Teklifin gerekçesinde Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un 20/2 maddesini hatırlatan Bülbül, “Bakanlık şiddet veya şiddet tehlikesi dolayısıyla açılan davalara isterse katılabiliyor. Ancak önemli olan Bakanlığın kovuşturma aşamasında mağdur yanında davaya müdahil olması değil. Bakanlığın görevi önleyici ve koruyucu tedbirleri alarak her türlü şiddet ve istismardan kadın ve çocukları korumaktır” dedi.
Bakanlığın verilerine göre, son 3 yılda öldürülen kadın sayısının bin 167 olduğunu, öldürülen 76 kadın işe koruma kararı olmasına rağmen öldürüldüğünü belirten Bülbül, “Yani şiddet kadının şikayetçi olmasının ardından da devam etmekte, kadınlar öldürülmektedir. Bu nedenle Bakanlık şiddet ve istismar vakalarını takip etmekten öte Anayasal sorumluluk olarak önleyici tedbirler alınmalıdır. Bu sebeple mağdurun devlet ile ilk temas noktaları olan kolluk ve savcılık aşamasına yansımış vakalar ivedi bir şekilde Bakanlığa bildirilmelidir. Bu sayede Bakanlığın mağdurun devamı süreçte karşı karşıya kalacağı olası tehditlerden koruması sağlanabilecektir. Yani Bakanlık asli görevini yapacaktır” dedi.
ŞİKAYETÇİNİN ONAYI ALINMALI
Teklifle, Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un 20’inci maddesine “Kolluk kuvvetleri ve savcılık şikayetçinin onayı alınarak Kişisel Verilerin Korunması Kanunu hükümlerine uyularak Bakanlığa bildirim yapmak zorundadır” cümlesinin eklenmesi talep ediliyor. Kanun teklifi kabul edilirse, şikayetçinin onayının alınması şartı ile Bakanlığa dava aşamasından önce bilgi verilmesi zorunlu olacak.