Bütçe EVET’e Çalıştı...
CHP’li Tanal konu ile ilgili olarak;“Maliye Bakanlığının yayınladığı raporda Mart ayı bütçe harcamalarının bir yıl öncesine göre yüzde 25 arttığı, yalnızca örtülü ödenekten 268 milyon lira harcandığı ortaya çıktı. Hükumetin keyfi harcamalarına bu yetmemiş olacak ki; hemen ardından 1 yıl boyunca zam olmayacak dedikleri 3. Köprü geçiş ücretlerine de zam geldi. Şimdi de Çaykur’un 650 milyon dolar karşılığında Katarlılara teminat gösterildiği iddialarını tartışıyoruz. Bütün bunlar devlet bütçesinin Evet için harcanarak israf edildiğinin açık kanıtıdır. Maalesef AKP Hükümetleri döneminde milli mücadele sonrası vatandaşın dişinden tırnağından arttırarak kurduğu bütün devlet kurumları birer birer yandaşlara ve yabancı sermayeye peşkeş çekilmiştir. Nihayetinde devletin elinde sadece ülkemizin velinimeti olan birkaç kurumumuz kalmıştır. Onu da Varlık Fonu ile Cumhurbaşkanı Başdanışmanının ağzından çıkacak iki kelimeye bağlı duruma getirdiler. Göreceksiniz gelecek günlerde Varlık Fonuna devredilen bütün kurumlarla ilgili buna benzer haberler göreceğiz.” şeklinde açıklamalarda bulundu.
Başbakan Açıklasın!
Açıklamalarına devam eden Tanal :” Çaykur’un hisselerinde en ufak bir tasarruf dahi yapıldıysa bunun Başbakan tarafından kamuoyu ile derhal paylaşılması gerekir Daha öncesinde Varlık Fonuna devredilen devlet kurumlarının teminat gösterilip gösterilmediğine ilişkin soru önergemizi Sayın Binali Yıldırım’a sunmuştuk ancak soru önergemize Başbakan tarafından henüz bir cevap verilmemiştir. Türkiye olarak dünyanın sayılı çay üreticilerinden biri konumunda bir ülkeyken, Çaykur gibi bir kurumu satmanın veya teminat göstermenin gerekçesi ne olabilir? Dünyanın 18. büyük ekonomisi hangi gerekçeyle çay üreticisini ortada bırakacak bu hamleyi yapabilir? Yoksa Çaykur referandum harcamalarına mı kurban ediliyor? Öyle ise yazıklar olsun. Bunun ne devlet yönetiminde ne siyasette, ne de iktisatta mantıklı bir açıklaması yoktur. Ancak ne şartla olursa olsun bu işin peşini bırakmayacağız. Bütün o kurumlarda 80 milyonun vergileri ve emeği var, kamunun üstün yararı gerektirmedikçe en ufak hisseleri üzerinde dahi tasarruf yapılamaz. Yapılırsa bunun adı keyfiyettir.” diyerek çarpıcı açıklamalarda bulundu.
"TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
ANKARA
Aşağıda belirtilen sorularımın, Başbakan Sayın Binali Yıldırım tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını Anayasa’nın 98. ve TBMM İç Tüzüğünün 96. Maddeleri gereğince saygıyla talep ederim.
5 Şubat 2017 tarihinde yapılan düzenleme ile Türkiye Cumhuriyet Ziraat Bankası AŞ, Boru Hatları ile Petrol Taşıma AŞ (BOTAŞ), Türkiye Petrolleri AO (TPAO), Posta ve Telgraf Teşkilatı AŞ (PTT), Borsa İstanbul AŞ, Türksat Uydu Haberleşme Kablo TV ve İşletme AŞ'nin (TÜRKSAT) sermayelerinde bulunan Hazineye ait hisselerin tamamı, Türk Telekomünikasyon AŞ'nin yüzde 6,68 oranındaki Hazineye ait hissesi ile Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü ve Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğünün (Çaykur), THY'nin yüzde 49,12, Halkbank'ın yüzde 51,11 hissesi “Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketinin Kurulması ile Bazı Kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun” ile kurulan Varlık Fonu’na devredildi. Buna yönelik olarak aşağıdaki sorularımın yanıtlanması hususunu arz ederim.
Varlık Fonu’na devredilen ve Türkiye ekonomisinde önemli bir yere sahip olan kurumlar herhangi bir ülkeye veya yabancı ülkedeki kurum veya kuruluşlara teminat olarak gösterilerek ülkeye para girişi yapılmış mıdır? Söz konusu kurumların Ürdün’e veya Ürdün’de bulunan kurum veya kuruluşlara teminat olarak gösterildiği iddiası doğru mudur? Söz konusu kurumlar hangi ülke/ülkelere teminat olarak gösterilmiştir? Teminat gösterilmiş ise gerekçesi nedir? Ürdün Başbakanı El-Mulki’nin Türkiye Büyük Millet Meclisini ziyaret gerekçesi nedir?"