Gerçek Muhabir

Bankoğlu: "Dünya Kadınlar Günü, keşke her kadın için kutlanacak güzellikte olsa"

SİYASET

CHP Bartın Milletvekili, Parti Meclisi ve TBMM Anayasa Komisyonu Üyesi Av. Aysu Bankoğlu, "8 Mart Dünya Kadınlar Günü" ile ilgili açıklamalarda bulundu.

CHP Bartın Milletvekili, Parti Meclisi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Anayasa Komisyonu üyesi Av. Aysu Bankoğlu, "8 Mart Dünya Kadınlar Günü" ile ilgili açıklamalarda bulundu.

CHP'li Bankoğlu, sözlerinin başlangıcında, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nün, kadın erkek eşitliği yolunda farkında yaratabilmek adına önemine işaret ederek şunları ifade etti:

"Dünya Kadınlar Günü, keşke her kadın için kutlanacak güzellikte olabilse. Bir kadın, bir evlat ve bir milletvekili olarak ülkemizdeki kadın gerçeğini daima büyük bir hassasiyetle takip ediyorum. Kadınların yaşamlarına ilişkin gördüklerim ve dinlediklerim, başta Türkiye olmak üzere dünyanın kadınlar için hiç de adil olmadığını, eşitlik için daha büyük bir güçle mücadele etmemiz gerektiğini gösteriyor. 

1900’lü yılların başında kadınların siyasi ve sosyal bilincinin geliştirilmesine katkı sağlamak, yine siyasi ve sosyal başarılarını kutlamak amacıyla birçok ülkede kabul gören 8 Mart, 1975 yılında Birleşmiş Milletler’in de kabul etmesiyle yaygın olarak kutlanmaya başlanmış. Cumhuriyetin ilanı, kadın erkek eşitliğinin kabulü, eğitim, seçme ve seçilme hakkı gibi Atatürk’ün kazandırdığı eşsiz kadın haklarına rağmen geçen yaklaşık 100 yılda ülkemiz, olması gereken noktadan, ideal durumdan, gittikçe uzaklaşmaya zorlanmaktadır. Bunun sebebi ise onlarca yıl önce kabul edilmiş kanunların, günümüzde zihniyet olarak bir türlü benimsenememiş olmasıdır. 

Ülkemizi pek çok konuda, tekrar Cumhuriyet öncesinin karanlığına sürüklemek isteyenler var. Bu kişiler, kadını ikinci sınıf birey olarak göstermek ve hatta o şekilde yaşatma gayelerini, kimi zaman satır aralarında kimi zaman ise açıkça dile getirerek büyük tepki çekmekteler. Bunlar elbette çok üzücüdür ama bu çağ dışı kimseler, Partimiz ve kadın erkek eşitliğine inanan her yurttaş tarafından kınanmakta, hatta ayıplanmaktadır. 

Erkeklerin kadınlar hakkında karar vermesi, fikir yürütmesi ve yorumlar yaparak ahkâm kesmesi bir yana; en kötüsü kadınlar arasında köhnemiş erkek zihniyetinin bayraktarlığını, onlardan daha ön saflarda yapmaya hevesli partizan kadınların bulunmasıdır. Bu türden açıklamalar yapanların şu gerçeği unutmaması lazım: Erkeklerin maşası, onların dili olmak tüm kadınlara yapılabilecek en büyük kötülük. 

Maalesef, her gün kadın cinayetleriyle sarsılan, taciz ve şiddet haberleriyle huzuru daha da kaçan kadınlar olarak çıplak aramaya maruz kalma rezaletini yok sayan zihniyetin, duymamış olmayı dilediğimiz türden açıklamalarına da şahit olduk."

Geçtiğimiz günlerde, Cumhurbaşkanı tarafından açıklanan İnsan Hakları Eylem Planı'na ilişkin de düşüncelerini belirten Bankoğlu, şu açıklamalarda bulundu: 

"AKP hükümetinin, Amerika’yı yeniden keşfetmesine hiç gerek yoktu. 19 yıldır hak, hukuk ve adaletten o kadar uzaklar ki, ülkeyi yönetmelerinin sonuna yaklaşırken "İnsan Hakları Eylem Planı" yaptık diye açıklamada bulunuyorlar. Türkiye Cumhuriyeti’nin zaten kabul etmiş olduğu "fikir özgürlüğü", "adil yargılanma" gibi temel insan hakları prensiplerini uygulayın yeter.

Sadece Şubat ayında 33 kadın, erkekler tarafından öldürüldü. Aslında her seferinde insanlığın öldüğü bu tablo karşısında, 19 yıldır sadece "konuşan" bir hükümet var. Katil erkekler bir kravatla kıskançlık, sevgi, öfke gibi bahaneleri sıralayıp elleri önünde, boynu bükük bir oyunculukla ya indirim alıyor ya da salıveriliyor. Yine erkekler tarafından katledildiği hâlde, intihar diyerek örtbas edilmek istenen cinayetler var. Kadınlar, hiç bu kadar tehdit altında oldukları ve korunmadıkları bir ortamda olmamışlardı. Toplumu bölerek, ötekileştirme siyasetini benimseyerek nefret dilini kabul etmiş olan AKP’nin en büyük kötülüklerinden birisi de ne yazık ki kadınlaradır. Sözde, AKP’den önce "kadının adı yokmuş"; gören de zannedecek ki Cumhuriyet'i ilan edip kadınlara özgürlüklerini verdiler. Tam tersine, AKP döneminde kadını, yönetilmesi gereken ikinci sınıf bir varlık olarak görme kötülüğü yaygınlaştı. Erkeklerin böyle bir şeye cüret etmesi ancak cehaletten olur."

Sözlerini, eşit çalışma hakkına ve eşit ücrete sahip olamayan kadınların sorunlarını anlatarak sürdüren Bankoğlu, salgın sürecinde katlanan işsizliğin, kadınlar için daha da vahim olduğunu belirtti. Krizde işten çıkarmaların önce kadınları vurduğunu, işsizlik oranında kadınların işsizliğinin daha yüksek olduğunu belirten Bankoğlu, şunları söyledi: 

"Kadın istihdamı artmış gibi görünse de kadın çalışanın, işverene maliyeti daha düşük olduğu için yani haksız biçimde, çoğu zaman daha az maaşla çalıştırıldığı için tercih ediliyor. Salgının başlangıcından beri, kısa çalışma ödeneği ve ücretsiz izin uygulamaları sonucu iş başı yapamayan kadınlar, 5 kat arttı. Üstelik çoğunlukla sigortasız çalışmak zorunda bırakılan kadınların geleceği daha da zor. Eve kapanmanın getirdiği yükler, kadınların omuzlarına daha çok bindi. Dışarıda çalışsın ya da çalışmasın anne, eş, gelin, kardeş gibi sıfatlarına 24 saat tüm hane halkına bakım hizmeti misliyle eklendi. 

Ne yazık ki araştırmalar, istihdamdan yalnızca bir yıllığına uzaklaşan kadınların işe döndükten sonra maaşlarında, yaklaşık %40 oranında azalma olduğunu gösteriyor. Zaten kadınlar düşük kazanca, sigortasız çalışmaya ya da düşük primden sigortalı gösterilmeye bir şekilde zorlanıyor. Kadınların emeklilik sürecindeki kaybı ve ileri yaşlardaki yaşam koşullarının insanlık dışı olması normalleştirilmeye çalışılıyor. 

Eğer kadınlar, gerçek anlamda uygulanan eşit haklara sahip olmak istiyorlarsa aslında etraflarına bakmaları yeterlidir. Emekçinin hakkını verme konusunda adaletli ve şeffaf olanlar kimler? Lafa gelince mangalda kül bırakmayan "kadın bizim baş tacımızdır" dedikten sonra uygulamada sözlerini unutanlar kimler? Kadınların, eğitim durumu ne olursa olsun bir şekliyle gelir elde etmesi, geleceklerinin güvence altına alınması, evde çalışan kadının da hak sahibi olabilmesi yani kadının bağımlılığını ortadan kaldırmak ya da azaltmak için çeşitli düzenlemeler yapılması, Partimizin ilk icraatlarından olacaktır. Türkiye Cumhuriyeti’ndeki kadınlar 2020’li yıllarda da Atatürk’ün arzuladığı değere, saygınlığa ve refaha yine Partimiz sayesinde tekrar kavuşacaktır."

Bankoğlu, açıklamalarını şu mesajları vererek tamamladı: 

"Köyde, kentte; evinde veya dışarıda çalışan; emekli, yaşlı veya genç olsun; nezaketleri ve olumlu bakışlarıyla dünyayı güzelleştiren, hemcinslerinin duygularını anlamaya çalışan, vicdanıyla ve adalet duygusuyla örnek olan tüm kadınların "8 Mart Dünya Kadınlar Günü"nü canıgönülden kutluyorum. Kadınlar olarak unutmamalıyız ki, birlikteyken daha güçlü ve daha güzeliz; her şey çok güzel olacak." 

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.