Gerçek Muhabir

Babacan'dan Erdoğan'a: "Kimsenin sokağa çıktığı falan yok. Gölge boksu yapıyor"

SİYASET

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın muhalefete yönelik “Nereye dökülürseniz dökülün. 15 Temmuz’da sokağa dökülenlere bu millet nasıl dersini verdiyse siz de dökülün siz de aynı dersi öyle alırsınız” sözlerine yanıt verdi. Babacan, "15 Temmuz’da dersini alanlar darbeciler. Ders verenler de bizim demokrasimize sokaklarda sahip çıkan vatandaşlarımız. Varsa yoksa tehdit; başka bir dil bilmiyor. Sayın Erdoğan, sizin maksadınız nedir? Gece yarısı kararname imzalamaktan arta kalan zamanda artık kabadayılığa mı başladınız? Kimsenin sokağa çıktığı falan da yok. Gölge boksu yapıyor. Zihninde hayali düşman üretmiş, onlarla oyalanıyor" dedi.

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın muhalefete yönelik “Nereye dökülürseniz dökülün. 15 Temmuz’da sokağa dökülenlere bu millet nasıl dersini verdiyse siz de dökülün siz de aynı dersi öyle alırsınız” sözlerine yanıt verdi. Babacan, "15 Temmuz’da dersini alanlar darbeciler. Ders verenler de bizim demokrasimize sokaklarda sahip çıkan vatandaşlarımız. Varsa yoksa tehdit; başka bir dil bilmiyor. Sayın Erdoğan, sizin maksadınız nedir? Gece yarısı kararname imzalamaktan arta kalan zamanda artık kabadayılığa mı başladınız? Kimsenin sokağa çıktığı falan da yok. Gölge boksu yapıyor. Zihninde hayali düşman üretmiş, onlarla oyalanıyor" dedi.

Ali Babacan, partisinin genel merkezinde bugün düzenlediği haftalık değerlendirme toplantısında konuştu. Babacan'ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şunlar:

ZAM DEMEK EKMEK KUYRUĞU DEMEK: “Yılbaşında gelen bu zam yağmuru hayatları yeniden kabusa çevirdi. Daha ilk dakikadan zam üstüne zam. Bugünkü iktidarın iş başında olduğu her dakika artık zam anlamına geliyor. Bu yönetimin ekonomik model diye uydurduğu her yeni uygulama zamla kaplı. Zam demek, gençlerimizin en temel araç gereçlerini, kitaplarını, kırtasiye ihtiyacını alamaması demek. Zam demek, emeklilerimizin, sabit gelirli vatandaşlarımızın daha da yoksullaşması demek. Zam demek, çiftçimizin can çekişmesi, milletimizin evinde elektrikten, doğal gazdan kısması demek. Akaryakıta, doğal gaza, elektriğe yapılan zam demek, artan üretim maliyetleri nedeniyle tepeden tırnağa her şeyin pahalanması demek. Zam demek, ekmek kuyruğu demek.

İKTİDAR DEĞİŞİKLİĞİNDEN BAŞKA ÇARE YOK: Ülke olarak tam gaz yoksulluğa sürükleniyoruz. Biz, 84 milyon insan, bunları hak etmiyoruz. Bizler, çocuklarının yarınlarını endişe etmeden gece uyumak isteyen, iyi bir hayat yaşamak isteyen insanlarız. İnanın bu kadar basit. Hayalimizdeki bolluk ülkesine kavuşmanın hayalini de biliyoruz. Tek yol, topyekûn zihniyet değişikliğinden ve iktidar değişikliğinden geçiyor. İktidar değişikliğinden bir başka çare de yoktur bu ülkede.

ENFLASYON ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE DAHA DA ARTACAK: Gerçek enflasyonun ne olduğunu bizim esnafımız, çiftçimiz, çarşıya pazara giden bütün vatandaşlarımız gayet iyi biliyor. Ülkenin Cumhurbaşkanı’na bakıyoruz; halktan bihaber, bambaşka rekorlarla övünüyor. Durmadan masallar anlatıyor. Ama ben kendisine gerçek rekoru nerede kırdığını söyleyeyim. Elbette ki olumlu tek bir göstergede bile şu anda bir rekor falan yok. Ama bir alanda bir rekor var. O da üretici enflasyonu ile tüketici enflasyonu arasındaki fark; Cumhuriyet tarihinin en yüksek noktasında. Tam 44 puan arada fark açıldı. Bu, üretici fiyatları çok hızlı arttı ama maliyetlerdeki artış henüz tüketici fiyatlarına tam yansımadı demek. Yani enflasyon önümüzdeki dönemde daha da artacak demek.

TAM BİR KİFAYETSİZLİĞİN SONUCU: Ülkemiz, 2022 yılına girerken 2021 enflasyonu olarak G-20 ülkeleri içerisinde ikinci sırada. Üçüncü sıradaki Brezilya ile aramızda üç kattan fazla fark var. Brezilya’yı da üçüncüyü de bırakın, diğer ülkelerde enflasyon tek hane. Ülkemizdeki bir aylık aralık enflasyonu, G-20 ülkelerinin çoğunun yıllık enflasyonundan daha fazla. Neredeyse burada dünya rekorunu kırıyorlardı. Bu sonuç, tam bir kifayetsizliğin sonucu. Bu enflasyon, şu anda Türkiye’nin yaşadığı artık kronik yüksek enflasyon, bir ülkenin başına gerçek bir beladır. Türkiye bundan çok çekti. Döndüler, dolaştılar, Türkiye’yi o 1990’lı yılların kriz günlerine çevirdiler.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Kurdaki köpüğü aldık, enflasyondaki köpüğü de alacağız” sözlerine tepki gösteren Babacan, şöyle devam etti:

KURU DA ENFLASYONU DA KENDİSİ KÖPÜRTTÜ: Kuru da enflasyonu da kendisi köpürttü. En sonunda, aralığın sonuna doğru gelirken sırf ‘Erdoğan konuşurken kur çıkıyor’ demesinler diye Merkez Bankası’nın arka kapısından gece yarısı cayır cayır döviz sattılar. Niye bunu eş zamanlı olarak açıklamıyorsunuz? Dürüst değiller. Çıkın açıkça söyleyin. Hani diyorum ya bu madde bağımlılığı gibi bir şey. Yani önce doları köpürtüyorlar, sonra köpüğü almak için milyarlarca dolar harcıyorlar. Aynı 130 milyar doları yaktıkları gibi, bu 20 Aralık haftasında da 9 milyar doları daha böyle gizli saklı arka kapı yöntemleriyle yaktılar. Hepsi ortaya çıktı. Gerçeklerin er geç açığa çıkma gibi bir huyu var.

KRONİK YÜKSEK ENFLASYON UYARISI: Daha eylül başında dolar kuru 8,30’du. Bugün 13,5. Yüzde 50’den daha fazla artış var. Önce kurda ipin ucunu kaçırdılar, sonra da fiyatlarda ipin ucunu kaçırdılar. Sadece aralık ayında patlıcanın fiyatı yüzde 59, salatalığın yüzde 50, sütün yüzde 52, margarinin yüzde 44 artmış. Aralık ayının enflasyonu ortaya çıktı. Aralık ayında açıklanan asgari ücretteki artışın hemen hemen tamamı aralık, ocak demeden eridi gitti. Her an vatandaşımızın satın alma gücü enflasyonunun gerisinde. Her an fakirlik oluyor. Kronik yüksek enflasyon, pazara gittiğinizde taneyle alışveriş yapılıyor ya, karnabaharı dörde bölüp de çeyreği satılıyor ya, işte tam da o demek. Daimi bir enflasyon dönemindeyiz artık ve bu kafayla artık çözemezler."

MAAŞ ZAMLARINDA GERÇEK ENFLASYONU BAZ ALIN: İşçisi, memuru, emekçisi, herkes yüksek fiyatlar altında eziliyor. Gelir dağılımı Türkiye’de yeniden bozuldu. Buradan iktidara açıkça bir çağrıda bulunmak istiyorum; eğer memuru, emekliyi azıcık düşünüyorsanız maaş zamlarında şu TÜİK’in açıkladığı rakamları dikkate almayın. Onlar gerçek değil. Bir memur emekli zammı, uydurma enflasyon rakamlarına dayanılarak yapılır mı? Maaş zamlarında gerçek enflasyonu baz alın. Gelecek enflasyonu da dikkate alarak mutlaka bu zamları hesap edin. Maaşları 2022’nin tamamına ilişkin gerçekçi bir enflasyon beklentisine göre artırın mutlaka. İlgili sendika ile yaptığınız 6. Toplu Sözleşme’yi de derhal yırtıp Beştepe’deki gördüğünüz ilk çöp kutusuna atın. Sonra da başka bir şey yapmayın ve gideceğiniz günü bekleyin. Ne yapsanız bozuyorsunuz. Hangi adımı atsanız bu ülkeye zarar veriyorsunuz.

KAÇAMAZSINIZ, YAKALARIZ: Bu iktidar, ülkenin en çok güvenilmesi gereken kurumuna, Merkez Bankası’na yılın son günü bir takla daha arttırdı. 30 Aralık gecesi Merkez Bankası’nın bilançosunda tam 70 milyar TL zarar görünüyordu. 31 Aralık bilançosunu açıkladılar yeni; bir baktık, 60 milyar kara geçmiş. Bir günde tam 130 milyarlık kalem oynattılar. Eski parayla 130 katrilyon para ediyor. Ne yapmaya çalışıyorsunuz? Eğer Merkez Bankası’ndan Hazine’ye doğrudan bir kaynak transferi için bunu yapıyorsanız bunun adı karşılıksız para basmaktır. Arka kapıdan döviz satmaya alıştınız, şimdi de arka kapıdan para mı basıyorsunuz? Kimsenin babasından miras kalmadı o Merkez Bankası. Şeffaf olmazsanız hiç kimse size güvenmez. Kaçamazsınız, yakalarız.”

Babacan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın muhalefete yönelik “Nereye dökülürseniz dökülün. 15 Temmuz’da sokağa dökülenlere bu millet nasıl dersini verdiyse siz de dökülün siz de aynı dersi öyle alırsınız” sözlerine de şu karşılığı verdi:

HUZURSUZLUKTAN BESLENMEK YETMEDİ Mİ ARTIK: “15 Temmuz’da dersini alanlar darbeciler. Ders verenler de bizim demokrasimize sokaklarda sahip çıkan vatandaşlarımız. Varsa yoksa tehdit; başka bir dil bilmiyor. Sayın Erdoğan, sizin maksadınız nedir? Yaptıklarınız yetmedi mi? Huzursuzluktan beslenmek yetmedi mi artık? Gece yarısı kararname imzalamaktan arta kalan zamanda artık kabadayılığa mı başladınız diye sormak istiyorum kendisine.

GÖLGE BOKSU YAPIYOR: Kimsenin sokağa çıktığı falan da yok. Gölge boksu yapıyor. Zihninde hayali düşman üretmiş, onlarla oyalanıyor. Dahası, 15 Temmuz’da demokrasiyi korumak uğruna sokağa çıkarak canını feda eden halkımıza haksızlık ediyor. O gece sokağa çıkan insanlarımızın hakkına giriyor. Sayın Erdoğan’a demokrasilerde barışçıl protestoların anayasal bir hak olduğunu da ayrıca buradan hatırlatmak istiyorum. Bir ara Anayasa’ya bir bak, karıştır; orada ne yazıyordu hatırla. Belli, Anayasa’yı tamamen yok sayıyor. Bu millet, bu tehditlerden, bu kutuplaştırma zihniyetinden bıktı. Eğer niyetiniz bu ülkede karışıklık çıkartıp sonra da bundan nemalanmaksa hiç boşuna uğraşmayın. Bu millet sizin tuzağınıza da düşmez; bu millet uyandı artık.”

"PARLAMENTER SİSTEM ÇALIŞMASI SON REDAKSİYON AŞAMASINDA"

Altı siyasi partinin bir araya gelerek hazırladığı parlamenter sistem çalışmasına ilişkin bir soruya Babacan, şu yanıtı verdi:

"Bu güçlendirilmiş parlamenter sistem ile ilgili çalışma, altı partinin yoğun bir emeğiyle ve bir arada güzel bir uyumla çalışması sonucu hemen hemen son noktaya geldi. Artık en son redaksiyon aşamasında şu anda. Bu redaksiyon çalışmaları da tamamlandıktan, metin nihai şeklini aldıktan sonra yine arkadaşlarımızla bir araya gelip bunun son halini kamuoyuyla nasıl paylaşacağımızı, hangi formatla paylaşacağımızı değerlendirecekler. Tabii ki bütün partilerin yine mutabakatıyla bunun kamuoyuna duyurulma şeklini, zamanını da beraberce belirleyeceğiz. Uzun yıllardan sonra belki de yakın tarihimizde ilk defa partilerin beraberce bu ülkenin geleceğine sahip çıkmasıyla ilgili çok kıymetli bir çalışma ortaya konmuş oldu."

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.