Gerçek Muhabir

Adıgüzel: "Yusuf Tekin Siyasetçi, İktisatçı Ve Tarikatçıdır"

SİYASET

CHP Ordu Milletvekili Dr. Mustafa Adıgüzel Milli Eğitim komisyonunda öğretmenlik meslek kanunu teklifi üzerine konuştu. Adıgüzel'in sözleri oldukça tartışmalı geçen ve sabaha karşı biten komisyona damgasını vurdu. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in eğitimci değil siyasetçi, iktisatçı ve tarikatçı olduğunu söylediğinde Akpartililerden tepki geldi. Tarikatçı olduğunu bakanın kendisinin meclis kürsüsünden ifade ettiğini söyleyen Adıgüzel'in konuşmasından satır başları şöyle;

Yusuf Tekin’i neden istifaya davet etmiyorum?

YUSUF TEKİN SİYASETÇİ, İKTİSATÇI VE TARİKATÇIDIR.

“Öğretmenlik meslek kanunu getiriyorsun içinde öğretmen yok.

Avukatlık kanunu getiriyorsunuz avukatlar yok.

Doktorlara şiddetle ilgili kanun geliyor için de doktor yok.

Bakın bu kanunda başka neler yok; öğretmenin mali, sosyal ve anayasal hakları yok.

Engelli öğretmenler yok.

Ücretli öğretmenler yok,

Sözleşmeli öğretmenlerin sorunları yok.

Özel sektör öğretmenleri yok.

Okullarda ücretsiz öğlen yemeği ve beslenme yok.

Giriş kısmında temel ilkelerde öğretmenlerin karar süreçlerine katılacağına dair bir cümle konmuş ancak devamında böyle bir karar sürecine ilişkin bir ibare yok.

Mülakatsız atama yok. Cumhurbaşkanının ve AK Parti'nin seçim beyannamesinde mülakatın kaldırılacağı vardı. Biz sadece kendi vaatlerimizdeyiz sizin vaatlerinizi de takip ediyoruz.

1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanununun 2. maddesi ile çelişki var.

Siz bu kanunda neleri çıkartmışsınız biliyor musunuz? Atatürk ilkelerini çıkarmışsınız. Anayasanın başlangıç ilkelerini çıkartmışsınız. İnsan haklarını, bilimselliği, demokrasiyi, laikliği ve toplumsal cinsiyet eşitliğini çıkartmışsınız. Çok merak ediyorum bunların hangisi sizi rahatsız etti?

Peki, bu getirdiğiniz kanunda ne var?

Kadrolaşma, ayrışma, ayrıştırma var.

Kendine göre öğretmeni atama,

kendine göre olmayan öğretmeni ayırıp atma var.

Geriye kalanını disiplin uygulamaları ve mobbing ile pasifize etme var.

Tuzaklar ve kara delikler var.

İdari ve siyasi baskı ile düzmece disiplin süreçleri var.

Bu teklif, Türkiye'nin de imzası olan ILO ve Unesco'nun ortak belgesi olan öğretmenlerin statü tavsiyesiyle, 657 ile ve Anayasa ile çelişmektedir. Anayasanın 70 maddesinde kamu hizmetine alınmada görev in getirdiği niteliklerden başka hiçbir ayrımın gözetilemeyeceği açık bir şekilde yazılmıştır.

Bu teklifle eğitim fakülteleri pasifize edilip sıradanlaştırılıyor.

Bu teklifle atanmayan bir milyona yakın öğretmene de bir çözüm bulmuşsunuz (!)

Bu teklifle hepsi öğretmen olmaktan çıkıyor ve böylece atanmayan öğretmen kalmıyor.

Bir çırpıda bu sorunu da hallediyorsunuz.

Yeni müfredatı 10 yılda hazırlamışsınız ondaki sıkıntıları ise açıklamaya 10 yıl yetmez. Ama bu müfredatla Milli Eğitimin sorunları 2'ye inmiştir:

1. Milli değil

2. İçinde eğitim yok.

EĞİTİMDE ŞİDDET

Sağlıkta şiddeti önleme kanundaki eksik tarafları nasıl ifade ettiysek bu kanundakileri de şöyle ifade etmek istiyorum;

Hasta yakını nasıl doktoru şikâyet ediyorsa veli de öğretmeni şikâyet ediyor. Hem sağlık çalışanı hem de öğretmen potansiyel suçlu olarak gösteriliyor.

- Teklife konan cezaların 1,5 kat artırılması hususu bu kanun içerisine değil Türk Ceza Kanunu içine konmalıdır.

- Hükmün açıklanmasının geriye bırakılması işletilmemelidir.

- Eğitimciye şiddet olmadan önce, engellemeye dönük tedbirler alınmalıdır. Kapıya konulacak X-ray cihazından güvenlik görevlisine kadar...

OKULLARIN GÜVENLİĞİ

Öğretmenlerin güvendiğini konuşuyoruz ancak çocuklarımızın güvenliği yoktur. Okulların çevresi tinerci, çocuk tacizcisi, uyuşturucu satıcıları ile dolu. Öğrencilerin civardaki metruk binalarda kötü alışkanlıklar edindiğini biliyoruz.

Devlet okullarında güvenlik yok, pandemi geçirdik ama sağlık görevlisi yok.

34.000 okul güvenliği şu anda atamayı bekliyor. Soruyorum, bu hangi harcamadan daha az önemlidir?

AK-VAKIFLAR

Bunlar kimlerdir? Milli Eğitim'e paralel olan TÜGVA, TÜRGEV ve İlim Yayma Cemiyeti gibi vakıflar. Bunların bazı okullarla yaptıkları protokolleri gördük. Ordu'da bir okulda uygulamalarını gidip gördüm. Yaz okulu adı altında protokol ile yaptıkları faaliyetler şunlar;

- Din eğitimi ve Kur'an kursu… 2019 tarihli geçerli yönergenin 6. maddesinin 12. fıkrasında "Diyanet İşleri Başkanlığı dışında vakıf ve dernekler dâhil hiçbir gerçek ya da tüzel kişi tarafından Kur'an kursu açılamaz.” Bu kurumlar Diyanet İşleri Başkanlığı’na paralel bir yapı oluşturuyorlar ve yasa dışı iş yapıyorlar.

- Spor Faaliyetleri... Gençlik ve Spor Bakanlığımız ne güne duruyor?

- Kitap okumayı sevdirme... Milli Eğitim Bakanlığı ne güne duruyor?

Özetle yaz okulu adı altında bu vakıflara yaptırdığınız şeyler, Diyanet İşleri, Spor Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın yapması gereken konular. Adeta bu devlet kurumlarına paralel yapı oluşturuluyor.

Bunu lütfen bir eleştiri değil uyarı olarak algılayın, tarih tekerrür etmez hatalar tekerrür eder.

"Eğer ders alınsaydı tarih tekerrür eder miydi?" der Mehmet Akif Ersoy.

Bu yaz okulları daha önce fetö'nün yaptığı Türkçe Olimpiyatlarının kopyasıdır.

Bu vakıflar kamu kaynaklarını kullanıyor, kamu okullarını kullanıyor, devlet birimlerine eleman yerleştiriyorlar, adliye ve emniyetten destek alıyorlar, hatta mahkemelere de yansıdığı şekilde İstanbul il yöneticilerinin bagajından uzun namlulu silahlar çıktı. Lütfen kendi ayağınıza sıkmayın. Bu fetövari yapıların önümüzdeki süreçte sıkıntı olacağı açıktır.

YUSUF TEKİN TARİKATÇIDIR

Milli Eğitim Bakanımız bir eğitimci değil. Kendisi siyaset bilimcidir. Yusuf Tekin iktisatçıdır. Yine Yusuf Tekin eğitimci değil tarikatçıdır.

Tarikatçı sözüne alındınız hemen cevap vereyim; Yusuf Tekin'in kendisi meclis kürsüsünden söylemiş, 17 Aralık 2023 pazar günü TBMM 38. birleşim... Ben de oradaydım. Bakan kürsüde şöyle dedi aynen okuyorum; "Sizin tarikat ve cemaat dediğiniz bizim STK dediğimiz yapılarla çalışmaya devam edeceğiz."

Burada anlatmaya çalıştığımız, Yusuf Tekin'in kimliği, kişiliği, yetiştirilme tarzı bu kanun teklifine de sirayet etmiş.

Kendisi bir siyaset bilimci ve işin içinde siyaset var.

Kendisi iktisatçı ve özel okul vs. bir takım finansman var.

Tarikatçı ve bu bahsettiğimiz vakıf ve cemaatler var.

İSTİFAYA DAVET ETMEYECEĞİM

Bir basın mensubu sordu ‘Yusuf Tekin'i istifaya davet edecek misiniz?’ diye. Bir düşündüm ve etmemeye karar verdim. Ben ve CHP milletvekilleri istifaya davet edersek Sayın Erdoğan tersini yapıyor.

‘Yusuf Tekin'in göreve devam etmesini istiyoruz’ diyelim ki belki hayırlı bir işe vesile oluruz.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.