"ÇİFTÇİYİ DÜŞÜNSELERDİ BU KARA TABLO YAŞANMAZDI" Salgınla birlikte daha da derinleşen siyasi ve ekonomik kriz, yükselen enflasyon ve artan döviz kurları ile buna bağlı olarak tarımsal üretim girdileri başta olmak üzere iğneden ipliğe her şeye fahiş zamların geldiğine dikkat çeken Ayhan Barut, çok zor koşullarda ve binbir emekle üretim yapan çiftçinin hak ettiğini bir türlü alamadığını söyledi. Türkiye'de çiftçi borçlarının 180 milyar lirayı aştığına vurgu yapan Ayhan Barut, "Salgında önemi bir kez daha anlaşılan tarıma gereken ilgiyi göstermeyen iktidar, rantiyeyi ve ithalat lobilerini düşündüğü kadar çiftçiyi de düşünseydi eğer tarımda bugün bu acı tablo yaşanmazdı" diye konuştu.
"İKTİDAR KILINI KIPIRDATMIYOR" Üretime ve çiftçiye kör bakış nedeniyle bir zamanlar tarımda kendi kendine yeten bir ülke olan Türkiye'nin çok şey kaybettiğini ifade eden Ayhan Barut, şöyle devam etti:
"Üretim maliyetleri artarken ürünleri para etmediği için tarlada kalan, ürettiğinden kazanamayan çiftçilerimiz, tarımdan hızla uzaklaştı. Bu nedenle ülkemiz tarımda kendi kendine yeterliliğini kaybettiği gibi üreticilerini de yitirdi. Salgın nedeniyle tarımda da çok ciddi sorunlar var. Bugün ülkemizde çok ciddi bir kuraklık yaşanıyor. Türkiye'de bundan kaynaklı ciddi bir gıda krizi kapıda. Mazottan gübreye tüm üretim maliyetleri katlanırken, çiftçi çözüm bulunması ve destek verilmesi için feryat ederken iktidar kılını bile kıpırdatmıyor."
"DESTEKLER HEMEN ÖDENSİN, ARTIK PEŞİN YAPILSIN"
Türkiye'de üretilen mısırın yüzde 25'inin, pamuğun yüzde 10'unun ve soyanın yüzde 65'inin Adana'da yetiştirildiğine işaret eden Ayhan Barut, şunları kaydetti:
"Türkiye'nin kalkınması için tarımsal üretime destek şarttır. Tarımsal üretimin artması, ihtiyacın karşılanması da ancak üretimin ve üreticinin desteklenmesiyle mümkündür. Bu kapsamda tarımsal üretim planlaması yapılması, planlı üretimle birlikte çiftçinin binbir emekle ürettiği ürünün değerinde satılması sağlanmalıdır. Gübreden mazota, tohumdan zirai ilaca, elektrikten sulama giderine kadar çiftçinin tüm girdi maliyetleri artarken ürün fiyatlarının neredeyse aynı kalması ve hatta gerilemesi asla kabul edilemez. Ayrıca tarımsal destekleme ödemelerinin hasattan neredeyse bir yıl geçtikten sonra ödenmesi de üretim mantığına aykırı olduğu gibi üreticilerimiz için büyük sorundur. Mısırdan soyaya, pamuktan ayçiçeğine tüm tarımsal üretimdeki teşvik primi politikası yanlıştır. Ürünü para etmediği için üretim maliyetlerini kredi çekerek, borçla karşılayan çiftçimizin destekleme ödemelerini zamanında, hatta peşin olarak alması gerekmektedir. Bu konudaki yasa teklifimizi reddedenler çiftçinin yüzüne nasıl bakıyor? Mısır, pamuk, soya ve ayçiçeği gibi ürünlerde hasat yaklaşıyor ancak çiftçilere hala yağlı tohum destekleme ödemeleri yapılmadı. Hasat dönemi geliyor ama artan maliyetlerin yanında devede kulak sayılacak destekleme ödemesini bile yapmıyorlar. Çiftçinin cebinden elinizi çekin, ödemeleri yapın."