Gerçek Muhabir

CHP, görüntü yasağı genelgesini yargıya taşıdı: "Devlet önce vatandaşını korumalı"

SİYASET

CHP, Emniyet Genel Müdürlüğü'nün kamusal alanda ses ve görüntü alınmasını engelleyen genelgesini ‘iptal’ istemiyle Danıştay’a taşıdı. Dilekçede, “Emniyet Müdürlüğü genelgesi, bir yetki aşımıdır. Kolluk yetkisinin kötüye kullanılmasıdır... Devletin kamu görevlisinden önce vatandaşını koruma refleksi önem arz eder” denildi. Kolluk güçlerinin sert ve orantısız müdahalelerine de dikkat çekilerek, George Floyd davası anımsatıldı.

CHP, Emniyet Genel Müdürlüğü'nün (EGM) kamusal alanda ses ve görüntü alınmasını engelleyen genelgesini ‘iptal’ istemiyle Danıştay’a taşıdı. Dilekçede, “Emniyet Müdürlüğü genelgesi, bir yetki aşımıdır. Kolluk yetkisinin kötüye kullanılmasıdır... Devletin kamu görevlisinden önce vatandaşını koruma refleksi önem arz eder” denildi. Kolluk güçlerinin sert ve orantısız müdahalelerine de dikkat çekilerek, George Floyd davası anımsatıldı. 

CHP, EGM’nin kolluk güçlerinin kamusal alanda görev yaparken ses ve görüntü kaydı yapılmasını engelleyen genelgesinin iptali istemiyle Danıştay’a dava açtı. CHP Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek başkanlığındaki hukuk ekibi tarafından bugün Danıştay’a verilen dilekçede, demokratik hukuk devletinde kolluk kuvvetlerinin şeffaf ve hesap verilebilir olmasının önemine vurgu yapıldı.

“ANAYASA İLE GETİRİLEN HAKLAR GENELGE İLE KISITLANAMAZ”

Dilekçede, “Hem haberleşme hakkı hem de savunma hakkı ihlal edilmektedir... Emniyet Müdürlüğü genelgesi, bir yetki aşımıdır. Kolluk yetkisinin kötüye kullanılmasıdır… Kanun ve Anayasa ile getirilen haklar, genelgeyle kısıtlanamaz. Her yurttaş, üstelik de kamusal bir alanda gerçekleşen toplumsal bir olayı, suç şüphesiyle delillendirmek ihtiyacı hissedebilir. Kişinin kendisine ya da yakınındakilere yönelmiş bir suç eyleminin delillendirilmesi ise zaten hukuken korunma altındadır” ifadelerine yer verildi.

GEORGE FLOYD ANIMSATMASI

Dilekçede, kolluk güçlerinin sert ve orantısız müdahalelerine de dikkat çekilerek, “Günümüz teknolojik imkanları sayesinde kolluğun sert müdahalesini, kendisine yapılan haksız eylemlere karşı yaptığı yönündeki beyanlarını somutlaştıramadığı, son bir yılda yurt dışında yaşanan kolluk müdahalesiyle ölümler sonrası dünya kamuoyunda da hassasiyetlerin bulunduğu bir dönemde çıkarılmış olması göz ardı edilemez” denildi. İstanbul Adalet Sarayı önünde bir avukatın belinin kırılması anımsatılarak, davada net görüntü olmasıydı orada bulunan tüm kolluk personelinin suçlanacağı ve suçun cezasız kalabileceği ifade edildi.

Dilekçedeki bir başka anımsatma da dünya gündemine oturan George Floyd davası oldu. Davadaki görüntülerin önemi şöyle aktarıldı:

“Amerika’nın Mineapolis Kentinde 25 Mayıs 2020 tarihinde siyah Amerikalı George Floyd’u öldürmekle suçlanan beyaz polis memuru Derek Chauvin’in eylemi şayet video kayıtları olmasa idi ne yargılama konusu olabilecek ne de fail bilinecekti! Ülkemizin yakın tarihinde de maalesef kamu görevlisi polis memurlarının haksız müdahalesine maruz kalan vatandaşlarımızın maddi manevi zararları ancak video kayıtları ile ispat edilebilmiş ve yargılama konusu yapılabilmiştir. Bu anlamada devletin kamu görevlisinden önce vatandaşını koruma refleksi önem arz eder. Vatandaş, silahsız, yetkisiz ve güçsüz taraftır… Devlet her hal ve şartta vatandaşını her türlü haksız müdahale karşısında korunmakla yükümlüdür.”

Genelgenin delillerin yok olmasına yahut toplanamamasına sebep olacak oranda telafisi imkansız sonuçlar taşıdığı belirtilen dilekçede, davalı idarenin cevap dilekçesini beklenmeden, ivedi olarak yürütmenin durdurulması talep edildi.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.