaçları yerlerinden söktü. Salgın nedeniyle hepimiz can derdindeyiz ama iktidarın koruduğu şirketler yine iktidarın yardımıyla haksız kâr derdindeler. Köylülerin mücadelesiyle karşılaştılar. Onların söktükleri ağaçları, Orhanlı köylüleri, köylü kadınlarımız aynı gün yerine dikerek cevap vermişlerdir; Orhanlı köyünün koca yürekli insanlarının, kadınlarının elinden, emeğinden öpüyorum, mücadelelerine selam gönderiyorum. Yeter artık daha fazla doğa talanı, enerji için bile olsa olmasın diyorum” dedi.